31 Ocak 2014 Cuma

Kanada Çokkültürlü Toplumu Üzerine

Kanada’da Kebek eyaleti hükümeti geçen Kasım ayında devlet görevlileri tarafından kamuda dini sembollerin giyilmesi veya takılmasını yasaklama kararı aldığında Ontario’da Lakeridge Hastanesi Kebek tıp fakülte gazetelerinde başörtülü kadın resimli iş ilanı vererek yeni mezunların dikkatini çekti. Hastane verdiği eleman ilanındaki resmin hemen altında bulunan “Başınızda ne olduğuyla ilgilenmiyoruz, biz içindekiyle ilgileniyoruz” yazısı ile olaya Ontario eyaletini bakışını özetlemiş oldu. Hastane yetkilisi Kevin Empey bir gazeteye verdiği demecinde kendilerine yapılan iş başvurularında artış olduğunu kaydetti.

Kebek hükümetinin ilgili yasası ve Ontario hastanesinin yasaya karşı bir mesaj içeren eleman ilanı Kanada’nın çok kültürlülüğü üzerinde hiç bitmeyen tartışmaların bir aynası gibi. Kebek’te 14 Ocak’ta yasa tasarısı mahkemelerde görülmeye başladı. Yasanın destekçileri yasaklama kararının devletin seküler yapısının korunmasını teminat altına alacağını düşünürken karşıtlar ise yasayı azınlık hükümeti olan Parti Quebecois (PQ) devletinin yabancı düşmanlığının bir işareti olarak görüyor. 

Göçmenlik burada aslında sorunun kendisi değil. Kebek’te yaşayanlar dahil Kanadalıların çoğunluğu ülkeye her sene kabul edilen ortalama 250.000 (ülke toplam nüfusunun yüzde 0.8’i) kişilik göçmenlik sayısını makul buluyor. Bu göçmenlik politikaları sonucunda birinci jenerasyon göçmen sayısı dünyadaki diğer kozmopolit şehirlere bakıldığında en fazla olduğu şehirler Kanada’da Toronto ve Vancouver şehirleri oluyor.

Avrupa ve Kanada’da çeşitli çalışmalar yapan sosyolog Jeffrey Reitz’e göre Avrupalıların aksine Kanadalılar göçmenlerin kendi işlerini ellerinden almadığına aksine göçmenlerin yeni iş alanları açtığına inanıyor. Avrupa ve Asya’dan gelen göçmenlerin oluşturduğu Kanada aslında kökünde var olan kendi gerçek yapısına özgü bir göçmenlik politikası takip ediyor.

1970’lerden beri Kanada göçmenlik politikaları işe bulma ihtimali yüksek göçmenler üzerine geliştirildi. Hükümet dil, eğitim ve mesleki beceri gibi temeller üzerinde puanlama sisteminden oluşan göçmenlik politikasına günün koşullarına ve ülkenin ekonomik durumuna uygun olarak zaman zaman müdahale etti. Şimdi puan durumu genç olan göçmen adaylarının avantajına düzenlendi. Programların çoğu adayın dil yeterliğine de önem veriyor.

Kebek tartışması göçmenlik sayıları hakkında değil elbet. Daha çok onların toplumda yeri ile alakalı. 1970’lerde Kanada kültürel farklılıkların değer görmesi anlamına gelen “çok kültürlülüğü” bir politika olarak kabul etti. O günden bugüne federal ya da eyalet düzeyinde çıkarılan her türlü yasal düzenlemede çok kültürlülük hep rol oynadı. Devlet aynı zamanda göçmenlerin yeni ülkeye adapte olmasını da istedi. Yeni göçmeninden kendi kültürel zenginliğinden bir şey kaybetmeden Kanada büyük toplumuna adapte olmasını istemek çok kültürlülüğü benimsemiş bir ülkeden beklenecek en makul hareket zaten.

Bir kurumun yaptığı araştırmaya göre İngilizce konuşan Kanadalılar çok kültürlülüğü ulusal kimlik ögesi bakımından evrensel sağlık, Kanada bayrağı, buz hokeyi, Kraliçe gibi diğer ögelerden daha fazla görüyor. Zaten biraz düşününce bu duruma şaşırmamak lazım. Neredeyse bölünmenin eşiğine gelmiş çok etnik yapıdan oluşan Kanada’nın bunda başka şansı var mı?

Federal hükümetin sahibi muhafazakar partisi Kanada çok kültürlü yapısına diğer muhalefet partilerinden daha fazla sahip çıkmakla birlikte yeni göçmenlerin topluma entegre olmasını desteklerken bazı toplumlarda görülen (kızların sünnet edilmesi gibi) uygulamaları kabul edilemez buluyorlar. Kanada suç sayılabilecek fakat ülkeye gelen göçmenlerin kültürlerinde var olan dini ya da kültürel uygulamalara karşı çıkıyor ve göçmenlerin yeni topluma hızlıca ayak uydurmasını istiyorlar.

Fransızca konuşan Kebekliler ise konuya farklı açıdan yaklaşıyorlar. Birçoğu Kanada’nın temel kültürüne zarar verdiğini düşünerek farklı etnik yapıların dominant kültüre asimile olmasını daha doğru buluyorlar. Bu görüş özellikle göçmenlerin daha az olduğu şehir dışı bölgelerde görülüyor. Montreal gibi yeni gelenlerin yaşadığı yerlerde ise asimilasyona şiddetle karşı çıkılıyor.

Kanada’nın çok kültürlülüğü mükemmel değil. Kraliyet Polisi (Mountie) olup Sih dininden birisinin başına türban giyebilmesi ya da mahkemede bir kadının yüzünü tamamen kapatması gibi konular üzerinde hala tartışmalar var. Bunlar kamuda kişisel özgürlük kapsamında değerlendirilmesi gereken kültürel ya da dini uygulamalar mı? Yoksa hükümet bu uygulamaları çeşitli sebeplere dayandırarak belli başlı kalıplara sokabilir ya da kısmen yasaklayabilir mi?

Toronto’da bir üniversite öğrencisinin dini sebeplerden ötürü grup projelerinde kız öğrencilerden ayrı tutulmak istemesi bu konuda tartışmaları yeniden alevlendirdi. Kebek’teki mahkemeler devam ediyor ve uzun süre devam edecek gibi. Üzerinde konsensus sağlanamayan bu konuda Kanada daha meşgul olacak gibi. Çok kültürlülük her eyaletin kendi anlayışına göre yürütülüyor.


Murat Kandemir, 31 Ocak 2014        

30 Ocak 2014 Perşembe

Ottawa’nın Yeni Kuralları Anne-Baba Sponsorluğunu Zorlaştırdı

Kanada’da yaşayan göçmenlerin hemen hepsi aile büyüklerini ülkeye getirmek isterken Ottawa tekrar açtığı anne-baba göçmenlik programına (PGP) kota koydu ve başvuruyu eskisinden daha pahalı hale getirdi.

Anne-babalarıyla ve diğer aile büyükleriyle Kanada’da birlikte yaşamak isteyen göçmenlerin bu arzularını elde etmesi Ottawa’nın yeni kurallarıyla hayal gibi görünüyor.

Federal hükümet son iki yıldır durdurulan anne-baba ve aile büyükleri göçmenlik programını bu ay yeni kriterlerle tekrar açtı. Yeni açılan bu program eskisine göre oldukça sıkı koşullar içeriyor. Artık PGP başvuru sayısı her yıl 5000 ile sınırlandırıldı ve programa başvurabilmek için adayın sahip olması gereken daha zor maddi şartlar var.

Kısacası aile büyüklerini Kanada’ya göçmen olarak getirmek özellikle yeni göçmenlerin büyük çoğunluğu ve düşük gelir sahibi göçmenlerin hepsi için imkânsız.

Programa uygunluk kriterinin bu kadar zorlaştırılması federal hükümetin göçmenlik öncelikleri hakkında bir fikir vermelidir. Ekonomik sınıf olarak sayılmayan, çalışmayacağına kesin olarak bakılan ve sağlık hizmetlerine ve eyalet sosyal hizmetleri açısından devlete yük getireceği düşünülen kişilerin Kanada’ya gelmesi hem sayı bakımından kontrol edilecek hem de onları getirecek kişilerin maddi yönden iyi durumda olması şart olacak.

Yeni kurallarla birlikte aile büyüğünü Kanada’ya getirecek kişiler onların masraflarını da yüklenmiş olacak. Sponsorluk sorumluluğu 10 yıldan 20 yıla çıkarılarak anne-babaların bu süre zarfında tüm temel ihtiyaçlarından onları sponsor edenler sorumlu olacak. Sponsor edenlerin maddi gücü yerinde olanlarından seçilmesinin de sebebi bu. Kanada’ya sponsor edilen anne-baba eyalet sosyal hizmet parasına 20 yıl süreyle başvuramayacak.

Federal hükümet anne-baba ve diğer aile büyüklerinin sağlık bakım ve eyaletlerin sosyal yardım sistemine yük olup devlet yardımı alacağına ve devlet evlerinde kalarak hükümete ağır yük olacağına hem kendisi inanmış hem de halkı inandırmış görünüyor. Bu iddiaların gerçek olduğuna dair herhangi bir kanıt yok. Yaşlı insanların hükümete ekonomik yük getireceği inancı somut bilgi yerine varsayımlara dayanıyor.

Kanada’da göçmenlere hizmet veren Ontario Göçmen Hizmetleri Dernekleri Konseyi’ne (OCASI) göre göçmen anne-babaların Kanada sağlık sistemi üzerine yük olacağına ilişkin herhangi bir kanıt bulunmamakta. Bazı anne-baba ve dede-nineler Kanada’da sosyal yardım alırken bunların büyük çoğunluğu çocukları tarafından bakılıyor.

Anne-baba sponsorluğunun ekonomik anlamı da hükümetin gördüğünden daha farklı. Anne-baba sponsorluğu demek Kanadalı göçmenlerin Kanada içinde kazandıkları gelirlerinin ülke içinde kalması demek. Kanada’ya sponsor edilen anne-babalar gelirken malvarlıklarını da beraberinde getiriyorlar. Bazı ebeveynler ise Kanada’da çalışmaya devam ediyorlar. Dalhousie araştırmasına göre anne-baba veya dede-ninelerin yüzde 40’ı ülkeye geldikten sonra iş bulup çalışmaya başlamış ve yüzde 30’u da evde bakıcılık yaparak geçimlerini sağlamış.

Ayrıca aile büyüklerinin göçmen olarak Kanada’ya gelmesi anne-babası kendi ülkesindeyken onlara gönderilecek paranın da ülkede kalması anlamına gelmez mi?

Anne ve babaların durumunu maddi olarak konuşmak ve göçmenlik amaçlarını ekonomik olarak değerlendirmek de neden? Aile birleşimlerinin öncelikli değerlendirilmesi gereken bir konu olduğu göçmenlik bakanlığınca kabul edilmesine rağmen anne-baba sponsorluğu konusuna insani değil de ekonomik olarak yaklaşmak da neyin nesi?

Geniş perspektiften baktığımızda anne-babalar çocukları için kıymetli aile desteği anlamına geliyor. Aile büyükleri Kanadalı çocuklarına psikolojik ve duygusal desteğin yanı sıra torunlarının büyütülmesine de yardımcı oluyorlar. Tüm aile bireyleri bir arada olan göçmenler kendilerini tam hissediyorlar.

Bu sene tekrar açılan PGP programı dar gelirli aileler için imkansız hale getirildi. Bu konuyla ilgili eleştiriler dar gelirli ailelerin bu durumla birlikte aile desteği almalarına engel olacağı yönünde. Halbuki dar gelirli bir ailenin çocuklarına bakan aile büyükleri olması karı ve kocanın rahatça çalışması demek. Maddi durumları sebebiyle PGP programına başvuramayan dar gelirli göçmenler yine aynı şekilde maddi durumları sebebiyle anne-babaları için Kanada’da uzun süre kalabilmelerine olanak sağlayan süper vizeye de başvuramıyorlar.

Anne-baba sponsorluğu göçmenlerin sosyal entegrasyonları için çok önemli. Göçmenliği geçici işçilerin ülkeye gelmesi olarak gören Avrupa ülkelerinin aksine Kanada’nın entegrasyonda başarısı yeni gelen göçmenlerin daimi ikameti ve ekonomik ve sosyal açıdan istikrarlı hayatlarının teminat alınmasına bağlı. Aile birleşiminin önündeki engeller göçmenlerin kendi ülkesi ile Kanada arasında kalmasına sebep olmaktadır. Anne-baba sponsorluğunun zorlaştırılması göçmenlerin tüm kaynaklarını ve zamanlarını Kanada’da bir yaşam kurmaya ayıramamaları anlamına da gelir.

Anne-baba ve diğer aile büyükleri sponsorluk programına sıkı kriterler koymak makro anlamda ülke için bazı tasarruflar sağlayabilir fakat göçmen topluluklarının ülke içinde sosyal ve ekonomik istikrarında risk oluşturacaktır. Kanada’ya göç etmiş insanlar aileleri tarafından yetiştirilmiş ve aldıkları eğitimleri ve mesleki becerileri Kanada’da iktisadi hayatta kullanan kişilerdir. Gelen göçmenler birilerinin kızları veya oğullarıdır. Onları kabul etmek onların anne-babalarını da kabul etmek anlamına gelmelidir.


Murat Kandemir, 30 Ocak 2014

28 Ocak 2014 Salı

Kanada Hükümeti Yeni İltica Sistemiyle 600 Milyon Dolar Tasarruf Etti

Kanada’nın iltica sisteminde yapılan köklü değişikliklerin yürürlüğe girmesinden sonra iltica başvurularında büyük düşüş görüldü. Hükümete göre güvenli ülkeler olarak belirlenen ülkelerden gelen siyasi sığınmacıların azalmasıyla gerçek mültecilerin daha hızlı ve adil şekilde devlet korunmasına alınması mümkün oluyor.

Göçmenlik Bakanlığının verilerine göre genel olarak siyasi sığınmacı üretmeyen ülkelerden yapılan temelsiz iltica başvuruları önceki yıllara göre yüzde 87 oranında azalmış. Son yılda yapılan tüm iltica başvurularının önceki yıllara göre çok azaldığı ve bunun da Kanada’nın eyalet ve federal hükümeti sosyal hizmetler, eğitim ve sağlık harcamalarında 600 milyon dolarlık bir tasarruf anlamına geldiği belirtildi. Önümüzdeki beş yıl içinde hükümet 1.6 milyar dolarlık tasarruf yapmış olacak.

Geçen hafta Bakanlığın resmi internet adresinden yaptığı basın açıklamasında Vatandaşlık ve Göçmenlik Bakanı Chris Alexander yeni sistemin çok iyi işlediğini ve gerçekten devlet korunmasına ihtiyacı olan gerçek siyasi sığınmacıların yeni sistemle daha hızlı hizmet alacağını söyledi. Bakan ayrıca Kanada’nın göçmenlik ve mülteci programlarının cömertlik ve şevkat temellerinde tasarlandığını fakat sistemi kötüye kullanarak temelsiz siyasi başvurularıyla ülkeye girmek isteyenleri de istemediklerini belirtti.  

2011 yılında AB ülkelerinden Kanada’ya yapılan mülteci başvuruları 6.300 seviyesindeydi. Bu sayı Afrika ve Asya ülkelerinden yapılandan da daha fazlaydı. Yeni kurallar çerçevesinde diğer AB ülkelerinin yanı sıra özellikle Macaristan’dan yapılan iltica başvuruları yüzde 97 azaldı. Yeni kurallardan ABD’den gelen başvurular da nasibini aldı. Bu ülkeden gelen ilticacı sayısı yüzde 80 düştü.

Afganistan, Kongo, Mısır, Somali ve Suriye gibi ülkeler Kanada’ya iltica başvurusu yapan en çok 10 ülke listesinde bulunuyor.


Murat Kandemir, 28 Ocak 2014 

23 Ocak 2014 Perşembe

Kanada’nın Nitelikli İşçi Eksikliği Gerçeği

Kanada’nın nitelikli işçi eksikliği bir gerçek mi yoksa doğru olduğu sanılan bir efsane mi?

Kanada federal politikacıları ülke ekonomisinin çok iyi bir performans gösterdiğini iddia ederek bunun sebebinin ekonominin iyi yönetilmesinin olduğunu iddia ediyorlar. Gerçekte veriler Kanada’nın istihdam yaratmada ülke olarak performansının o kadar da iyi olmadığını gösteriyor.

İş gücü pazarı performansının yanlış ölçülmesi aslında problemin büyük bir parçası. Hükümet toplam istihdamdaki büyüme rakamlarına bakıyor. Hükümete göre küresel krizden bu yana bir milyondan fazla iş yaratılmış. Cümle doğru fakat hatalı yönlendirme yapıyor. Nüfusu sürekli artan bir ekonominin her sene artan nüfusu sindirebilmesi için yeni iş alanları açması gerekiyor. Göçmenlik yoluyla Kanada’ya her sene ortalama 350.000 insan geliyor (bu rakam OECD ülkeleri içindeki en yüksek oran). Almanya ve Japonya gibi ülkelerde nüfus seviyesi istikrarlı bir seviyede ve toplam iş sayısı arz ve talepteki değişiklikleri karşılayabiliyor. İş artışı işçi sayısındaki artış ile doğru orantılı olması gerektiği göz ardı edilmemeli.

Uzmanlara göre işgücü piyasasının etkinliğini ölçmek için çalışan nüfus büyüklüğüne bakmak gerekiyor. Ekonomistler bu orana istihdam oranı diyor. Bu oran resmi olarak açıklanan işsizlik oranından daha gerçekçi bir oran. İşsizlik oranı genelde medya organlarında yayınlanır ve yanıltıcı olduğu iddia edilir. İşsizlik oranında çalışmayan ve aynı zamanda iş aramayan işçiler liste dışında tutulur. Kanada’da 400.000 “isteksiz işçi” bulunduğu varsayılıyor. Bu rakam resmi işsizlik istatistiklerinde kayboluyor.   

İstihdam oranı ile ölçülen Kanada işgücü pazarı 2008 ve 2009 resesyon ile birlikte düşüşe geçti. Çalışan nüfus oranına göre istihdam oranı yüzde 2.5 düştü. Bu düşüş 1930’lardan bu yana gerçekleşen en sert düşüş. Ekonominin canlanması için yapılan agresif çabalar karşısında 2009 yazı itibariyle düşüş son bulmuş ve yükseliş başlamış. İlk 18 ay içerisinde yeni işler yaratılabilmiş ve o zamana kadar oluşan hasarın telafisi sağlanabilmiştir.

Bu güne kadar resesyon esnasında oluşan tüm hasarın telafisi büyük bir ilerleme kaydedilememiş. Yeni işler yaratılmış evet fakat bu yeni istihdam alanları büyüyen nüfus oranı ile zaten olması gereken iş sahaları seviyesi. Özellikle son üç yıldır resesyon öncesi istihdam oranlarındayız. Finans krizi öncesi günlerden hala çok gerideyiz. 2010’dan beri görülen resmi işsizlik oranlarındaki düşüş iş gücü piyasasına katılımın az olması ve isteksiz işçilerin işlerini bırakması yüzünden.

Resmi olarak Kanada’daki işsiz sayısı 1.4 milyon. Uzmanlara göre bu buz dağının görünen yüzü. İş gücündeki düşüş neredeyse 400.000 gizli işsizlik rakamı sayısı ediyor. Diğer gizli işsizlik çeşitleri (gönülsüz part time çalışma ve diğer tutarsız iş pozisyonlar da dahil) 2 milyon kişi sayısına ulaşıyor ve buda gerçek işsizlik oranını yüzde 12’ye itiyor. İş piyasasının bugünkü sorunu işlerin azlığı (arz) sorunudur. İşçi eksikliği (talep) sorunu değil.

Bilgiyi doğru yorumladığımızda Kanada’nın performansının uluslararası olarak ne kadar zayıf olduğu ortaya çıkacaktır. OECD üyesi 34 değişik ülke 2008-2012 arası işsizlik oranları değerlendirildiğinde Kanada’nın nüfus büyümesine oranla 1.4 net istihdam alanı yaratması ile 20’inci geldiğini görürüz. Türkiye, Almanya ve Kore gibi ülkeler nüfusları açısından değerlendirildiğinde yeni istihdam alanı açmada Kanada’dan daha başarılı olduğu ortaya çıkar.

Bu işsizlik ve gizli işsizlik oranları çerçevesinde ülkede çalışacak becerikli işçi eksikliği olduğu işverenler, iş çevreleri ve politikacılar tarafından sürekli söylendi ve hala söyleniyor. İşverenler her zaman Kanadalıların içinde istedikleri becerikli işçi bulamadıklarından yakınıyorlar.

Bugünkü işçi pazarının aslında en büyük sorunu işsizlerin hareket kabiliyetleri, yetenekleri ve tutumlarının pazar gereksinimlerine göre ayarlanmasındaki engeller sayılabilir. İşçilere verilecek iyi işlerin varlığı göz ardı ediliyor. Asıl problem işsizliğin kendisi değil işsizlerin kendisi.

Sorunun aslında bu olduğunu otoriteler de görmüş durumda. Geçen sene Kanada’nın yeni İş ve Sosyal Gelişim Bakanı Jason Kenney twitter’da bu konuya yaklaşımını bir cümle ile özetledi. Bakan Kenney iyimser bir şekilde, “Ekonomide birçok insanın işsiz ve birçok işin işçisiz olması paradoksunu bitirmek için çok çalışacağım.” dedi.

Bu kısa mesaj bakanın Kanada işgücü piyasasına bakışını özetledi. Hükümetlerinin istihdam yaratma politikasını ekonomik öncelikleri olacağının işaretini verdi. Bakan Kenney aynı zamanda bu konuya bakış açısının yanlış olduğu ve işsiz Kanadalılar üzerinde yoğunlaşmaları gerektiğinin de altını çizdi. Hükümetin soruna eğilimi çok basit. İşverenlere doğru zamanda ve doğru ücret karşılığında işe uygun işçi bulmalarında yardım edilecek. Hepsi bu kadar.

Çalışma isteyen nitelikli işçi bulunamaması Kanada ekonomisinin eski haline gelmesi çabalarının önünde bir engel oluyor. Bu sorun çerçevesinde Kanada Geçici İşçi Programı (TFW), İşsizlik Sigortasında kesintiler ve yeni Kanada İş Hibe programları eğitim ve iş çevreleri tarafından eleştirilmişti.

İş piyasası işçisiz olmayacağı için problem işverenlerin genel ve devamlı olan işçi ihtiyacı eksikliği. Bu durum özellikle bugün için geçerli.

OECD kayıtlarına göre Kanadalı işçilerin yüzde 50’den fazlasının lise sonrası bir eğitim sahibi olduğunu gösteriyor. İyi eğitim almış milyonlarca Kanadalı mesleki becerilerini sonuna kadar kullanamıyorlar. Daha çok eğitim alanına yatırım yapmanın mantıklı göründüğü bir durumda Kanada’da işçi eksikliği olduğuna dair bir kanıt yok.

Bireysel olarak daha çok eğitim almak daha az eğitim sahibi olmaktan iyidir. İyi eğitim kişiyi iş bulma yarışında bir adım öne çıkarıyor.

Sosyal fayda-zarar açısından bakarsak eğitim kolektif olarak işsizlik sorununu çözeceği anlamına gelmiyor. Her bir Kanadalının iyi eğitim alması, iyi CV hazırlaması ve bir linked in hesabı açması yeni istihdam alanı açmayacak. Yüksek eğitim seviyeleri iş arayanlara bireysel yardımı olabilir ama kitlesel işsizlik sorununu çözmeyecek.

2011’de Kanada İstatistik Bürosu işverenlerin katkısıyla boş iş pozisyonlarının aylık raporunu yayınlamaya başladı. Tüm ekonomide 200.000 iş pozisyonu için işçi arandığı ortaya çıktı. 2011’den sonra bu sayı düşmeye başladı. Bu sayı genel iş gücünün yüzde birine tekabül ediyor ve tüm ekonomi yanında çok küçük bir yere sahip.

Sorunsuz çalışan ekonomilerde bile herhangi bir zamanda işçi piyasasında işçi arayan pozisyonlarının varlığı gerekiyor. Reklam verme, iş görüşmeleri ve işe alma süreleri göz önüne alındığında birçok işin niteliksiz işçi ile doldurulduğunu söyleyebiliriz çünkü işe başvuran kalifiye işçi sayısı 100.000’den daha az.

Resmi rakamlara göre 1.4 milyon işsiz ve 200.000 den fazla açık iş pozisyonu olduğunu göz önüne alırsak her bir açık pozisyon için altı işsiz Kanadalının olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Gerçekte ise gerçek işsiz sayısının 2 milyon olduğunu ve doldurulamayan iş pozisyonunun da 100.000 olduğunu göz önüne alırsak oranı 20:1 olarak belirleyebiliriz.

İfadelerinden bakan Kenney’in tüm dikkatinin istihdam alanı yaratmak üzerinde olacağını anlıyoruz.   

Sonuç olarak ülkenin nitelikli işçi eksikliği durumuna farklı bakış açısı gerekiyor. Uzmanlar Kanada’nın daha fazla genel ve mesleki eğitime yatırım yapması konusunda birleşiyorlar. İş arayan Kanadalıların kullanabileceği özel kariyer hizmetlerin de çeşitlendirilmesi ve herkesin bu hizmetlere kolayca ulaşabilmesinin önünü açılması da gerekiyor. OECD ülkelerinin içinde kariyer hizmetleri alanında en az yatırım yapan ülke olan Kanada’nın yeni mezunların niteliklerine göre iş bulabilmelerine yardımcı olması hatta Alman çıraklık sisteminden ilham alması gerekiyor.

En önemlisi de aslında ekonomide talep yaratmak ve yeni iş sahaları açmak. Bunun üzerinde de durulması gerekiyor. “Resmi özel alanda istihdam alanı açmak için tüm politikaları kullanacağım ve böylelikle çalışmak isteyen tüm Kanadalılar çalışabilecek ve ailelerine bakabilecekler” diyen bakanın sözünü tutması işsiz olan iki milyon Kanadalının tüm kalbiyle destekleyeceği bir ifade herhalde.


17 Ocak 2014 Cuma

Kanada’nın Gerçekten Yaşlanan Nüfus Sorunu Var mı?

Kanada nüfusunun artan yaşlanma oranı yüzünden yaşlı çalışanların genç göçmenlere yerlerini bırakması gerektiği söylenir hep.

Hatta bu teori Kanada’da ana akım medya da yazan belli başlı yazarlar tarafından da dile getirilir. Gelişmiş ülkelerde nüfusun yaşlanması en büyük sorun olarak gösterilir. Aslında sorun nüfusun yaşlanması değil de doğum oranlarının düşmesi olarak bilinmeli. Gelişmiş ülkelerde insanlar daha uzun ve sağlıklı yaşıyorlar ve hayat zor olduğu için hem çocuk sahibi olma yaşını öteliyorlar hem de eskisine göre daha az çocuk sahibi oluyorlar.

Bu yaşlanma trendi sadece Kanada değil aynı zamanda Almanya, İskandinavya ve Japonya gibi ülke ve bölgelerde de görülüyor. Fakat bu ülkelerin yaşlanan nüfus sorununa yaklaşımları çok farklı. Kanada bu soruna karşı dünyada Avustralya’dan sonra rekor sayıda göçmen alarak cevap verirken diğer ülkeler göçmenlik sayılarını kısıtlayarak alternatif yaklaşımlar sergiliyorlar.

Liberal Kanadalılar yurtdışından göçmen gelmesine sıcak bakıyor ve göçmen istemeyenleri ırkçılık yapmakla suçlarken bazı Kanadalılar da makul düzeyde göçmen gelmesinin son derece önemli olduğunun altını çiziyor. Vatandaşların göçmenliğe bakışı siyasi fikirlerinin ışığında şekilleniyor. Sola doğru gidildikçe daha az karşı çıkılan ülkeye yabancı göçmen alınması fikri sağa doğru gidildikçe hem karşı çıkılan, alınacaksa da kısıtlı sayıda bazı ülkelerden kabul edilmesi gerektiği fikrinde birleşiyor.

Göçmenlik konusu tabu bir konu olmaktan kurtulamadı.

Politika ve kanun yapıcıları göçmenlik konusuna ulusalcılık, ırkçılık ve fakirlik ekseninde değerlendirdi. Geçmişte yapılan yanlış göçmenlik uygulamaları gelecekteki fikirleri biçimledi. Aslında ülkede rasyonel göçmenlik politikası oluşturulabilmesi geçmişteki yanlış uygulamaların etkisinden ve ulusalcılık, ırkçılık ve fakirlik gibi sosyal durumları göz ardı ederek mümkün olabilir.

Göçmenlik nüfus artışını sağlayarak ülkedeki iş gücünün devam edebilmesi ve bu sayede genç işçilerin boşalan pozisyonlarda yerini almasını sağlayacaktır belki ama bazı uzmanlara göre bu durum geçici bir ekonomik çözüm olacak ve ortalama ömrün uzaması sebebiyle uzun dönemde sorun teşkil edecek.

Becerikli iş görenlerin ülkeye göç etmesi ülkeye emeklilik gibi iktisadi manada yeni sorumluluklar yükleyecek.     

Her sene ülkeye alınan göçmen sayısının o kadar da ciddi rakamlar olmadığını bir kenara bırakırsak göçmenlik uzmanları inanılanın aksine Kanada’ya gelen yeni göçmenlerin yaşlanan nüfusa bir etkisini olmadığı görüşünde.

İnsanların geçmişe göre daha uzun ve aktif olarak yaşaması yüzünden birçok ülke emeklilik süresini uzatmayı seçiyor. AB ve Türkiye’de emeklilik süresi uzatıldı. Uzmanlar emeklilik süresinin uzatılması uygulamasının yaşlanan nüfus sorununa karşı alınan en iyi önlemlerden birisi olarak görüyorlar.

Dillendirilen diğer seçenekler de yaşlıların kullanacağı yapılar inşa etmek ve emekliye ayrılan insanların değerlendirileceği farklı iş alanları yaratmak.

Yaşlanan insanların daha çok sağlık harcamasına sebep olacağı ve bunun da ülkenin sağlık harcamalarında önemli bir yer tutacağı söylenir hep. Hatta Kanada sırf bu yüzden anne-baba ve aile büyükleri sponsorluk programını 2011’den beri kapalı tutuyor ve daha önce yapılan sponsorluk programını daha çok yavaştan (4-6 yıl süren) alıyordu. Uzmanlar bu görüşe de karşı çıkıyorlar.

Bazı uzmanlara göre artan sağlık masraflarının yaşlanan nüfusla direk iliştirilmesi çok insafsızca. Doktor ve ilaç fiyatlarındaki ve masraflarındaki artış aslında tıp alanındaki teknolojik ilerleme yüzünden.  

Asıl soruya tekrar dönelim. Kanada nüfusun yaşlanması sorununu gerçekten yaşıyor mu? Şu an nüfusun yüzde 14’ü 65 ve üzeri yaşta. Bu oran gerçekte Japonya, Almanya, İtalya, Fransa, İngiltere ve diğer gelişmiş ülkelerdeki orandan daha düşük.

Diğer bazı ülkelerin bu soruna nasıl eğildiklerine bakalım.

Yeni göçmen istemeyen ülkelerin başında gelen Japonya dünyanın en zengin ve zengin ve fakirin arasındaki uçurumun az olduğu ülke olarak belirtiliyor.

2030 yılında Japon nüfusun yüzde 33’ü 65 ve üstü yaşında olacak. Japonya’nın bu konudaki çözümü yaşlıların daha fazla çalışmasını sağlamak, satış vergilerini arttırmak ve “ikinci baharını” yaşayan yaşlı nüfusun iş sahibi olacağı toplumlar yaratmak.

İskandinav ülkelerinden birisi olan Norveç’te politikacılar etik bir karar vererek göçmenliği kısıtlamayı ve fakir ülkelere Kanada’dan daha fazla yardım yapmayı kararlaştırdılar.

Norveç düşük doğum oranlarının ve nitelikli işçilerin yaşlılar için fayda sağladığının farkına varmış durumda. İskandinav ülkeleri düşük doğum oranlarını arttırmak için halkına ücretsiz sağlık ve eğitim hizmetleri veriyor.

İskandinavyalı bir ekonomi profesörünün de dediği gibi göçmenlik sosyal refah devlet sistemine açık bir tehdittir.

Yaşlanan nüfus sorunu Almanya’da da hissediliyor. Kanada ile karşılaştırıldığında Almanya fazla göçmen alma eğiliminde değil. Kanada firmaları ihtiyacını hissettiği mesleki beceri sahibi işçileri daha fakir ülkelerden temin ederken Almanya firmalardan ülkesindeki gençleri eğiterek işçi ihtiyaçlarını karşılamalarını istiyor.

Ülkelerin yaşlanan nüfus oranlarının artması sorununa karşı politikalar geliştirirken yurt dışından göçmen kabul etmesi uygulamasına bakıldığında aslında şu soru akla geliyor. Göçmenlik uygulaması bir ülke için iyi mi yoksa kötü mü?

Ya da diğer bir soru. Bir ülkeye sayı olarak ne kadar göçmen alınması o ülke için en iyisidir?


Murat Kandemir, 17 Ocak 2014

16 Ocak 2014 Perşembe

Kanada’ya Göç Etmek İsteyen Doktorlara Tavsiyeler

Dünyada yeni bir hayata başlamak için en iyi ülke olarak görülen ülkelerin başında gelen Kanada her yıl tüm dünyadan gelen 250.000 civarında göçmene kucak açmaktadır. Özellikle Pakistan, Hindistan, Hong Kong ve Sri Lanka gibi ülke ve bölgelerde oldukça popüler olan Kanada farklı etnik grupların bir arada yaşadığı çok kültürlü bir ülke olarak göze çarpıyor.

Kanada’ya göç etmek isteyen kişiler farklı göçmenlik kategorilerinden kendilerine en uygun programı seçerek göçmenlik başvurularını yapıyorlar. Kanada’da mesleki beceri ve tecrübe sahibi iş görenlerin başvurduğu nitelikli eleman programından sadece girişimcilerin başvurduğu girişimci vize programına kadar birçok farklı göçmenlik programı açık bulunmaktadır.

Geçmişte Kanada’ya başvuran yeni göçmenler göçmenlik işlemleri bittiğinde ülkeye giriş yapıyor, daimi ikamet kartlarını (PR) teslim alıyor, bir banka hesabı açtıktan sonra ev adresi olarak bir yeri gösteriyor ve ülkeden çıkıyorlardı. Geldiği ülkeden çeşitli sebeplerle Kanada’ya tam olarak göç edemeyip Kanada dışında yaşayıp vatandaş olarak başvurma süresi geldiğinde sanki Kanada içindeymiş gibi vatandaşlık müracaatı yapıyorlardı. Hatta bazı insanlar para karşılığında Kanada içinde bulunuyormuş gibi olunmasına yardımcı oluyorlardı.

Ortadoğu ülkelerinden gelen aileler Kanada’da yaşadığı halde bazı durumlarda eşleri anavatanlarında kalıyor, ailesini geçindiriyor ve Kanada’ya düzenli giriş-çıkış yapıyorlar. Farklı sebeplerle Kanada’da yaşamayıp göçmenlik kurallarını mecburen çiğneyen bu kişiler hem göçmenlik kurallarını ihlal etmemek hem de zamanı geldiğinde Kanada vatandaşlığına başvurabilmek için kendilerini Kanada’da yaşıyormuş gibi gösterme yoluna gidiyorlar.

Kanada’da yaşamayan Kanada daimi oturum sahibi göçmenler yasadaki göçmenlik ikamet zorunluluğu kuralını ihlal sebebiyle göçmenlik statüsünü kaybedebiliyor.

Kanada’ya göç eden göçmenler içinde doktorlarda var. Göç eden ya da göç etmek isteyen yabancı doktorlara Kanada’da mesleki durumları hakkında doğru bilgi maalesef verilmiyor. Hatta bazı doktorlar farklı meslek kategorilerinden başvuru yaparak Kanada’ya göçmen olarak gidiyorlar. Kanada’ya gelen doktor göçmenlerin Kanada’da mesleklerini icra etmeleri çok ta kolay değil. Zaten ülkeye gelen yabancı doktorlar sağlık alanında kariyerler şanslarını araştırdığında bu durumu bizzat görüyorlar. Doktor olabilmek umuduyla çok zor ruhsat süreçlerini başlatıp bu süre içerisinde de alakasız işlerde istihdam ediliyorlar. Hatta bazıları yukarıda bahsini ettiğimiz şekilde önce ailesini Kanada’ya gönderip kendisi ülkesinde çalışmaya devam ediyor ve iki ülke arasında kalıyor.

Kanada’da hayat oldukça pahalı. Ülkeye göç eden yabancı doktorlar iki yakalarını bir araya getirmekle uğraşıp pahalı olan mesleğe giriş sınavlarını da vermek zorundalar. Doktorluk mesleğinin Kanada’da icra edilebilmesi için zorlu süreç gerekiyor. Her eyaletin doktorluk mesleği ile ilgili kendi iç sürecinin olduğunu bir kenara bırakarak yabancı doktorun tıp eğitiminin hangi ülkede alındığı, uzmanlık, İngilizce dil bilgisi gibi birçok farklı faktörün bu süreçte dikkate alındığını belirtelim. Unutmayın göçmen olarak gitmek ayrı şey Kanada’da mesleğinizin tanınması apayrı bir şey.

Kanada’da 10 eyalet ve 3 bölge bulunuyor. Her eyaletin ve bölgenin sağlık alanında kayıt otoritesi bulunmakta. Bir doktorun tüm bu eyalet ve bölgelerdeki tıp otoritelerine CV’lerini göndermesi ve ruhsat sürecini araştırması önem arz ediyor. Her eyaletin ve bölgenin kendi tıp meslek odaları kendi ruhsatlandırma prosedürünü işletiyor. Bu sivil toplum kuruluşları tıp doktorlarının girmek zorunda olduğu meslek yetkinlik sınavları olan değerlendirme sınavı, MCCQE1 ve MCCQE II sınavları hakkında bilgi de veriyor. İhtisas eğitim programlarına girebilmek için bu sınavlardan en az ikisini vermek gerekiyor.

Kanada’ya göçmen olarak gelmek isteyen genç doktorlara bu sınavı önceden almaları tavsiye etmek gerekir. Kanada’ya göçmen olarak müracaat etmeden önce bu sınavlara girmek mümkün. Başarılı şekilde bu sınavları veren yabancı doktorlar ihtisas yerleştirme programı olan CARMS için başvuru yapabilir. Tabii uygun yer bulabilmek için iyi bir referans bulmak çok önemli. Programa yerleştirilen adaylar özel eğitim ve uzmanlık eğitimi alabilir ve ilgili sınavları geçtikten sonra Kanada’nın herhangi bir eyaletinde doktor pozisyonu için şansı açılacaktır.

Batı ülkelerinde tıp eğitimi almış tecrübeli doktorlar kayıt prosedürünü bitirdikten sonra danışman sıfatıyla başvurabilirler. İlgili sınavları ve diğer gerekli süreci başarıyla bitiren doktorlar eğitim programına kabul edilmeyebilirler. Kontenjan fazla olmadığı için bu süreci dikkatli takip etmek gerekiyor. Aksi takdirde ülkenizde doktorken Kanada’da kendinizi taksi şoförlüğü yapıyor ya da güvenlik memuru olarak çalışıyor bulabilirsiniz.

Şunu açıkça söyleyebilirim ki doktor adaylar İngilizce dil bilgisini iyice geliştirmeli ve çok rağbet gören Kanada tıp alanında çalışmasında kendisine yarayacak diğer meslek becerileri edinmeli. Aynı zamanda yeterli iş tecrübesi sahibi olmalı ve edinecekleri en az sağlam üç referansı ve mezun oldukları fakülte dekanından bir mektup edinmeliler.

Bunun dışında Kanada’da çeşitli hastanelerde 2-3 yıl fellow olarak yani eğitim alan olarak çalışabilirsiniz. Sizi alanınızda fellow olarak kabul edecek bir hastane bulmanız ve bu hastane tarafından istek yapılarak iki ya da üç yıllık çalışma izni ile Kanada’ya gidebilirsiniz. Kanada’da özel hastane olmadığından sadece eğitim veren bir kurumda (üniversite hastanelerinde) kontratlı olarak çalışabilirsiniz. Maaş ve diğer haklarınız aynı olacaktır. Tabi bunun için bir hastane ve sağlam referanslar bulmak gerekecektir. Hastanelerin internet adresinden detaylı bilgi alınabilir.  

Herhangi bir hayal kırıklığı yaşamak istemiyorsanız sağlık alanında kariyer planlaması yapmalı, meslek sınavları ve tabipler odası kayıt gerekliliklerini yakından ve bilinçli takip etmeniz gerekiyor.

Murat Kandemir, 16 Ocak 2014


13 Ocak 2014 Pazartesi

Kanada Göçmenliğinde 2013 Yılı

Kanada göçmenliği açısından 2013 önemli bir yıldı. Ülkenin en büyük göçmenlik programlarının bazıları açıldı, kapatıldı, revize edildi ve yeni programlar yürürlüğe girdi. Bu yazımızda Kanada göçmenliğinde 2013 yılında olan önemli değişikliklere dikkat çekeceğiz.

Kanada kendi ekonomik hedefleri ve sosyal sorumlulukları çerçevesinde göçmenlik programlarında birçok değişikliğe imza attı. Belli başlıları aşağıdaki şekilde gelişti.  

Kanada Federal Nitelikli İşgören Programı (FSWP) 4 Mayıs 2013 tarihinden itibaren kapılarını tekrar açtı. Programda sadece 24 meslek kabul ediliyor ve 30 Nisan 2014 yılına kadar toplamda 5.000 kişi kabul edilecek.

1 Nisan 2013’te yeni dizayn edilen Girişimci Start-Up Vize programı yürürlüğe girdi. Kanada’nın kendine has en yeni olan programı başvuru almaya başladı. Entrepreneur Start-Up Visa Program tüm dünyadan Kanada’da kendi işini kurmak isteyen kişileri çekmekte ve onlara destek vermektedir.

Quebec Nitelikli İşgören Sınıfı (QSW) programında da değişiklikler yapıldı ve 1 Ağustos 2013 tarihi itibariyle yürürlüğe girdi. Programda artık belli mesleki ve kariyer eğitimleri kabul edilecek. Kabul edilme eşiği kriterlerine sahip olan nitelikli/yarı nitelikli işgörenler programa başvurabilirler. 31 Mart 2014’e kadar açık olan programa kabul edilecek göçmen sayısı 20.000 kişi ile sınırlandırıldı.

Kanada Tecrübe Sınıfı (CEC) Programı değişiklikleri de 2013’de ilan edildi. Değişiklikler 9 Kasım 2013’te başlamak üzere yürürlüğe girdi ve programda daha önce olmayan başvuru kotası uygulamasına gidildi. Artık CEC’de en fazla 12.000 kişi kabul edilecek ve Kanada Ulusal Meslek Sınıflandırması’nda (NOC) B beceri seviyesinde olan ve programda kabul edilecek mesleklerden en fazla 200 başvuru alınacak.

Geçici Yabancı İşçi Sınıfı (TFWP) başvurularında da revizyon yapıldı ve 31 Temmuz 2013’te bu değişiklikler yürürlüğe girdi. TFW programında önemli bir yere sahip olan LMO (İşgücü Pazarı Görüşü) belgesi başvuru süreci değişti. LMO başvurularında artık 275 dolar belge ücreti alınıyor. LMO’da iş için İngilizce ve Fransızca dilleri dışında bir dil şartı belirtildiğinde bunun açıklaması da yapılması gerekecek. Yurtdışından işçi getirmek isteyen işverenin Kanada içinde en az iki hafta işçi ilanı verme mecburiyeti de dört haftaya çıkarıldı. İşveren yurtdışından işçi getirmeden önce en az dört hafta Kanada içinde işçi arayacak. Son olarak işverenlerin yabancı işçilere piyasa ortalamasının altında ücret ödeyebilmesi uygulamasına da son verildi. Artık işveren dışarıdan getirdiği geçici işçiye Kanada işçi piyasası ücret ortalamalarının yüzde 15 altında ödeme yapamayacak.   

Kanada Vatandaşlık ve Göçmenlik Bakanlığı’nca belirlenen bazı ülkelerden okuma, çalışma veya ziyaret amacıyla gelen ziyaretçilerden biometrik bilgi istenmesi uygulaması da başladı. Artık ziyaretçilerden Kanada vize başvurularında parmak izi ve biometrik fotoğraf istenecek.

Eş sponsorluğu programı da değişikliklerden nasibini aldı. İki yeni kural yürürlüğe girdi. Öncelikle Kanada’ya sponsor edilen bir eş beş yıl süreyle başka birisine eş olarak sponsor olamayacak. İkinci yeni kural da ilişkinin gerçek ilişki olup olmadığının tespiti ile ilgili. Bundan sonra iki yıl ve daha az ilişki sahibi olan ve çocukları olmayan çiftlerden birisi diğerini Kanada’ya sponsor etmek istediğinde sponsor edilen kişiye ‘şartlı ikamet izni’ verilecek. Şartlı ikamet izni iki yıl geçerli olacak. İki yıllık süre sonunda şartlı geçici ikamet izni daimi ikamet iznine dönüşecek.

Kanada Anne-Baba ve Aile Büyükleri Sponsorluk Programı (PGP) programı 2 Ocak 2014 tarihi itibariyle başvuru kabul etmeye başladı. 2011’den bu yana kapalı olan bu programda yıllık en fazla 5.000 başvuru kabul edilecek ve başvurular oluşturulan yeni kriterlere göre değerlendirilecek.

Quebec Yatırımcı Programı yeniden açıldı. Ağustos ayı itibariyle başvuru kabul eden programda en fazla 1750 başvuru alınacak. Popüler olan programda Ağustos ayı içinde 1750 başvuru alındığı için program bir ay içinde tekrar kapandı.

Yabancı Suçluların Hızlı Sınırdışı Edilmesi Yasası 20 Haziran 2013’te uygulamaya girdi. Hükümet bu yasa ile yabancı suçluların temyiz haklarını sınırlandırarak ülkeden hızlıca gönderilmelerinin önünü açmış oldu.   

Hükümetin Federal Nitelikli İşgören Sınıfı’nda biriken 280.000 dosyayı işlem yapmadan iade etmesi kararı dosya sahipleri tarafından mahkemeye taşındı. Dosya sahipleri yıllardır beklediklerini ve haklarının ihlal edildiğini ileri sürdü. Federal Mahkeme hükümetin yetki ve sorumlulukları dahilinde davrandığını yönünde karar verdi. Dava Temyiz Mahkemesine götürüldü ve bu sene içinde görülmesi planlanıyor.


Murat Kandemir, 13 Ocak 2014

8 Ocak 2014 Çarşamba

Kanada Anne-Baba ve Aile Büyükleri Sponsorluk Programı Açıldı

Kanada Vatandaşlık ve Göçmenlik Bakanlığı (CIC) 2 Ocak 2014’ten itibaren Anne-Baba ve Aile Büyükleri sponsorluk programından (PGP) başvuru kabul etmeye başladı. Bu programdan her sene en fazla 5.000 başvuru alınacak.

PGP sınıfı son iki yıldır kapalıydı. Bakanlık bu süre zarfında eski sponsorluk başvurularıyla ilgilenerek biriken dosyaları eritmeye çalıştı.

Başvurular sadece posta yoluyla Ontario eyaleti Mississauga şehrindeki Case Processing Centre (CPC-M) tarafından kabul edilecek ve incelenecek. CPC-M elden başvuru kabul etmemektedir. Bakanlığın internet adresinden tüm formlar ve PGP rehberi elde edilebilir.

PGP başvurusunda program ücreti sadece kredi kartı veya onaylanmış çek ile ödenebilir. Bunun dışında herhangi bir ödeme yöntemi (Money order, on-line ödeme, bankada ödeme vs.) kabul edilmemektedir.

Ödeme için kullanılacak kredi kartının da geçerlik tarihinin en az dokuz ay olması gerektiğinin de altını çizelim.

CPC-M tarafından 2 Ocak 2014’den önce teslim alınan başvurular işlem yapılmadan sponsora aynen iade edilecektir.  

PGP programının yeni kriteri

Sponsor eden kişi PGP programı ile sponsor edilen anne-baba ve aile büyüklerinden 20 yıl boyunca ekonomik olarak sorumlu olacak. Eskiden bu süre 10 yıldı. Ekonomik sorumluluk gıda, giyim, barınma gibi temel ihtiyaçları kapsamaktadır.  

Göçmenler aile büyüklerini sponsor edebilmek için minimum gelir eşiğini (LICO) yüzde 30 aşmak durumundalar. Sponsorun belgelemesi gereken minimum gelir oranı sponsor edilen kişi sayısına göre değişiklik göstermektedir.

PGP programından başvurmak isteyen sponsorlar daha önce bir yıl olan minimum gelir eşiğinin yüzde 30 fazlasını başvurudan önceki üç yıl için kazandıklarını ispatlamak zorundalar.

Örnek olarak bir kişi annesini sponsor etmek isterse yıllık geliri son üç yıl için en az 36.000 dolar ve üstü olmalı. Eğer dört kişilik bir aile anne-babayı sponsor etmek istiyorsa yıllık aile geliri en az 70.000 dolar olmalı.

Gelir ispatı evraklarında Kanada Vergi Dairesi (CRA) tarafından düzenlenen belgeler kullanılması gerekecek. Bu evraklar CRA ofisinin düzenlediği Notice of Assessment (NOA) ve Option C çıktısı belgeleridir.

CIC görevlileri sponsorun gelir düzeyini başvuru yaptıktan sonra da kontrol edebilecek ve güncelleme yapabilecekler. Bu uygulama ile başvuru bekleme süresi uzasa bile sponsorun program için gerekli minimum geliri olduğundan emin olunacak.

PGP başvurularında ilk dönem için 5.000 başvuru kabul edilecek ve bu sayede dosya yığılmalarının önüne geçilecek.

Evrakları ve formları tam ve eksiksiz doldurulmuş ilk 5.000 başvuru ön onay almış olacak. 5.000 kota bittikten sonra bakanlıkça teslim alınan başvurular sahibine işlem yapılmadan iade edilecek.


Murat Kandemir, 8 Ocak 2014

6 Ocak 2014 Pazartesi

Kanada Vatandaşlık Kuralları Değişiyor mu?

Kanada federal hükümeti Vatandaşlık Yasası’nda ilk defa kapsamlı bir reform yapılacağının işaretini verdi. Bu zamana kadar göçmenlik kanunları reformları ve sorunları ile uğraşan Kanada Vatandaşlık ve Göçmenlik Bakanlığı (CIC) uzun bir aradan sonra ilk defa vatandaşlık yasasına da el atmış olacak. 

Geçen ay Postmedia News’te çıkan habere göre Kanada vatandaşlığının öneminin tesisi edilmesi amacıyla oldukça tartışma yaratacak yasa tasarısı 2014’te masaya yatırılacak.

Vatandaşlık konusundaki değişiklikler yeni göçmenlik bakanı Chris Alexander ekibi ve ilgili tüm paydaşların katkılarıyla yapılacak.

Daimi ikamet sahipleri Kanada’da en az üç yıl yaşadıktan sonra Kanada vatandaşlığına başvurabiliyorlar. Bakan Alexander bu sürenin revize edilmesinden yana olduğunu açıkladı. Herhangi bir rakam telaffuz etmese de göçmenlik politika uzmanları bu sürenin son altı yılda dört yıla çıkarılmasının uygun olacağı görüşünde.

Ayrıca bazı uzmanlar Kanada vatandaşlığına başvurmadan önce en az iki vergi iadesi bildiriminin yapılmasının da ön şart olarak konulması görüşünde.

Ya doğumla verilen Kanada vatandaşlığı uygulaması kalkacak mı?

Eski göçmenlik bakanı Jason Kenney bu konuda netti. Vatandaşlığın doğumla kazanılması uygulamasının çok demode olduğunu düşünüyor ve bunu önleyen kuralların oluşturulması gerektiğini ifade ediyordu. Kendisi öyle düşünmesine karşın hükümet bu konuya pek bir çalışma yapmamış belki de bu durum için bir strateji planlamamıştı.

Fakat yeni bakan Alexander bu konuya da dokunacaklarının işaretini verdi. Sadece çocuk doğurmak için ülkeye gelenlerin ve ülkede yaşamayı düşünmeyip sadece çocuklarının Kanada pasaportu almalarını isteyenlerin oluşturduğuna dikkat çekerek suistimal edilen bu konuyla alakalı bir şeyler yapacaklarının sinyallerini verdi.

Kanada Vatandaşlık ve Göçmenlik Bakanlığı’nın 2012-2013 performans raporuna göre aynı dönemde sadece 106.353 kişi vatandaş olmuş. İlgili dönem için bakanlığın hedefi 215.000 civarıydı. Hedef sayıya ulaşılamamasının altında sıkı ikamet usulsüzlükleri yoklamaları, yeni ama zor olan vatandaşlık sınavı ve çalışan az sayıdaki vatandaşlık hakimi gibi durumlar gösterilebilir.

Sonuçlandırılmayı bekleyen vatandaşlık başvurusu sayısı 2012 yılı sonunda 349.249 olarak tespit edilmişti. Bekleme süresi de son zamanlarda vatandaşlık başvurularında uygulanan sıkı kontroller sebebiyle 25-35 aya çıktı. Hükümetin son bütçesinde işlem sürecinin iyileştirilmesinde kullanılmak üzere iki yıl için 44 milyon dolarlık bir kaynak ayrıldı.


Hükümet vatandaşlığa da dokunmaya kararlı. Nasıl dokunacaklarını zaman gösterecek. 

Murat Kandemir, 6 Ocak 2014

3 Ocak 2014 Cuma

Kanada Hükümeti’nin Geçici İşçi Kontrolleri Başlıyor

Uyarı yapılmadan Kanada işyerlerinin kontrol edilmesi ve geçici işçi programını ihlal eden işverenlerin cezalandırılması gibi yeni kurallar artık yürürlükte.

Değişikliklerle ilgili olarak geçen sene Haziran ayında duyuru yapılmış fakat 31 Aralık’a kadar yürürlüğe konmamıştı. Bu yeni değişiklikler ülkenin geçici işçi programı (TFWP) reformlarının sonuncusuydu. TFW programı altına ülkeye getirilen geçici işçiler çalışacak Kanadalıların bulunmadığı işlerde geçici olarak ülkeye gelenlerden oluşuyor.

Kanada Vatandaşlık ve Göçmenlik Bakanlığı’na göre yapılan reformlarla TFW programının amaçlarına göre kullanıldığından emin olunacak.

2014 yılından başlamak üzere federal görevliler işyerlerine herhangi bir uyarı yapmadan girebilecekler, çalışan yabancı işçilerle görüşme yapabilecekler ve onlardan göçmenlik belgelerini göstermelerini isteyebilecekler. Kontroller işçinin ilk çalışma izninin verilmesinden itibaren altı yıl içinde gerçekleştirilebilecek.

İşyerin özel mülk alanında ise görevliler ilgili yerlerden arama izni almaları gerekecek. Bakanlık yetkililerine göre kontrol edilecek işyerlerinin büyük çoğunluğunda işverenler kontroller ile ilgili önceden bilgilendirilecek.

Çalıştırdığı işçilerin haklarını gözetmeyen ya da işçi ararken Kanadalı işçi bulmak için yeterli çaba göstermeyen işverenlerin yabancı işçi çalıştırma hakları ellerinden alınacak ya da kısıtlanacak.

Yabancı işçi haklarını gözetmeyen işverenlere önce düzeltme hakkı ve süresi verilecek bu süre sonunda gerekli iyileştirme yapmayan işverenler iki yıl için yabancı işçi çalıştırmaları yasaklanacak ve işverenin ismi kamuoyuna ilan edilecek.

Yabancı işçi programı son zamanlarda çok konuşuluyor ve şu anda gözden geçiriliyor. Geçen yaz hükümet işverenlerden geçici işçilere aynı işi yapan Kanadalı işçilere ödenen ücretin aynısını ödemelerini istemişti.  


Murat Kandemir, 3 Ocak 2014