2011 Suriye iç savaşının patlak
vermesinden bu yana Kanada’ya yerleştirilen Suriyeli mülteci sayısı tam olarak
bilinmiyor. Kanada hükümeti 1.300 mülteciyi devlet ve özel sponsorlar aracılığıyla
ülkeye getirme hedefi belirlemişti. Kanada’nın asıl hedefi ülkeye Suriyeli
mülteci ‘getirilmesi’ şeklindeydi yoksa zaten ülkede olanlara yardım etmek
değil. Avam Kamarası’nda bir görüşmede hükümet 2011 yılından bu yana 1.645
Suriyelinin Kanada’ya yerleştirildiğini açıkladı. Muhalefet verilen rakamları
konusunda bir açıklama yaparak 285 Suriyelinin Kanada’ya devlet tarafından getirildiği
kalan 1.360 Suriyelinin de kendi imkanlarıyla Kanada’ya gelip siyasi sığınma
talebinde bulunanlardan oluştuğunu belirtmişti.
Yani hükümet 1.300 mülteciyi
ülkeye yerleştirme sözü veriyor fakat sadece 285 kişiyi getirilebiliyor.
Toplamda 1.645 kişi devlet
korumasına alınmış bulunuyor. Olaya 285 veya 1.645 kişi olarak değil de diğer
ülkelerin yaptıklarına göre baktığımızda çok orantısız bir durum ortaya çıktığı
bariz görülüyor.
Suriye’nin komşularından olan ve
şu anda insanlık trajedisi yaşayan Irak, Suriyeli mültecilere yardım eden
ülkelerin en başında yer alıyor. Onu bölgedeki diğer ülkeler olan ve
kapasitelerinin çok üstünde bir çaba ile Suriye mültecilerine yardım etmeye
çalışan Ürdün, Türkiye ve Lübnan izliyor. Bunların dışında bazı Batı ülkeleri
de ellerinden gelenin fazlasını yapıyorlar.
Kanada’da “müttefiklerimizin
yaptığından daha fazla yardımı yapıyoruz” tarzında bakanların demeçlerine pek
aldırmamak gerekiyor. Müttefiklerin yaptıklarına bakılırsa Kanada’nın yaptığının
pek de çok olduğu söylenemez.
Batı ülkeleri içinde Suriyelilere
yardım konusunda en fazlasını yapan ülkeler arasında İsveç öne çıkıyor.
Kanada hükümetinin 1.300
Suriyeliye yardım yapacağını açıklamasından yaklaşık iki ay sonra İsveç
hükümeti sınırlarına gelen Suriyelilere daimi ikamet statüsü vereceğini ilan
etti. Bununla da yetinmeyen İsveç sınırlarından giriş yapan mültecilerin daha sonra
ailelerini de getirebilmelerine imkan verdi. Şu anda tahminen 30.00 Suriyeli
İsveç’te daimi ikamet sahibi olarak hayatına devam ediyor. 2014 yılı sonuna
kadar binlercesinin daha gelmesi bekleniyor. İnsani yardımda bu İskandinav ülkesi
Avrupa lideri olmuş durumda. 2013 yılında AB bölgesinde korunmaya alınan 35.800
Suriyelinin yüzde 60’dan fazlası İsveç’te yerleştirilmiş.
Ülke zaten pahalı olan sosyal
yardım sistemini kötü etkileyecek olan bu kadar çok sayıda mülteciye nasıl bakılacak?
Bunun bütçeye ve siyasi sisteme olacak etkisi de cabası. Göçmenlik karşıtı olan
İsveç Demokratlar partisi üçüncü parti olarak parlamentoda yerini almasına
rağmen İsveç hala mültecilere yardım etme yolunda devam ediyor. Niye?
Ne yapılması noktasında İsveç,
zengin Batı toplumlarından farklı hareket etti. Kanada ve ABD gibi ülkeler yardıma
muhtaç kişilere bulundukları yerde yardım yapmayı amaç edindiler. Stratejileri
bölgesel krize yine aynı bölgede yardım etmek olarak özetlenebilir. Böyle
bakıldığında Kanada acil yardım için kullanılacak 630 milyon dolarlık maddi
yardım sözü verdi ve sözünü tutarak maddi yardımı yaptı.
Fakat İsveç ve Almanya gibi
ülkeler bölgesel kriz yerinde yardım etme yerine göçmenlik gibi başka unsurları
kullanmayı uygun buluyor. Göçmenlik unsuru kullananların ana argümanı Suriye ve
Irak gibi güvenli olmayan bir bölgedeki sivil halka yardım etmenin hayatlarının
teminat altına alınması anlamına geldiği. Suriye yanıyor ve Lübnan’da durum hiç
te iç açıcı değil. Hal böyleyken sınır bölgelerinde insanların hayatı tehlikede
bulunuyor. Yaşlı, hasta ve sakatlar da dahil olmak üzere bölgede yardımcı
olamayacağımız sayıda insanı göçmen olarak başka bir ülkeye almak sadece
onların hayatını kurtarmak değil aynı zamanda bu zor günleri atlatmalarına da
yardımcı olacak.
Diğer bir argüman da mülteciler içinde
mesleki beceri sahibi olanların göçmen olarak alınan ülke için insan kaynağı olarak
görülmesi. Almanya ve İsveç liderleri 2013 yılında en çok Suriyeliyi ülkelerine
kabul ederken bu argümanı savunmuşlardı. Kendi ülkelerinde mültecilerin
çalışabilmelerine olanak sağlanarak uluslararası kültür ve çok dilliliklerinden
ve mesleki becerilerinden faydalanarak muazzam sayıda mülteci kabul etmenin
maddi ve manevi yükünün hafifletilmesi hedefleniyor.
Mültecilerin ülkelerine göçmen
olarak getirilmesini savunanların son argümanı da olaya insan hayatı ve insan
kaynağı olarak bakmak değil de dış politika menfaatleri açısından değerlendirmeleridir.
Şu an bir insanlık krizi yaşayan Suriyeli mültecilere daha önce Vietnam, Şili
ve Balkan ülkelerinden gelen mültecilere bakıldığı gibi bakmayı reddetmenin
uzun vadede ülkenin bölge ülkeleriyle ilişkilerini etkileyeceği endişesi. Suriye
ve Iraklıların Müslüman olmaları ve İslami köktenciliğin mülteciler arasında
görülmesi batı için bir tehdit unsuru olarak görünebilir. Fakat devlet kabul
ettiği mültecilerin background kontrolleri, güvenlik araştırma ve
soruşturmaları gibi elemanları kullanarak ülkesine aldığı mültecileri tanımak
için elinden geleni yapmalıdır.
Irak’da askeri harekatın
konuşulduğu şu günlerde bölge dış politikasını şekillendirmeye çalışan Kanada’nın
müttefiklerinin mültecilere yaptığı yardımları tekrar gözden geçirerek bölge
için kendi stratejisini belirlemesi gerekiyor.
Murat Kandemir, 31 Ekim 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder