Baktığı
davaların çoğunu reddeden ve bu yüzden Kanada’daki mültecilerin “Bay Hayır”
olarak isimlendirdiği eski mülteci hâkimi tekrar işe alındı.
Kanada’ya
siyasi sığınma başvuru yapan mültecilerin yalan söylediğini düşünen eski hakim
mülteci duruşmalarından sorumlu Kanada Göçmenlik ve Mülteci Kurulu (IRB) bünyesinde
görevine yine hakim olark devam edecek ve mülteciler hakkında karar verecek.
Geçtiğimiz
hafta Global News internet sitesinde çıkan habere göre kendisinin birçok
mülteciyi reddederk “Bay Hayır” olarak adlandırılmasına şaşırmayan hakim
Lubomyr Luciuk’a göre sorun savaş suçluları ve teröristlerin yerleşmesine imkan
veren Kanada mülteci sisteminde.
Luciuk
2001 yılında yayımladığı bir makalede Kanada’nın mülteci sisteminin böyle devam
etmesi durumunda ülkenin bir gün yok olacağını düşündüğünü belirtmişti.
Luciuk’un
geçtiğimiz aralık ayından itibaren tekrar IRB’de görevinin başına getirildiği
ortaya çıktı. Kanada’ya sığınan mültecilerin davalarına çıkacak ve onların
kaderleri hakkında karar verecek.
Sıfırcı
hâkimin karnesi çok berbat. 1996-1998 yılları arasında IRB’de gördüğü mülteci
davalarının yüzde 90’ından fazlasını reddetmiş. Hatta bu esnada siyasi
sığınmacıların içinde çok az gerçek mülteci gördüğünü beyan etmiş.
Hukuk
uzmanları Luciuk’un tekrar işe alınmasının sorunlu olduğu ve mülteci
davalarında karar verecek hakimlerin yetkinliği konusunda şüpheler yaratacağını
düşünüyor. Uzmanlar ayrıca IRB’nin biriken dosyaları temizleme konusunda
hayırcı bir hâkimi işe alarak kestirme bir yolun mu tercih edildiğini soruyorlar.
Hem
tüm mültecileri yalancı hem de Kanada’nın mülteci belirleme sürecini eleştiren
bir kişinin mülteci davalarına bakması için tekrar işe alınması birçok kişiyi
şaşırttı.
Luciuk
2012 yılından bu yana sonuçlanmamış biriken mülteci davalarının görülmesi ve
biriken dosyaların eritilmesi amacıyla tekrar işe alındı. Özellikle ABD’den
gelen mülteci yığınları sebebiyle IRB şu sıralar oldukça meşgul.
Global
News haberine göre IRB’nin sözcüsü Anna Pape, Luciuk’un önceki iş performansının
değerlendirilmesi ve bazı hakimlerin kendisini önermesi sonucunda tekrar işe
alındığını ifade etti.
Fakat
ilginç bir gelişme yaşandı. Hem geçmiş performansı hem de bazı hakimlerin
tavsiyesiyle Luciuk’u tekrar işe alan IRB, Global News haberinde çıkan Luciuk’un
2001 yılında yaptığı yorumlar üzerine işe alma süreçleri hakkında dahili bir
inceleme başlattı.
Pape
bundan sonra işe alınacak kişilerin işe alma kontrol sürecinde sadece dahili
değil artık halka açık kaynaklara da bakılacağını duyurdu.
Kurula
göre aralık ayında işe alındığından beri Luciuk görevini hakkıyla yerine
getiriyor. Kurul ayrıca Luciuk’un göçmenlik sistemi hakkında yazdıklarının kabul
edilir olmadığını da belirtiyor.
Yani
IRB kendi uyguladığı mülteci belirleme sistemine inanmayan ve tüm mültecileri
yalancılar olarak gören birisinin 2001 yılında yaptığı yorumlara katılmadığını
belirtmekle birlikte mültecilerin davalarında karar verici olarak çalıştırıyor.
IRB
sözcüsü Pape, IRB’nin Luciuk’un 2001 yılında yazdığı yazısından haberdar
olmadığını da belirtiyor. Ayrıca Luciuk’u tavsiye eden Gaetan Cousineau’nun da
bu yazıdan haberi olmadığını savunuyor.
Fakat
Cousineau Luciuk’un makalesini yazdığı 2001 yılında IRB tarafından düzenlenen
mülteci belirleme şubesi toplantısının sözcü yardımcılığını yürütüyordu.
Pape,
Luciuk’un üç hızlandırılmış mülteci dava dosyasına baktığını, bir dosyayı
onaylayıp kabul ettiğini ve diğer iki dosyayı da hakim önünde normal duruşma
yapılması için gönderdiğini belirtti.
Luciuk,
Global News’e bir yazı yazarak hakkındaki eleştirilere cevap verdi. 2001’de
yazdığı yazının Kanada göçmenlik sistemine bir eleştiri amacıyla yazıldığını ve
bugünün durumlarının farklı olduğunu beyan etti.
Yazının
yazıldığı dönemde akademisyen olduğunu belirten Luciuk kurulda şahit olduğu şeylerden
kaynaklanan meslek yılgınlığından bahsetmesinin önemli olduğunu söyledi.
Luciuk
aynı zamanda IRB’de yanlış olduğunu düşündüğü kuralların ve presüdürlerin 2001
yılından bu yana çok değiştiğini söyleyerek şu an ki IRB’nin 20 yıl öncesinden
farklı olduğunu ifade etti.
Luciuk
eleştirilere cevap yazısında daha önce yaptığı mültecilerin yalan söylediği
yorumlarına değinmediği gibi Kanada’nın terörist ve savaş suçluları için bir
cennet olduğu yorumlarına karşı da bir cevap vermedi.
Luciuk’un
ilk işe alındığı 1990’lardan bu yana IRB’de önemli değişiklikler yapıldı.
Mülteci
davaları iki yerine artık bir hakim tarafından dinleniyor. Bu artık bir kişinin
kararı demek. Eski sistemde ise iki hakim dinliyor ve birisi kabul diğer ret ettiğinde
dava kabul edilmiş sayılııyordu. Luciuk’un 2001’de yazdığı makalede şikâyet
ettiği konulardan birisi buydu.
Zamanla
mültecilerin güvenlik incelemelerinde de oldukça değişiklikler yapıldı. Artık mültecilerin
kimlik kayıtları için parmak izi ve fotoğraf gibi biyometrik bilgiler
kullanılıyıor.
Yeni
bir Mülteci Temyiz Şubesi (RAD) oluşturuldu. Davasını kaybeden mülteciler buraya
temyiz başvurusu yapabiliyorlar.
Gelelim
Luciuk’un meslek kariyeri istatistiklerine.
IRB’nin
yayınladığı istatistiklere göre Luciuk’un da görev başında olduğu 1997-1998
arasında mülteci kabul oranı yüzde 42. IRB’deki mülteci hakimleri bu iki sene
süresince 19.000’den fazla davayı reddetmiş.
1993
ile 2012 arası ise kabul oranı 44.4’e seyrederken 2012’de yüzde 35 olarak göze
çarptı.
Bu
reddedilen dosya sahiplerinin hepsinin yalan söylediği anlaşılmamalı. Önceki ve
şimdiki göçmenlik kurallarına göre siyasi sığınma başvuruları çeşitli
sebeplerle reddedilebiliyor. Başvuru sahipleri aynı zamanda başvurularını de geri
çekebiliyorlar.
Yine
IRB’ye göre 2017 yılında kabul oranı yüzde 63’e çıktı. Kanada’nın sınır
güvenliği teşkilatı (CBSA) 2013 yılı nisan ayından bu yana 31.500 sığınmacıyı
sınır dışı etti.
Aksi
ispat edilmedikçe herkesin masum olduğu varsayımı göçmenlik sisteminde de geçerlidir.
Siyası sığınma başvurusu yapan kişilerin aksi ispatlanmadıkça doğru
söyledikleri varsayılmalı ve hakimlerin herhangi bir önyargı taşımadan dosyayı
incelemeleri gerekiyor.
Daha
önce mültecileri yalan söyleyen kişiler olarak gören bir kişiyi mülteci
davalarına bakan bir hâkim olarak çalıştırmak nerden bakılırsa bakılsın bir çelişkidir.
Eğer sistemde mültecilerin yalan söylediği düşünülüyorsa mahkeme yapmak ve mültecileri
dinlemek zaten gereksizdir.
Murat
Kandemir, 08 Şubat 2019