8 Şubat 2019 Cuma

Mültecileri Reddeden ve “Bay Hayır” Olarak Nitelenen Hâkim Tekrar İşe Alındı


Baktığı davaların çoğunu reddeden ve bu yüzden Kanada’daki mültecilerin “Bay Hayır” olarak isimlendirdiği eski mülteci hâkimi tekrar işe alındı.

Kanada’ya siyasi sığınma başvuru yapan mültecilerin yalan söylediğini düşünen eski hakim mülteci duruşmalarından sorumlu Kanada Göçmenlik ve Mülteci Kurulu (IRB) bünyesinde görevine yine hakim olark devam edecek ve mülteciler hakkında karar verecek.

Geçtiğimiz hafta Global News internet sitesinde çıkan habere göre kendisinin birçok mülteciyi reddederk “Bay Hayır” olarak adlandırılmasına şaşırmayan hakim Lubomyr Luciuk’a göre sorun savaş suçluları ve teröristlerin yerleşmesine imkan veren Kanada mülteci sisteminde.

Luciuk 2001 yılında yayımladığı bir makalede Kanada’nın mülteci sisteminin böyle devam etmesi durumunda ülkenin bir gün yok olacağını düşündüğünü belirtmişti.

Luciuk’un geçtiğimiz aralık ayından itibaren tekrar IRB’de görevinin başına getirildiği ortaya çıktı. Kanada’ya sığınan mültecilerin davalarına çıkacak ve onların kaderleri hakkında karar verecek.

Sıfırcı hâkimin karnesi çok berbat. 1996-1998 yılları arasında IRB’de gördüğü mülteci davalarının yüzde 90’ından fazlasını reddetmiş. Hatta bu esnada siyasi sığınmacıların içinde çok az gerçek mülteci gördüğünü beyan etmiş.

Hukuk uzmanları Luciuk’un tekrar işe alınmasının sorunlu olduğu ve mülteci davalarında karar verecek hakimlerin yetkinliği konusunda şüpheler yaratacağını düşünüyor. Uzmanlar ayrıca IRB’nin biriken dosyaları temizleme konusunda hayırcı bir hâkimi işe alarak kestirme bir yolun mu tercih edildiğini soruyorlar.

Hem tüm mültecileri yalancı hem de Kanada’nın mülteci belirleme sürecini eleştiren bir kişinin mülteci davalarına bakması için tekrar işe alınması birçok kişiyi şaşırttı.

Luciuk 2012 yılından bu yana sonuçlanmamış biriken mülteci davalarının görülmesi ve biriken dosyaların eritilmesi amacıyla tekrar işe alındı. Özellikle ABD’den gelen mülteci yığınları sebebiyle IRB şu sıralar oldukça meşgul.

Global News haberine göre IRB’nin sözcüsü Anna Pape, Luciuk’un önceki iş performansının değerlendirilmesi ve bazı hakimlerin kendisini önermesi sonucunda tekrar işe alındığını ifade etti.

Fakat ilginç bir gelişme yaşandı. Hem geçmiş performansı hem de bazı hakimlerin tavsiyesiyle Luciuk’u tekrar işe alan IRB, Global News haberinde çıkan Luciuk’un 2001 yılında yaptığı yorumlar üzerine işe alma süreçleri hakkında dahili bir inceleme başlattı.

Pape bundan sonra işe alınacak kişilerin işe alma kontrol sürecinde sadece dahili değil artık halka açık kaynaklara da bakılacağını duyurdu.

Kurula göre aralık ayında işe alındığından beri Luciuk görevini hakkıyla yerine getiriyor. Kurul ayrıca Luciuk’un göçmenlik sistemi hakkında yazdıklarının kabul edilir olmadığını da belirtiyor.

Yani IRB kendi uyguladığı mülteci belirleme sistemine inanmayan ve tüm mültecileri yalancılar olarak gören birisinin 2001 yılında yaptığı yorumlara katılmadığını belirtmekle birlikte mültecilerin davalarında karar verici olarak çalıştırıyor.

IRB sözcüsü Pape, IRB’nin Luciuk’un 2001 yılında yazdığı yazısından haberdar olmadığını da belirtiyor. Ayrıca Luciuk’u tavsiye eden Gaetan Cousineau’nun da bu yazıdan haberi olmadığını savunuyor.

Fakat Cousineau Luciuk’un makalesini yazdığı 2001 yılında IRB tarafından düzenlenen mülteci belirleme şubesi toplantısının sözcü yardımcılığını yürütüyordu.

Pape, Luciuk’un üç hızlandırılmış mülteci dava dosyasına baktığını, bir dosyayı onaylayıp kabul ettiğini ve diğer iki dosyayı da hakim önünde normal duruşma yapılması için gönderdiğini belirtti.

Luciuk, Global News’e bir yazı yazarak hakkındaki eleştirilere cevap verdi. 2001’de yazdığı yazının Kanada göçmenlik sistemine bir eleştiri amacıyla yazıldığını ve bugünün durumlarının farklı olduğunu beyan etti.

Yazının yazıldığı dönemde akademisyen olduğunu belirten Luciuk kurulda şahit olduğu şeylerden kaynaklanan meslek yılgınlığından bahsetmesinin önemli olduğunu söyledi.

Luciuk aynı zamanda IRB’de yanlış olduğunu düşündüğü kuralların ve presüdürlerin 2001 yılından bu yana çok değiştiğini söyleyerek şu an ki IRB’nin 20 yıl öncesinden farklı olduğunu ifade etti.

Luciuk eleştirilere cevap yazısında daha önce yaptığı mültecilerin yalan söylediği yorumlarına değinmediği gibi Kanada’nın terörist ve savaş suçluları için bir cennet olduğu yorumlarına karşı da bir cevap vermedi.

Luciuk’un ilk işe alındığı 1990’lardan bu yana IRB’de önemli değişiklikler yapıldı.

Mülteci davaları iki yerine artık bir hakim tarafından dinleniyor. Bu artık bir kişinin kararı demek. Eski sistemde ise iki hakim dinliyor ve birisi kabul diğer ret ettiğinde dava kabul edilmiş sayılııyordu. Luciuk’un 2001’de yazdığı makalede şikâyet ettiği konulardan birisi buydu.

Zamanla mültecilerin güvenlik incelemelerinde de oldukça değişiklikler yapıldı. Artık mültecilerin kimlik kayıtları için parmak izi ve fotoğraf gibi biyometrik bilgiler kullanılıyıor.

Yeni bir Mülteci Temyiz Şubesi (RAD) oluşturuldu. Davasını kaybeden mülteciler buraya temyiz başvurusu yapabiliyorlar.

Gelelim Luciuk’un meslek kariyeri istatistiklerine.

IRB’nin yayınladığı istatistiklere göre Luciuk’un da görev başında olduğu 1997-1998 arasında mülteci kabul oranı yüzde 42. IRB’deki mülteci hakimleri bu iki sene süresince 19.000’den fazla davayı reddetmiş.

1993 ile 2012 arası ise kabul oranı 44.4’e seyrederken 2012’de yüzde 35 olarak göze çarptı.
Bu reddedilen dosya sahiplerinin hepsinin yalan söylediği anlaşılmamalı. Önceki ve şimdiki göçmenlik kurallarına göre siyasi sığınma başvuruları çeşitli sebeplerle reddedilebiliyor. Başvuru sahipleri aynı zamanda başvurularını de geri çekebiliyorlar.

Yine IRB’ye göre 2017 yılında kabul oranı yüzde 63’e çıktı. Kanada’nın sınır güvenliği teşkilatı (CBSA) 2013 yılı nisan ayından bu yana 31.500 sığınmacıyı sınır dışı etti.

Aksi ispat edilmedikçe herkesin masum olduğu varsayımı göçmenlik sisteminde de geçerlidir. Siyası sığınma başvurusu yapan kişilerin aksi ispatlanmadıkça doğru söyledikleri varsayılmalı ve hakimlerin herhangi bir önyargı taşımadan dosyayı incelemeleri gerekiyor.

Daha önce mültecileri yalan söyleyen kişiler olarak gören bir kişiyi mülteci davalarına bakan bir hâkim olarak çalıştırmak nerden bakılırsa bakılsın bir çelişkidir. Eğer sistemde mültecilerin yalan söylediği düşünülüyorsa mahkeme yapmak ve mültecileri dinlemek zaten gereksizdir.

Murat Kandemir, 08 Şubat 2019

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder