Kanada devleti Kanada’daki sağlık profesyonelleri ile görüş ayrılığında.
Kanada Vatandaşlık ve Göçmenlik Bakanı Jason Kenney geçen sene Nisan ayında alınan
bir kararla siyasi sığınma talebinde bulunanların ve özel olarak sponsor edilen
mültecilerin sağlık bakımlarının devletçe ödenmesini sağlayan Geçici Federal
Sağlık Sigortası Programı’nın (IFH) kaldırılmasından bu yana karara itiraz eden
doktorlarla başı dertte.
Doktorlar kararın çok yanlış olduğunu ve bulaşıcı hastalık riski taşıyan
kişilerin Kanada sağlığı ve güvenliğini tehlikeye attığını iddia ettiler. Karara
karşı mücadele eden Ottawa Hastanesi Bulaşıcı Hastalıklar Bölümü’nden Dr. Mark
Tyndall Bakan Kenney’in acımasız eleştirisini çekenlerden. Dr. Mark Tyndall ve
onun gibi bu kararı protesto eden doktorlar sayısız raporlar ve belgelerle bazı
vakaları örnek göstererek hükümetin mültecileri tekrar sağlık kapsamına
alınmasını istedi.
Bakan Kenney sunulan raporların ve örnek gösterilen vakaların içeriklerinin
bilinçli olarak değiştirildiği suçlamasıyla protesto eden doktorları “militan
solcular” olarak gördüğünü söyledi.
Kanada Doktorları Mülteci Sağlık Bakımı (CDRC) organizasyonu tarafından 19
şehirde 17 Haziran’da gerçekleştirilen Ulusal Hareket Günü etkinlikleri düzenlendi
ve hükümetin bu kararı protesto edildi.
Kanada Tıp Derneği ve Kanada Hemşireler Odası’nın da aralarında bulunduğu 20’den
fazla sağlık derneği ve kuruluşu mültecilerin federal sağlık sigortasının iptal
edilmesi kararının sakıncaları ile ilgili olarak görüşlerini dile getirdi. Bu
derneklerin sekizi Bakan Kenney’den karar ile ilgili görüşmek için randevu
talep etti. Konu ile ilgili yorum yapmayan Bakan Kenney zamanı olmadığını
gerekçe göstererek randevu talebine cevap vermedi.
Doktorların Kanada tıp tarihinde daha önce görülmemiş bir yıllık protestoları
devam ediyor. Bakan Kenney görüşme talebine olumlu cevap vermiyor.
Federal Sağlık Sigortası Programı’nın sonra erdirilmesinden önce Bakanlık
mültecilerin diğer Kanadalılardan daha iyi bir sağlık kapsamına sahip
olduklarını iddia ediyordu. Bunun doğru olmadığı kanıtlandı. Mülteciler diğer
Kanadalılar gibi eşit sağlık kapsamından yararlanıyordu ve hatta daha az devlet
yardımı alıyorlardı.
Devlete göre federal sağlık kapsamından mahrum olan siyasi sığınmacılar şimdi
bulundukları eyaletin sağlık kapsamına başvurabilecekler. Fakat hükümet diğer
birçok farklılığın yanı sıra tedavi sonrası temel bakımların ve protezlerin
eyalet sağlık kapsamında olmadığını vurguladı.
Devlet sadece “asılsız siyasi sığınma talebinde bulunanların” sağlık
kapsamından çıkarıldığını iddia etmişti. Oysa durum farklı. Kanada’nın güvenli
ve demokratik olarak gördüğü ülkelerden gelenler yasalara uygun bir şekilde
ülkede bulunuyorlar ve siyasi sığınma taleplerinin görüleceği duruşma gününü
bekliyorlar. Duruşma kararından önce siyasi sığınma talebini kaybetmiş
sayılmayacakları için sağlık kapsamına alınmaları gerekiyor. Ayrıca bu ülkelerden gelen kişileri “asılsız
siyasi sığınmacılar” diye nitelemek ne derece doğru?
Davasını kaybetmiş siyasi sığınmacıların sağlık kapsamını hak etmedikleri düşünülüyor
ve ülkeden gitmesi isteniyor. Irak ve Zimbabwe gibi ülkelerden gelenleri Kanada
devleti sınırdışı edemiyor. Sağlık sigortası olmadan Kanada içinde kalmaya
devam ediyorlar.
Bazı mültecilerde görülen kanser gibi ölümcül hastalıkların tedavisi
yapılamıyor. Kemoterapi verilmiyor. İlaçlar pahalı. Anneler çocuklarına astım
ilaçları alamıyor. Çocuk doğumu bile kapsam dışı.
Kanada içindeki sığınmacıların sağlık giderlerinin kesilmesini sadece “ekonomik
veya etik” açıdan değerlendirmek yeterli değil. Ülkenin 19 şehrinde yapılan
gösteriler bu kararın yanlış olduğunu düşündürüyor.
Tüm vatandaşlarına açık evrensel bir sağlık sigortası hizmeti veren Kanada
gibi zengin ve refah seviyesi ileri olan bir ülkede yaşayanların bazılarının
kapsam dışı tutulmasını anlamak gerçekten zor.
Hükümetin bu kararı almasının ardından çok trajik olaylar yaşandı. Kanser
olan siyasi sığınmacılar kemoterapi alamadılar. Ağır hastaların tedavileri
yarım kaldı. Bazıları hayatlarını kaybettiler. Maalesef hastalık din, dil, ırk
ve göçmenlik statüsü tanımıyor. Herkes her an hasta olabiliyor. Sağlık
sigortası da ayrımcılık yapmamalı. Statüsü ne olursa olsun herkese kucak
açmalı.
Mültecilerin sağlık sigortası kapsamına alınmaması onların ülkede
istenemediğini belirtmekten başka ne işe yarıyor? Bu karar tüm Kanada halkının
sağlığını olumsuz etkilemektedir. Göçmenlik statüsüne bakılmaksızın herkese
eşit sağlık sigortası hakkı derhal tesis edilmelidir.
Kanadalı doktorlar Bakan Kenney’in konuyla ilgili olarak kendisiyle
görüşmesi gerektiğinde ısrar ediyor. Bu
trajedi bitmeli.
Murat Kandemir, (Member of ICCRC), 9 Temmuz 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder