9 Temmuz 2013 Salı

Kanada’da Mülteciler İçin Sağlık Sigortası Savaşı

Kanada devleti Kanada’daki sağlık profesyonelleri ile görüş ayrılığında. Kanada Vatandaşlık ve Göçmenlik Bakanı Jason Kenney geçen sene Nisan ayında alınan bir kararla siyasi sığınma talebinde bulunanların ve özel olarak sponsor edilen mültecilerin sağlık bakımlarının devletçe ödenmesini sağlayan Geçici Federal Sağlık Sigortası Programı’nın (IFH) kaldırılmasından bu yana karara itiraz eden doktorlarla başı dertte.

Doktorlar kararın çok yanlış olduğunu ve bulaşıcı hastalık riski taşıyan kişilerin Kanada sağlığı ve güvenliğini tehlikeye attığını iddia ettiler. Karara karşı mücadele eden Ottawa Hastanesi Bulaşıcı Hastalıklar Bölümü’nden Dr. Mark Tyndall Bakan Kenney’in acımasız eleştirisini çekenlerden. Dr. Mark Tyndall ve onun gibi bu kararı protesto eden doktorlar sayısız raporlar ve belgelerle bazı vakaları örnek göstererek hükümetin mültecileri tekrar sağlık kapsamına alınmasını istedi.

Bakan Kenney sunulan raporların ve örnek gösterilen vakaların içeriklerinin bilinçli olarak değiştirildiği suçlamasıyla protesto eden doktorları “militan solcular” olarak gördüğünü söyledi.

Kanada Doktorları Mülteci Sağlık Bakımı (CDRC) organizasyonu tarafından 19 şehirde 17 Haziran’da gerçekleştirilen Ulusal Hareket Günü etkinlikleri düzenlendi ve hükümetin bu kararı protesto edildi.  

Kanada Tıp Derneği ve Kanada Hemşireler Odası’nın da aralarında bulunduğu 20’den fazla sağlık derneği ve kuruluşu mültecilerin federal sağlık sigortasının iptal edilmesi kararının sakıncaları ile ilgili olarak görüşlerini dile getirdi. Bu derneklerin sekizi Bakan Kenney’den karar ile ilgili görüşmek için randevu talep etti. Konu ile ilgili yorum yapmayan Bakan Kenney zamanı olmadığını gerekçe göstererek randevu talebine cevap vermedi.

Doktorların Kanada tıp tarihinde daha önce görülmemiş bir yıllık protestoları devam ediyor. Bakan Kenney görüşme talebine olumlu cevap vermiyor.

Federal Sağlık Sigortası Programı’nın sonra erdirilmesinden önce Bakanlık mültecilerin diğer Kanadalılardan daha iyi bir sağlık kapsamına sahip olduklarını iddia ediyordu. Bunun doğru olmadığı kanıtlandı. Mülteciler diğer Kanadalılar gibi eşit sağlık kapsamından yararlanıyordu ve hatta daha az devlet yardımı alıyorlardı.

Devlete göre federal sağlık kapsamından mahrum olan siyasi sığınmacılar şimdi bulundukları eyaletin sağlık kapsamına başvurabilecekler. Fakat hükümet diğer birçok farklılığın yanı sıra tedavi sonrası temel bakımların ve protezlerin eyalet sağlık kapsamında olmadığını vurguladı.

Devlet sadece “asılsız siyasi sığınma talebinde bulunanların” sağlık kapsamından çıkarıldığını iddia etmişti. Oysa durum farklı. Kanada’nın güvenli ve demokratik olarak gördüğü ülkelerden gelenler yasalara uygun bir şekilde ülkede bulunuyorlar ve siyasi sığınma taleplerinin görüleceği duruşma gününü bekliyorlar. Duruşma kararından önce siyasi sığınma talebini kaybetmiş sayılmayacakları için sağlık kapsamına alınmaları gerekiyor.  Ayrıca bu ülkelerden gelen kişileri “asılsız siyasi sığınmacılar” diye nitelemek ne derece doğru?

Davasını kaybetmiş siyasi sığınmacıların sağlık kapsamını hak etmedikleri düşünülüyor ve ülkeden gitmesi isteniyor. Irak ve Zimbabwe gibi ülkelerden gelenleri Kanada devleti sınırdışı edemiyor. Sağlık sigortası olmadan Kanada içinde kalmaya devam ediyorlar.

Bazı mültecilerde görülen kanser gibi ölümcül hastalıkların tedavisi yapılamıyor. Kemoterapi verilmiyor. İlaçlar pahalı. Anneler çocuklarına astım ilaçları alamıyor. Çocuk doğumu bile kapsam dışı.

Kanada içindeki sığınmacıların sağlık giderlerinin kesilmesini sadece “ekonomik veya etik” açıdan değerlendirmek yeterli değil. Ülkenin 19 şehrinde yapılan gösteriler bu kararın yanlış olduğunu düşündürüyor.

Tüm vatandaşlarına açık evrensel bir sağlık sigortası hizmeti veren Kanada gibi zengin ve refah seviyesi ileri olan bir ülkede yaşayanların bazılarının kapsam dışı tutulmasını anlamak gerçekten zor.

Hükümetin bu kararı almasının ardından çok trajik olaylar yaşandı. Kanser olan siyasi sığınmacılar kemoterapi alamadılar. Ağır hastaların tedavileri yarım kaldı. Bazıları hayatlarını kaybettiler. Maalesef hastalık din, dil, ırk ve göçmenlik statüsü tanımıyor. Herkes her an hasta olabiliyor. Sağlık sigortası da ayrımcılık yapmamalı. Statüsü ne olursa olsun herkese kucak açmalı.

Mültecilerin sağlık sigortası kapsamına alınmaması onların ülkede istenemediğini belirtmekten başka ne işe yarıyor? Bu karar tüm Kanada halkının sağlığını olumsuz etkilemektedir. Göçmenlik statüsüne bakılmaksızın herkese eşit sağlık sigortası hakkı derhal tesis edilmelidir.     

Kanadalı doktorlar Bakan Kenney’in konuyla ilgili olarak kendisiyle görüşmesi gerektiğinde ısrar ediyor.  Bu trajedi bitmeli.


Murat Kandemir, (Member of ICCRC), 9 Temmuz 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder