31 Ağustos 2015 Pazartesi

Başkan Adayı Donald Trump Göçmenlik Politikasıyla Şaşırtmaya Devam Ediyor

Yasadışı göçmenlik konusunda keskin çıkışlar yapan Donald Trump seçilmesi halinde belgesi olmayan göçmenleri ülkelerine geri göndermeyi ve anne-babası ABD vatandaşı olmayanların ABD’de doğan çocuklarına vatandaşlık verilmesini yasaklamayı vadediyor.

Şu an ABD’de doğan tüm çocuklar anayasaya göre ailelerini göçmenlik statüsüne bakılmaksızın ABD vatandaşı olarak kabul ediliyorlar.

Özellikle Meksika üzerinde yorumlar yapan Cumhuriyetçilerin başkan adayı Trump, Meksika liderlerinin ABD’yi kendi suç ve fakirliğini buraya ihraç ederek suiistimal ettiğini ve yasadışı Meksikalı göçmenlerin ABD’de kazanarak elde ettiği milyonlarca dolar parayı Meksika’ya gönderdiğini söylüyor. Vize ücretlerinin arttırılmasıyla Meksika-ABD sınırına yapılan duvarın masrafının her iki tarafça da paylaşılması hedefleniyor. Yani özetle Trump’a göre ABD’deki sorunlar için Meksika hükümeti sorumlu ve sorunun temizlenmesinde yardım etmeli.

Yasadışı göçmenliği seçim kampanyasının merkezine koyan Trump konuştuğu tüm ortamlarda öngördüğü göçmenlik planlarının detaylarını açıklamaya devam ediyor. Bir göçmenlik politikası raporu da kampanya etkinliklerinde kullanılmak üzere yayınlandı. Yayınlanan bildiride siyasi sığınmacı politikasında kısıtlamaya gitmeyi ve buradan tasarruf edilen paranın fakir ve güvensiz mahallelerdeki Amerikalı çocuklar için harcanması gerektiği üzerinde duruyor.

Meksika sınırına duvar örülmesini de isteyen Trump’ın politikasında tüm yabancı suçluların ülkeden zorunlu sınır dışı edilmeleri ve ABD vatandaşlığının doğumla verilmesi uygulamasından vazgeçilmesi ve yasal göçmenlik planlamalarında Amerikalı işçilerin menfaatlerinin öncelikli olarak gözetilmesi gibi unsurlar yer alıyor.

Yasadışı göçmenlikle suç oranı arasında bir bağ kuran Trump’a göre kaçak göçmenler ülkeden kovulmalı.

11 milyon kaçak göçmenin yaşadığı ABD’de öngörülen bu adımların nasıl atılacağı da merak konusu.

Örneğin Trump vatandaşlık kanununu değiştirebilir mi?

Başkan seçilmesi halinde ABD anayasasının 14 üncü maddesinde geçen vatandaşlığın doğumla verilmesi uygulamasını değiştirecek ya da kaldıracak kanun hükmünde bir kararname yayınlayamayacak. Peki ne yapabilir?

Ya konuyla ilgili olarak hazırlanacak yasa tasarısının hem senato hem de mecliste üçte iki çoğunlukla kabul edilmesi lazım ya da yasama organı kongreyi anayasa yapmak üzere toplayıp değişiklik teklifi vermek zorunda.

Her iki senaryoda da yapılacak değişiklik tüm meclisin yüzde 45’inin onayını gerektiriyor. ABD’nin siyasi dağılımına bakıldığında bile bu biraz imkânsız görünüyor.

Peki bu vaatler ne anlama geliyor? Pratikte uygulanabilirliğine bakılmadan oy alma uğruna söylenmiş sözlerden öte bir anlamı yok.  
     
Göçmenlik politikası eleştirileri üzerine çekmeye devam ediyor. Trump’ın dillendirdiği bu politikanın korkutma taktikleri üzerine bina edilmiş olduğunu düşünenler var. Şu da bir gerçek ki ABD’deki yasadışı göçmen sayısı artık kontrol edilemeyecek bir noktaya gelerek bu durum sürdürülebilir olmaktan çıkmış bulunuyor.

Trump’a özellikle Hispanik çevrelerden ağır eleştiriler var. Politikayı toplu sınır dışı etme tehditleri ve çok çalışan kaçak göçmenlere vatandaşlık hakkının verilmesini engelleme çabası olarak görüyorlar. Hatta bazı senatörlerin Trump’ı desteklediği görülüyor.

Trum politkasıyla büyük firmaların yurtdışından işçi getirmesinin engellenerek hem işçi ücretlerinin düşmesinin engelleneceğini hem de göçmen çevrelerin fakirlikten kurtulacağı iddia ediliyor.

ABD seçimlere kitlenmiş durumda.

Murat Kandemir, 31 Ağustos 2015  

Kanadalı İşverenlerin İş Arayanlarda En Çok Aradığı 10 Beceri

Yayınlanan bir araştırma Kanada’da iş ararken yeni bir eğitim programı bitirmek yerine bazı becerilerin daha iyi hale getirilmesinin önemini ortaya koydu.

Kanada’nın en popüler kariyer sitelerinden birisi olan Workopolis’in 256 işverenle birlikte yürüttüğü bir araştırmada ilginç sonuçlar ortaya çıktı. Araştırmaya katılan işverenlerin üçte biri önümüzdeki yıl işçi sayısını arttırmayı düşündüğünü belirtirken işverenlerin yüzde 68’i istedikleri elemanı bulmalarının problem olacağını düşünüyor.

Workopolis’in yaptığı araştırma çeşitli gazetelerde yayınlandı. Araştırmanın ulaştığı sonuçlar çok ilginç. İş arayan yeni üniversite mezunlarının çok tedirgin olduğu bilinirken araştırma, aynı tedirginliği işverenlerinde yaşadığını ortaya çıkardı.

Yeni mezunları zor durumda bırakan ve işverenlerin aradığı en önemli konu olarak iş tecrübesi yüzde 38 seviyesinde çıktı.

Diğer taraftan sadece yüzde 4’lük seviyeyle eğitim eksikliğinin aslında pek te problem olmadığı su yüzüne çıktı.

İşverenlerin aradığı özellikler içinde yüzde 29 ile şahsi özellikleri yüzde 23’le teknik beceriler takip etti. Rapora göre iş arayan Kanadalılar CV’lerine bol bol eğitim maddesi ekliyorlar fakat işverenlerin asıl aradığı tecrübe ve beceriler.

Yani işverenler işe almak istedikleri adaylarda iş tecrübesi, şahsi özellikler ve teknik bilgi ve beceriler arıyorlar.

Workopolis kariyer sitesinde 2014 yılından bu yana verilen iş ilanlarında işverenlerin aradığı en çok 10 beceri şöyle sıralandı.

İletişim becerileri,
Yazma,
Müşteri ilişkileri,
Satışlar,
Organizasyon becerileri,
Ofis programları,
Politika analizi,
Liderlik ve yönetim becerileri,
Problem çözme ve
Takım çalışması.

Siteye gelen iş ilanlarında istenen 3000’den fazla farklı bilgi ve becerilerin içinden çıkan bu 10 beceri iş arayanlar için bir ipucu aslında. CV’lerin üzerinde sadece iyi mezuniyet puanları ve sertifikasyonlara eğilmemek gerekiyor.

İşverenlerin istediği bu en çok 10 becerinin çoğu sadece çalışarak ya da gönüllü pozisyonlarla elde edilebilecek türden.

Ayrıca özellikle HTML5, Google Analytics, jQuery ve sosyal medya becerilerinin de özellikle son zamanlarda işverenlerce arandığı da ortaya çıktı. Temelden ileri seviye bilgisayar becerilerine kadar dijital okuryazarlık çok önemli.

Hadi CV’lerimizi güncelleyelim.


Murat Kandemir, 31 Ağustos 2015

Kanada ve ABD Göçmenlik Politikalarının Bir Karşılaştırması

Kuzey Amerika’nın göçmenlik görüntüsü her an değişiyor ve değişmeye de devam edecek. Biz gurbetçiler yaşadığımız ülke hakkında türlü türlü sorulara muhatap oluyoruz. Hele bir de göçmenlik uzmanıysan sorular bitmiyor. Bu yazımızda Kuzey Amerika’nın iki komşu ülkesi olan ABD ve Kanada’yı göçmenlik açısından karşılaştıracağız.

Kuzey Amerika’nın komşu iki ülkesi de hem dil hem de kültürel bağları sebebiyle göçmenlik tarihinde benzer adımlar attı. Göçmen seçiminde dünyanın diğer bölgelerinden göçmen kabul etmeye başlamadan önce Avrupa ve Britanya adalarından gelenlere öncelik tanıdılar.  İki ülkenin önceleri benzer özellikler taşıyan göçmenlik politikaları tüm dünyadan göçmen kabul etmeye başladıktan sonra iyice farklılaştı.

Günümüzde bu iki ülkedeki göçmenlikle ilgili sorunlar benzer özellikler taşıyor. Kanada bu sene Ekim ayında yeni vatandaş olanların da oy kullanacağı genel seçimlere hazırlanıyor. Diğer taraftan ABD’de başkanlık yarışında adaylar belli oldu. Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump ekranlarda boy gösteriyor ve illegal göçmenlerin ülkeden kovulacağı gibi bazı açıklamalarla eleştirileri üzerine çekiyor.

Göçmenlik, partilerin seçim vaatlerinin de önemli bir parçasını oluşturuyor. Peki ABD ve Kanada göçmenlik konusunda nasıl ayrışıyor? Biraz inceleyelim.

Kanada halihazırda ekonomik göçmenlik sistemi uygularken ABD için durum farklı. Kanada’ya daimi göçmen olarak gelenlerin üçte ikisi ekonomik göçmenlik programları vasıtasıyla ülkeye yerleştiriliyor. Fakat ABD’ye yerleşen yeşil kart sahibi olan göçmenlerin sadece yüzde 16’sı ekonomik göçmenlik programları sayesinde ülkeye yerleşebiliyor. Kanada’da ülkeye göç etmek isteyen adayların seçilmesinde kullanılan puan sistemi dünyada bazı politikacı ve yorumcuların dikkatini çekiyor ve örnek gösteriliyor.

Kanada’da göçmenlerin rasgele seçildiği bir loto sistemi yok. Bunun yerine adayların meslek beceri ve tecrübelerinin değerlendirildiği ekspres giriş havuzu var. Farklılık göçmenlik vize programı olarak tabir edilen fakat aslında yeşil kart lotosu diye bilinen sistem ABD’nin göçmen seçme sistemi olarak hala yürürlükte. Benzeri Kanada’da ya da dünyanın herhangi bir yerinde olmayan bu sisteme 2014’te 11 milyon kişi başvurmuş. Yeşil kart lotosunda bir adayın seçilme ihtimali yüzde 0,5’ten bile az. ABD tarafından bir günde yapılan rasgele seçimde lotoyu kazanan adaylar belirleniyor ve seçilen adaylar ülkeye yerleşiyorlar. Göçmenlerin bilgi ve tecrübelerini göz ardı ederek basit bir lotoyla seçilmesi göçmenliği bir loto şansına indirgemiş durumda.

Kanada ise kendine özgü aday havuzunu oluşturmuş durumda. Bu sene Ocak ayından beri yürürlükte olan ve ekspres giriş (express entry) denilen bu sistemde adaylar sahip oldukları bilgi, beceri, meslek ve iş tecrübelerine göre puan alıyor ve sınıflandırılıyor. Aday havuzunda biriken göçmen adayları ABD’deki gibi lotoyla değil öncelik sırasına göre belirleniyor. Her ay ortalama iki defa yapılan çekilişlerde seçilen adaylara göçmenlik başvurusu yapmaları için davetiye (ITA) gönderiliyor. Göçmenlik davetini alan bir adayın istenilen tüm evrakları ve formları tamamlaması için sadece iki ayı var. İki ay içerisinde başvurusunu eksiksiz şekilde yapmış adaylar en fazla altı ay içerisinde Kanada’ya göçmen olarak kabul ediliyorlar. Kanada Göçmenlik ve Vatandaşlık Bakanlığı (CIC) şu an bir yaşını bile doldurmamış ekspres giriş sisteminin gelecekte Kanada’nın yıllık göçmen sayısı hedeflerine ulaşmak için ana göçmen kaynağı olmasının hesaplarını yapıyor.

Hem ekspres giriş sistemine hem de yeşil kart lotosuna herkes kabul başvuramıyor. Fakat aralarında bir fark var. Ekspres giriş sistemine başvuramayan bir aday İngilizce seviyesi, eğitim derecesi ya da iş tecrübesinin artması durumunda programa başvurmaya uygun olabiliyor. Yeşil kart lotosu başvuruları ise sadece belli ülkelerden gelecek adaylardan kabul ediliyor ve aday seçimi rasgele olarak yapılıyor.

Kanada’da federal ve eyalet hükümetleri göçmen seçiminde yetki paylaşımı yapmaktadır. Eyaletler ve bölgeler oluşturdukları kendi eyalet aday programları (PNP) sayesinde eyaletlerinin eksikliğini çektiği meslek erbabı göçmenleri hedefleyebilmektedirler. PNP’ler aracılığıyla eyaletler kendi bölgelerinde sosyal ve ekonomik olarak toplumlarına katkı yapma şansları yüksek göçmenleri seçebilmekteler. Eyaletlerin seçtiği adaylar federal hükümet tarafından sağlık ve güvenlik incelemelerinin ardından Kanada’ya göçmen olarak gelebilmekteler. Buna karşın 50 ABD eyalet hükümetinin federal hükümetle benzer bir yetki paylaşımı ya da özgürlüğü yoktur. ABD’de göçmenlik hususu federal hükümetin yetkisindedir.

Kanada’ya okumaya gelen uluslararası öğrenciler mezuniyetlerinin ardından ülkede kalabilirler. Hem Kanada hem ABD, ülkelerinde yüksek eğitim alan gençleri değerlendirmek istemekte ve bazı fırsatları sunmaktadır. Fakat durum pratikte biraz farklıdır. Kanada’da okullarını bitiren öğrencilere çalışma izni kolay verilebilirken ABD bu konuda cömert davranmamaktadır. Kanada, okullarını bitiren yeni mezunlara mezuniyet sonrası çalışma izin (PGWP) vermekte ve bu izin süresince en az bir yıllık iş tecrübesi sahibi olan bazı adayları Kanada tecrübe sınıfı (CEC) programı altında ülkeye göçmen olarak kabul etmektedir.

Biz bazen Amerikalı arkadaşlarla konuşurken Kanada’nın göçmenlik kartını (PR) ABD’nin yeşil kartıyla (Green Card) eş anlamlı kullanırız. Aslında bu iki kart temelde farklıdır. Yeşil kart ABD’deki daimi ikamet kartının adıyken daimi ikamet kartı (PR) Kanada’nın göçmen kartının adıdır. Fakat olaya aynı görevi yapan iki kartın farklı isimleri olarak bakmamak gerekir. Green card, sahibi olduğu kişiye ABD’ye giriş yapma ve yaşama “izni” verirken Kanada’nın PR kartı, kişiye Kanada’da giriş yapma ve yaşama “hakkı” verir. İzin ve hak verme bu iki kartın temel farkı olarak nitelendirilebilir. Hak yasal bir durumdur. ABD’nin daimi oturum sahipleri yeşil kartlarını istendiğinde ABD’li yetkililere göstermek durumundadır. Kanada göçmenleri böyle bir zorunluluğa sahip değildir. PR kartlarını yanlarında taşımak zorunda değildirler. Onlar göçmendirler ve ülkede göçmen olarak yaşama ve çalışma hakkına sahiptirler.

Son birkaç yıldır ABD’li kanun yapıcılar göçmenlik olgusuna iş gücü pazarına dinamizm getirecek bir fırsat olarak değil de güvenlik ve ulusal egemenlik çerçevesinden baktılar. Amerikan kıyılarına ulaşan ve ülkenin sunduğu fırsatları değerlendirerek çok iyi yerlere gelen insan hikayelerine artık çok uzağız.

Kanada diğer ülkelere göre daha fazla göçmen kabul etmektedir. Ekonomik ve sosyal olarak başarılı olacağına inanılan ve ekonomik göçmenlik sistemiyle ülkeye kabul edilen göçmenler gerçekten başarılı olabilmekteler. Hem federal hükümet hem de eyalet hükümetleri göçmenlerin arkasındadırlar. Gelen göçmenler ailelerini de beraberinde getirmekte ve yeni iş sahaları açarak başkaları içinde fırsat yaratmaktadır.

ABD fırsatlar ülkesi olarak bilinmektedir fakat bu fırsatı çok az sayıda kişi değerlendirebilmektedir. Öte taraftan Kanada yeni gelen göçmenlere her konuda destek vermekte ve onların sosyal hayata angaje olmaları için çok çeşitli fırsatlar sunmaktadır.

Her iki ülkede de yaşamış birisi olarak Kanada mı yoksa ABD mi sorusuna tabii ki Kanada olarak cevap veririm. Evrensel sağlık hizmetinden faydalanmak istiyorsan, barış içinde ve özgürce çocuk büyütmek istiyorsan tabii ki Kanada derim. Ülkede zenginleşmek biraz zaman alabilir ama Kanada’nın sunduğu toplumsal huzur parayla alınamayacak kadar değerlidir.


Murat Kandemir, 31 Ağustos 2015       

24 Ağustos 2015 Pazartesi

Kanada Başbakanı Yabancıların Ev Almasını Kısıtlamak İstiyor

Kanada Başbakanı Stephen Harper tekrar seçildiği takdirde yabancıların Kanada’da mülk sahibi olmalarını izlemeyi ve mümkünse sınırlandıracağını vaat etti.

Başbakan, yabancıların Kanada’da mülk sahibi olmalarının ardından emlak fiyatlarında oluşan fiyat spekülasyonunun Kanadalı ailelerin ev sahibi olmalarını zorlaştırdığı hakkında şüphelerin olduğunu söyledi.

Vancouver şehrini ziyaret eden Harper özellikle Çinli yabancıların şehirde ev almalarının ev fiyatlarını arttırdığını ve hükümete uluslararası alıcıların takip edilmesi ve yabancılara emlak satışının kısıtlanması konusunda talepler geldiğini söyledi. Başbakan Harper 19 Ekim genel seçimlerinde tekrar seçilmesi durumunda yabancılara satılan Kanada mülklerinin kayıtlarının tutulacağı sözünü verdi.

Yabancılara mülk satışının kayıt altına alınması ve izlenmesi sözü veren Harper konu hakkında daha fazla detay vermedi.

Vancouver emlakçıları konuyla ilgili herhangi bir yorum yapmazken Kanada göçmenlik kurallarında son zamanlarda yapılan revizyonların Çinlilerin Kanada mülkü satın alma talebinde herhangi bir değişiklik yaratmadığını belirtiyorlar.

Kanada’da mülk sahibi olanların izlenmesinin ve kayıt altına alınmasının alıcıların kısıtlanması gibi bir etki yaratmayacağı düşünülüyor.

Hatta uygulanması düşünülen Kanada’da yabancı satın alıcıların kısıtlanması kuralının Kanada’da yaşayan arkadaşların ya da akrabaların kullanılması sayesinde ihlal edileceğine inananlar da var.

Emlakçılara göre Vancouver’de yabancıların emlak yatırımları son yıllarda oldukça artış gösteriyor.

Muhafazakar parti yetkilileri atacakları adımla ilgili olarak benzer sorunları yaşayan Avustralya ve Birleşik Krallık ülkelerini incelediklerini belirtiyor.

Muhafazakar parti seçim kampanyasında kullanmak üzere yabancıların Kanada’da mülk sahibi olmalarını inceliyor. Konuyla ilgili atılmış somut bir karar henüz yok. Yakından takip etmeye devam edeceğiz.


Murat Kandemir, 24 Ağustos 2015 

22 Ağustos 2015 Cumartesi

Kanada’da Niagara Koleji’ne Karşı Dava Açıldı

Kanada’daki bazı uluslararası öğrenciler okulun uzaktan eğitim programını bitirdikten sonra söz verildiği gibi üç yıl süreli çalışma izni alamadıkları iddiasıyla Niagara kolejini mahkemeye verdiler.

Kanada’ya gelen uluslararası öğrenciler yüksek okul (kolej) ya da üniversite seviyesindeki eğitimlerini bitirdikten sonra maksimum üç yıl süreli mezuniyet sonrası çalışma izni (post graduation work permit – PGWP) alabiliyorlar.

Kanada’nın herhangi bir eğitim kurumunun uzaktan eğitim programını bitiren öğrenciler çalışma izni alamıyorlar.

Niagara’da faaliyet gösteren okulun bazı uzaktan eğitim programlarına kayıt yaptıran uluslararası öğrenciler Niagara Koleji’nde kayıtlı oldukları programlardan mezun olduktan sonra çalışma izni alamadıkları gerekçesiyle okula karşı 50 milyon dolarlık bir tazminat davası açtılar.

Öğrencilerden Anish Goyal ve Chinton Zankat dört aylık programa başvuran ve karşılığında üç yıllık çalışma izni almayı hedefleyen diğer öğrenciler adına birlikte hareket ederek okula karşı dava açtı.

Öğrenciler Niagara Koleji’nin uluslararası öğrencileri eğitim programlarını bitirmeleri karşılığında üç yıllık çalışma izni elde edeceklerine inandırıldıklarını fakat program bitiminde başvurdukları halde çalışma izinlerinin verilmediğini iddia ediyorlar. Hatta programları bitiren bazı öğrenciler çalışma izni alamadıkları için ülkeden sınır dışı edilmişler.

Mahkeme süreci başladı. Niagara Koleji haklarında açılan davayı teyit etti. Okul adına Star gazetesine açıklama yapan Susan McConnell mahkemeye verildiklerinden haberdar olduklarını ve bu konuda bir avukata danıştıklarını beyan etti.

100 öğrencinin avukatlarından birisi olan Merkur, mağdur öğrencilerin okul tarafından çoğunlukla online ve bir yıllık süreli olarak verilen sanat ve bilim diploma transfer programlarının bitiminde üç yıllık çalışma izni alacaklarına inandırıldıklarını söyledi.

Programı bitiren ve çalışma izni için başvuran öğrenciler Kanada Vatandaşlık ve Göçmenlik Bakanlığı’nın çalışma izni şartlarını uzaktan eğitim aldıkları için taşımadığını sonradan öğrendiler.

Dava dilekçesine göre Niagara Koleji programı bitiren yabancı öğrencilere çalışma izni alacakları sözü vermeden önce uzaktan eğitimin çalışma izni için yeterli olmadığı durumunu ya “biliyordu ya da bilmek zorundaydı”.

Yapılan suçlamalardan birisi de Niagara Koleji’nin öğrencilerine eğitim programının bazı derslerinin online olarak verilmesinin tüm programı uzaktan eğitim haline getirmeyeceği bilgisinin verildiği ve bunun da “aldatıcı” olduğu.

Kanada Vatandaşlık ve Göçmenlik Bakanlığı çalışma izni şartlarına göre uzaktan eğitim (distance learning) sınıf içi eğitimden (in class learning) farklı olarak değerlendiriliyor ve çalışma izni şartlarını taşımıyor.

Okulunu bitirdikten sonra PGWP için başvurmayı planlıyorsan okuduğun programın çalışma izni şartlarını taşıdığından emin ol.

Murat Kandemir, 22 Ağustos 2015 

16 Ağustos 2015 Pazar

Kanada’nın Yeni Ekspres Giriş Sisteminde Her 10 Adaydan Sadece 1’i Kabul Ediliyor

12.017 kişiye davet gönderilirken 844’tanesi vize alabildi ve 6 Temmuz itibariyle sadece 411 kişi ülkeye giriş yaptı.

Kanada Göçmenlik Bakanlığı (CIC) istatistiklerine göre başarılı adayların ülkeleri ve yüzdeleri şöyle sıralandı:
Kanada: % 85.5
Hindistan: % 3.2
ABD: % 1.8
Filipinler: % 1.2
İngiltere: % 0.9
Çin: % 0.8
Nijerya: % 0.6
Fransa: % 0.5
BAE: % 0.4
Avustralya: % 0.3
Diğerleri: % 4.8
Toplam: % 100
Kaynak: CIC

Başkent Ottawa tarafından bu sene Ocak ayında yürürlüğe konan Kanada’nın yeni göçmenlik sistemi olan ekspres giriş sistemine (express entry system) şu ana kadar 113.000’den fazla insan başvurmuş. Başvuranların her 10 kişiden birisi ekspres giriş sisteminde davetiye alarak ülkeye giriş yapabiliyor.

Ekspres giriş sisteminin altı aylık program raporuna göre ekspres giriş sisteminde vaadedilen altı aylık başvuru sürecinin aksine sadece 844 daimi göçmen vizesi başvuranlara ve aile üyelerine düzenlenmiş ve 7 Temmuz itibariyle sadece 411 kişi Kanada’ya giriş yapabilmiş. Havuzdan seçilen 12.017 adayın yüzde 85’inden fazlası Kanada’da geçici izinle bulunanlardan seçilmiş.

Kanada’ya en çok göçmen gönderen ülkeler Hindistan, Filipinler, İngiltere, İrlanda ve Çin oldu.

Altı aylık durum raporunun yayınlandığı Temmuz ayında davet edilen toplam 12.000 kişi için sadece 844 vize düzenlenmesi çok şaşırtıcı oldu. 844 vize sahibi kişiden sadece 411 kişi Kanada’ya daimi göçmen olarak giriş yapmış bulunuyor.

Programda kabul alan toplam kişi sayısının zaten yüzde 85’inden fazlası Kanada’da geçici vize ile bulunanlardan oluşması ekspres giriş göçmenlik sisteminin başarısının eleştirilmesine neden oluyor. Yoksa ekspres giriş programı Kanada dışından daha mı az göçmenlik başvurusu alıyor?

Ottawa’nın yeni iki adımlı göçmenlik seçim sisteminde tüm adaylar önce inceleniyor ve ön kabul alan adaylar havuza yerleştiriliyor ve tüm adaylar aldıkları puana göre seçiliyorlar.

Yeni sistem işverenlerle havuzdaki kalifiye adayların federal hükümetin işçi bankası (job bank) internet sitesi aracılığıyla bir araya gelmelerine olanak veriyor ve seçilen adaylara iş gücü pazarı etki değerlendirme raporu (LMIA) verilmesini sağlıyor. LMIA belgesi Kanada’da ki bir iş için Kanadalının bulunamadığını zaman yabancı göçmen birisinin gelebilmesine imkan veriyor.

Ekspres giriş sisteminde ön kabul alıp havuza yerleştirilen göçmen adaylar maksimum 1200 puan alabiliyorlar. Bu puanın yarısı LMIA için veriliyor. Diğer 600 puan içinse kişinin eğitim, dil becerileri ve iş tecrübesi gibi faktörlere göre veriliyor.

Yüksek puana sahip olan adayların puanı düşük adaylara göre göçmenlik başvurusu yapmak için davetiye alma şansları daha fazla.

Ocak ayında başlayan programın ilk altı ayında 11 ayrı çekiliş yapılmış ve 453 ile 886 arası puanı olan adaylara davetiye düzenlenmişti. Davetiye alan adayların yüzde 70’inden fazlasının 600 üzerinde puan alması onaylı iş teklifi sahibi (LMIA) oldukları anlamına geliyor.

Sistemin LMIA sahibi olanlara öncelik tanımasının seçilenlerin en iyi aday oldukları anlamına gelmediği şeklinde eleştiriler yapılıyor.

Örneğin LMIA ile birlikte 649 puanı olan birisi iş teklifi olmayan ama kişisel özellikleri sayesinde 599 puanı alan birisine göre daha zayıf bir aday olabilir.

Kanada Vatandaşlık ve Göçmenlik Bakanlığı ekspres giriş programı ilk altı aylık verilerine göre 6 Temmuz itibariyle 112.701 kişi ekspres giriş sistemine kayıt yaptırırken bunların 48.723’ü programa uygun görülmemiş ve 6.441 kişi de başvurusunu geri çekmiş.

Havuzda aktif olarak bekleyen 41.218 adayın yarısından fazlasının puanı 300-3999 arasında olduğu görülmüş. Sadece 355 adayın puanı 600 üzeriyken 51 adayın skoru ise 1000’in üstünde olduğu tespit edilmiş.      

Murat Kandemir,  16 Ağustos 2015

14 Ağustos 2015 Cuma

Kanada, ABD ve Meksika Güvenli Ziyaretçi Programı Oluşturdu

ABD Ulusal Güvenlik Departmanı (DHS), Kanada Kamu Güvenliği Teşkilatı ve Meksika’dan Valilik Sekreterliği kurumları ülkeleri arasında güvenli ziyaretçi programlarını daha da genişletme kararı aldılar. Bu genişleme 2016 yılında yürürlüğe girmesi beklenen Kuzey Amerika Güvenli Ziyaretçi ağı uygulamasının ilk adımı olarak değerlendiriliyor.

Güvenli ziyaretçi programı bir ülke sınırından giriş çıkış yapan ve güvenli olduğu düşünülen kişilerden oluşan bir veri tabanıdır. Bu veri tabanı aslında uçuşa yasağı listesinin (no-fly list) tam tersi olarak tanımlanabilir.

ABD, Kanada ve Meksika arasında imzalanan anlaşmaya göre;

  • Meksika güvenli seyahat programı (Viajero Confiable) üyesi Meksika vatandaşları ABD-Kanada NEXUS güvenli ziyaretçi seyahat programına başvurabilecekler.
  • NEXUS üyesi Kanada vatandaşları artık Meksika’nın güvenli seyahatçi programına başvurabilecekler.

ABD vatandaşları ABD sınır güvenliği kuruluşu (CBP), Kanada kamu güvenliği teşkilatı ve Meksika’nın ulusal göçmenlik enstitüsü kurumları arasındaki işbirliği sayesinde Viajero Confiable ve NEXUS adlı güvenli ziyaretçi programlarına başvurabiliyorlar.

Üç ülkenin güvenli seyahatçi programlarının entegrasyonunun sebebi üye ülkeler arasında seyahatlerin daha etkin gerçekleşmesini sağlamak. Ayrıca üçlü ortaklık anlaşmasının Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması (NAFTA) uyarınca ülkeler arasında geçiş yapan işçilerin geçişini de hızlandıracak.

Bu yeni ortaklık anlaşmasının Kuzey Amerika bölgesinde uluslararası iş ve kültürel etkinlikler sebebiyle yapılacak sınır geçişlerini daha hızlı hale getireceği umuluyor.

Murat Kandemir, 14 Ağustos 2015    

11 Ağustos 2015 Salı

Ontario Sağlık Bakanlığı 50 Asistan Doktor Pozisyonunu İptal Ediyor

MELISSA RENWICK / TORONTO STAR
Melissa Renwick/Toronto Star
İstatistiklere göre 800.000 kişinin aile doktorundan mahrum olduğu Ontario’da 2014 yılında 55 tıp mezunu öğrencinin asistanlık pozisyonu bulamadığı ortaya çıktı.

8 Ağustos’ta The Star gazetesinde konuya ilişkin bir haber yayınlandı. Toronto Üniversitesi’nde tıp eğitimini bitiren fakat asistanlık pozisyonu bulmakta zorlanan Ali Damji’nin hikayesine yer veren haberde sağlık bakanlığı’nın buna imkan vermediği belirtiliyor.

Ontario eyaleti önümüzdeki iki yıl içinde 50 asistan doktor pozisyonunu iptal etmeye hazırlanıyor. Bu adım Kanada’da 55 tıp fakültesi mezununun asistanlık yapacak yer bulamamasının ardından alındı. Ayrıca yayınlanan bazı raporlarda yaklaşık 800.000 Ontariolu aile doktoruna ulaşamıyor.

Ontario Tıp Derneği başkanı Dr. Mike Toth Star gazetesine yazdığı bir iletide daha az doktorun eğitilmesine karar verilmesinin durumu daha da zorlaştırdığını söyleyerek Ontario eyaletinde diğer eyaletlere nazaran daha az doktor ve özellikle ulusal ortalamanın daha az seviyesinde uzman doktor olduğunu söyledi.

Bakanlık sözcüsü Shae Greenfield asistan doktor pozisyonlarında planlanan sayı kısıntısının mütevazi olduğunu ve ileride doktor fazlalığını önleme amacını taşıdığını belirtti. Asistanlık sayısındaki azaltmaya karşın Ontario’nun doktor sayısının önemli ölçüde artış göstererek özellikle 2016 ile 2020 arasında her sene 700 yeni doktorun işe başlayacağını söyledi.

Sözcü, bakanlığın tıp fakülteleriyle görüşmeler yürüterek hangi uzmanlıkların eğitim programı sayısında indirim olacağına karar vereceğini belirtti.

Doktor adayı aynı zamanda Ontario Tıp Öğrencileri Derneği başkanı olan Damji’ye göre azaltmaya gitmek uzmanlık eğitimi için yer arayan doktor adaylarını endişelendiriyor. Asistanlık dönemi bitmeden tıp doktoru olarak çalışma ruhsatı almaları imkansız.

Bazı öğrenciler yaşadıkları eyalette bulamadıkları uzmanlık eğitimi için eyalet dışında şanslarını deniyorlar.

Kanada tıp fakültesi mezunları için öngörülen kesintiler Kanada’da uzmanlık eğitimi almak isteyen yabancı doktor adayları için düşünülmüyor.

Yabancı doktorlar Kanada’daki hastanelere uzman oldukları alanda ana dal eğitimi (fellowship training) yapmak için başvurabiliyorlar.


Murat Kandemir, 11 Ağustos 2015

9 Ağustos 2015 Pazar

Kanada’da C-51 Yasasına Karşı İlk Dava Açıldı

Davayı açan gazeteciler ve avukatlar başbakan Stephen Harper’ın Anti-Terör Yasası C-51’i acemice yazıldığını iddia ederek mahkemeye götürdü.

Gazetecilerin üye olduğu Kanadalı Gazeteciler İfade Hürriyeti (CJFE) ve avukatların kurduğu Kanada Sivil Özgürlükler Derneği (CCLA) Ontario Yüksek Mahkemesi’nde C-51 yasasının demokratik bir toplumda gerekçesiz olduğu istemiyle dava açtılar. İki grupta mahkeme başvurularını toplumda oldukça tepki çeken anti terör yasasının 18 Haziran’da yürürlüğe girmesinden birkaç hafta sonra yaptı.

Daha önceki yazılarımda C-51 yasasının birileri tarafından mutlaka iptal istemiyle mahkemeye götürüleceğini yazmıştım.

National Observer internet sitesinin 23 Temmuz tarihli Fram Dinshaw imzalı haberine göre CJFE yönetici direktörü Tom Henheffer yasayı iğrenç ve korkutucu bulduğunu ve hakların kolayca sallanan bir balta ile değil çay kaşığı ile geri alındığı yorumunda bulundu.

Henheffer yasanın dikkatsizce yazıldığını ve bununla hükümetin temel hak ve özgürlükleri umursamadığını gösterdiğini belirtti. Daha önceki basına karşı çeşitli baskıları hatırlatan Henheffer C-51’den önce basın konferanslarında ve bilgiye ulaşmada yaşadığı tecrübelerden Harper hükümetinin medya üzerindeki çeşitli kısıtlamaları olduğunu hatırlattı.

Gazeteciler C-51 yasasıyla büyük risk altına giriyorlar. Henheffer’e göre C-51’in yasalaşmasıyla hükümet rasgele insanları hedef alarak ana haber başlıklarını kontrol etme amacında olacağı için ulusal güvenlik ya da sokaktaki G-20 karşıtı gibi protestoların haberini yapan gazeteciler şimdi daha çok zorlukla karşılaşacaklar.

Geçmişte protestoları haber yapan bazı gazeteciler tutuklanmıştı. New Brunswick’ten gazeteci Miles Howes 2013 yılında protestolar esnasında Kanada kaliyet polisini (RCMP) sözle tehdit ettiği gerekçesiyle tutuklanmış fakat bazıları gazetecinin Atlantik Kanada’da kaya gazı çalışmaları hakkında çok soru sorduğu için gözaltına alındığını düşünüyor.

Kanada’da olanlara inanamadığını söyleyen Henheffer bu tür gelişmeleri Türkiye ve Mısır gibi ülkelerde hükümetlerin basın özgürlüğüne karşı tutunduğu tavırlara benzetti.

Yürürlüğe giren yasanın Kanada güvenlik istihbarat örgütü (CSIS) memurlarına güvenlik tehdidi olarak görülen online yayınları kaldırma yetkisi vermesi de eleştiriliyor.

Hükümet yetkililerinin vatandaşlara ait internet paylaşımlarından istediğini internetten silebildiği ülke sağlıklı bir demokrasi midir?

Kanada, C-51 öncesinde CSIS istihbarat ajansının faaliyetlerinde parlamento denetimi olmayan batı demokrasilerinden birisiydi. Henheffer bunu ironik buluyor çünkü CSIS ayrı bir istihbarat örgütü olarak 1980’lerde siyasi rakiplere karşı casusluk faaliyet yürüterek gücünü kötüye kullanan RCMP’ye karşı oluşturulmuş.

CCLA ve CJFE organizasyonları CSIS yasasını revize eden anti terör yasasına (C-51) karşı açtıkları davada birleştiler. Açtıkları davada CSIS, göçmenlik ve mülteci koruma yasası (IRPA) ve ceza yasasında terörizmi yayma veya övme maddelerinin çok geniş ele alındığı ve anayasanın koruması altındaki ifade özgürlüğüne bir tehdit oluşturduğu iddia ediyorlar.

Açılan dava güvenli hava seyahati kanunuyla (Secure Air Travel Act) oluşturulması planlanan uçuş yasağı konan şüpheliler listesine (no-fly list) de karşı çıkıyor.

Yeni yasa ayrıca Kanada güvenliği bilgi paylaşımı yasası (Security of Canada Information Sharing Act) ile vatandaşlara ait kişisel bilgilerin 17 federal kurum arasında paylaşılmasına olanak tanıyor.

Her iki dernekte yürürlüğe giren C-51 yasasının maddelerinin doğal hukuku gözetmemesi yüzünden yüksek mahkeme tarafından anayasaya aykırı olarak görüleceği ve iptal edileceğinden emin.

Yüksek mahkemedeki süreci takip edeceğiz.  

Murat Kandemir, 9 Ağustos 2015     

3 Ağustos 2015 Pazartesi

Kanada Daimi Oturum Kartı (PR) ve İkamet Zorunluluğu

Bilindiği gibi daimi göçmenlik kartları (permanent resident card, PR) beş yıllık bir süre için verilir ve kart her beş senede bir yenilenmek zorundadır. Kart sahipleri göçmenler resmi statülerinin tehlikeye girmemesi için beş yıllık ikamet kuralını (residency requirement) gözetmek durumundadır.

Göçmenlik ve Mülteci Koruma Yasası (IRPA) 28 inci maddesi göçmenler için “beş yıl içinde en az 730 gün Kanada’da ikamet zorunluluğu”ndan bahseder. İlgili yasanın her beş senelik periyotta gözetilmesi gereken ikamet mecburiyeti nasıl anlaşılmalıdır? Beş yıllık ikamet kuralı yüzünden mi kartlar beş yıllık basılıyor? Benzer sorulara cevap arayalım.

İkamet kuralı hesabında kişinin ne zaman göçmen olduğu çok önemlidir.

Bir kişi beş seneden daha az bir süre daimi ikamet sahibiyse ikamet zorunluluğunu yerine getirmesi için yeterli süresi vardır. PR olarak Kanada’ya göç edilen günden itibaren sayılarak ilk beş yılda ikamet zorunluluğu kuralı yerine getirilir. IRPA kanunun 28(2)(b)(i) maddesi uyarınca göçmenlik görevlisi kişinin beş yıllık süre içerisinde ikamet kuralını gözetip gözetmediğini incelemek zorundadır.

Bunu bir örnekle açıklayalım. Beş yıllık düzenlenen ilk PR kartınızı 10 Eylül 2010’da aldığınızı farz edelim. Bir yıl fiziksel olarak Kanada’da kaldığınızı düşünelim. İşiniz yüzünden Kanada’ya giriş çıkış yaptığınızı ve 1 Ağustos 2015’ten itibaren de Kanada’da temelli bulunduğunuzu var sayalım. Bugün 3 Ağustos 2015 ve Kanada sınırındasınız. Görevli size soru soracak ve bu konuyla ilgili hangi durumları göz önüne alacak?

Sınır görevlisi 10 Eylül 2010 ile 10 Eylül 2015 arası beş yıllık dönemde zorunlu ikamet kuralına uyup uymadığınızı kontrol edecek. Siz bir yıl Kanada’da bulunduğunuz ve diğer bir sene süresince de Kanada’da bulunduğunuzu kanıtlayabilirseniz IRPA’nın 28 inci maddesini ihlal etmemiş sayılacaksınız ve ülkeye girişinizde herhangi bir sorun olmayacak.

Eğer beş yıl ve daha fazla bir süredir PR kart sahibiyseniz sınır görevlisi o zaman giriş yaptığınız tarihten ya da kart yenileme tarihinden beş yıl öncesi süre içinde mecburi ikamet kuralının gözetilip gözetilmediğini sorgulayacak.

Dikkate alınacak beş yıllık sürenin ne zaman başlayacağı (ülkeye giriş tarihi ya da kart yenilenme tarihi) değişkenlik gösterebilir.

Örneğin Zeki 1 Ocak 2002’de Kanada göçmeni olmuş ve PR kartını almış olsun. Elindeki son PR kartı 1 Ağustos 2012’de düzenlenmiş ve 1 Ağustos 2017’de bitecek olsun. Zeki bugün (3 Ağustos 2015) sınıra gelmiş ve ülkeye giriş yapmak istiyor. Sınır görevlisi Zeki’ye çeşitli sorular soruyor ve ikamet kuralının ihlal edilip edilmediğini öğrenmek istiyor. Zeki’nin Kanada dışında yaşadığını ve çalıştığını düşünelim ve hatta Kanada’da bulunduğu süreler de şöyle olsun.

4 Ocak 2007 ile 18 Nisan 2010 arası,
1 Mayıs 2010 ile 31 Ekim 2010 arası,
15 Mayıs 2012 ile 20 Kasım 2012 arası.

Görevli neye göre karar verecek ve hangi zaman aralığına bakacak?

Görevli tabii ki Zeki’nin 3 Ağustos 2010 ile 3 Ağustos 2015 (sınıra geldiği gün) arası dönemde ikamet kuralını ihlal edip etmediğini kontrol edecek.

Zeki, bu beş yıllık dönemde Kanada’da en az 730 gün fiziksel olarak bulunmadığı için görevli elde olunmayan herhangi bir mücbir sebebin varlığına bakacak. Eğer Zeki’nin elde olmayan sebeplerden ötürü Kanada’da bulunmadığına kanaat getirirse yine IRPA’nın 28(2)(c) şıkkı uyarınca insani sebeplerden (humanitarian and compassionate reasons) girişine izin verebilir. Aksi takdirde Zeki’nin ikamet kuralını ihlal ettiğine kanaat getirecek ve hakkında yasal işlem başlatacak.

Kanada’ya yeni göçmen olmuş kişiler için zorunlu ikamet kuralının arandığı beş yıllık periyod ülkeye girdikleri ilk beş yıllık süredir. Bu tarih aralığı aynı zamanda ilk PR kartlarının üzerindeki tarih aralığıdır. Beş yıldan daha fazla süredir göçmen olanlar için ise ilgili beş yıllık süre, sorgulama tarihinden (Kanada’ya giriş tarihi ya da PR kart yenileme tarihi) önceki beş yıl olarak göze alınır.


Murat Kandemir, 3 Ağustos 2015