Yasadışı göçmenlik konusunda keskin çıkışlar yapan
Donald Trump seçilmesi halinde belgesi olmayan göçmenleri ülkelerine geri
göndermeyi ve anne-babası ABD vatandaşı olmayanların ABD’de doğan çocuklarına
vatandaşlık verilmesini yasaklamayı vadediyor.
Şu an ABD’de doğan tüm çocuklar anayasaya göre
ailelerini göçmenlik statüsüne bakılmaksızın ABD vatandaşı olarak kabul
ediliyorlar.
Özellikle Meksika üzerinde yorumlar yapan Cumhuriyetçilerin
başkan adayı Trump, Meksika liderlerinin ABD’yi kendi suç ve fakirliğini buraya
ihraç ederek suiistimal ettiğini ve yasadışı Meksikalı göçmenlerin ABD’de
kazanarak elde ettiği milyonlarca dolar parayı Meksika’ya gönderdiğini
söylüyor. Vize ücretlerinin arttırılmasıyla Meksika-ABD sınırına yapılan
duvarın masrafının her iki tarafça da paylaşılması hedefleniyor. Yani özetle
Trump’a göre ABD’deki sorunlar için Meksika hükümeti sorumlu ve sorunun
temizlenmesinde yardım etmeli.
Yasadışı göçmenliği seçim kampanyasının merkezine
koyan Trump konuştuğu tüm ortamlarda öngördüğü göçmenlik planlarının
detaylarını açıklamaya devam ediyor. Bir göçmenlik politikası raporu da
kampanya etkinliklerinde kullanılmak üzere yayınlandı. Yayınlanan bildiride
siyasi sığınmacı politikasında kısıtlamaya gitmeyi ve buradan tasarruf edilen
paranın fakir ve güvensiz mahallelerdeki Amerikalı çocuklar için harcanması gerektiği
üzerinde duruyor.
Meksika sınırına duvar örülmesini de isteyen Trump’ın
politikasında tüm yabancı suçluların ülkeden zorunlu sınır dışı edilmeleri ve
ABD vatandaşlığının doğumla verilmesi uygulamasından vazgeçilmesi ve yasal
göçmenlik planlamalarında Amerikalı işçilerin menfaatlerinin öncelikli olarak
gözetilmesi gibi unsurlar yer alıyor.
Yasadışı göçmenlikle suç oranı arasında bir bağ kuran
Trump’a göre kaçak göçmenler ülkeden kovulmalı.
11 milyon kaçak göçmenin yaşadığı ABD’de öngörülen bu
adımların nasıl atılacağı da merak konusu.
Örneğin Trump vatandaşlık kanununu değiştirebilir mi?
Başkan seçilmesi halinde ABD anayasasının 14 üncü
maddesinde geçen vatandaşlığın doğumla verilmesi uygulamasını değiştirecek ya
da kaldıracak kanun hükmünde bir kararname yayınlayamayacak. Peki ne yapabilir?
Ya konuyla ilgili olarak hazırlanacak yasa tasarısının
hem senato hem de mecliste üçte iki çoğunlukla kabul edilmesi lazım ya da
yasama organı kongreyi anayasa yapmak üzere toplayıp değişiklik teklifi vermek
zorunda.
Her iki senaryoda da yapılacak değişiklik tüm meclisin
yüzde 45’inin onayını gerektiriyor. ABD’nin siyasi dağılımına bakıldığında bile
bu biraz imkânsız görünüyor.
Peki bu vaatler ne anlama geliyor? Pratikte
uygulanabilirliğine bakılmadan oy alma uğruna söylenmiş sözlerden öte bir
anlamı yok.
Göçmenlik politikası eleştirileri üzerine çekmeye
devam ediyor. Trump’ın dillendirdiği bu politikanın korkutma taktikleri üzerine
bina edilmiş olduğunu düşünenler var. Şu da bir gerçek ki ABD’deki yasadışı
göçmen sayısı artık kontrol edilemeyecek bir noktaya gelerek bu durum
sürdürülebilir olmaktan çıkmış bulunuyor.
Trump’a özellikle Hispanik çevrelerden ağır
eleştiriler var. Politikayı toplu sınır dışı etme tehditleri ve çok çalışan
kaçak göçmenlere vatandaşlık hakkının verilmesini engelleme çabası olarak
görüyorlar. Hatta bazı senatörlerin Trump’ı desteklediği görülüyor.
Trum politkasıyla büyük firmaların yurtdışından işçi
getirmesinin engellenerek hem işçi ücretlerinin düşmesinin engelleneceğini hem
de göçmen çevrelerin fakirlikten kurtulacağı iddia ediliyor.
ABD seçimlere kitlenmiş durumda.
Murat Kandemir, 31 Ağustos 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder