Ulusal politika düşünce kuruluşu Macdonald-Laurier
Enstitüsü (MLI) misyonunu düşük kalitede yapılan ulusal politikalarla savaş
olarak iddia etmesine karşın bu seneki tartışma forumunun başlığı oldukça tepki
çekti.
“Müslüman göçmenliği Kanada’ya da Batı’ya bir
tehdit değil”
Bir an için “Müslüman” kelimesinin yerine başka
bir dini ya da kültürel etnik grup ismi koyun. Mesela “Yahudi” ya da “siyahi”
koyun. Tartışmanın adı böyle telaffuz edilebilir mi? Kulağa çok saçma geliyor
değil mi?
Müslümanlığın kendisi bir ülke için nasıl tehdit
unsuru görülebilir? Ya da bu şekilde bir isimle nasıl bir tartışma başlığı
açılabilir?
Eskilerde Batı demokrasileri halk tartışmaları
yapar ve siyahlara temel hakların verilip verilmemesi veya Yahudilerin batı
medeniyetini tehdit edip etmediği gibi konular tartışılırdı. Bunun problem
teşkil eden tarafı siyahların, Yahudilerin ve diğer etnik azınlıkların belli karakter
özellikleri üzerinden yapılmasıydı. Eşitlik teorisi çerçevesinde adı geçen
azınlıklar diğer vatandaşlarla eşit durumdu görülmüyordu.
Şimdi de aslında aynı hata yapılıyor. “Müslüman
göçmenliği” kavramı başlığı ile tartışma açılıyor. Böyle bir durum yok ki. Halbuki
dinler göç etmez. O dinlere mensup bireyler göç eder. Farklı dinsel ritüel
sahibi Müslüman bireyler dünyanın çeşitli ülkelerinde ve kültürlerinde yaşıyor
ve yaşayacak. Şu an tüm dünya nüfusunun yüzde 20’sinin Müslüman olduğunu
rahatlıklar söyleyebiliriz. Onların Kanada’ya tehdit unsuru oluşturup
oluşturmadığı konusunda genelleme yapamayız. Bu tartışma kendi içinde kabul
edilebilir değildir.
Tehdit olmak bir yana dünyadaki Müslüman ülkelerden
Kanada’ya gelmek isteyenler bile var. Birçok Müslüman göçmen dünyanın hangi
ülkesinden gelirse gelsin Kanada’daki hayata kolayca adapte oluyor ve hem
kendisi hem de ailesi için buradan başka bir yerde yaşamak istemiyor. İran
örneğini verebiliriz. İranlı olup ta uzun yıllardır Kanada’da yaşayan ve ülkesini
görmek istemeyen göçmenlere rastlamışsınızdır. Kendi ülkesinin baskıcı
rejiminden kurtulduklarına şükrederler.
MLI’ın halka açık tartışmasının isim
yanlışlığından başka sorunları da var. Çünkü MLI’nın amaçlarından birisi de
alternatif politikalar üretmek. “Müslüman göçmenliğinin” iyi ya da kötü
olmasını tartışan MLI buna alternatifler de üretmeyi vaat ediyor. Ne
alternatifi? Yani alternatiflerden birisi Kanada kapısını Müslümanlara kapatmak
mı? Ya da Kanada içindeki Müslümanların demokratik haklarını sınırlamak mı? Anayasal
bir düzenle kurulmuş ve din özgürlüğünü teminat altına alan seküler bir devlet belli
inançlara sahip bir gruba karşı ayrımcılık yapabilir mi?
Kanada’ya geldikten sonra Müslüman olanlar ne
olacak? Onlara Kanada’yı terket mi denilecek? Din doğuştan değil de vicdani
seçim yoluyla elde edilir. İnsanlar belli bir dine mensup doğabilir ama asıl
olan kişinin serbest seçimidir. Bu sorular kulağa mantıksız geliyor değil mi?
Peki öyle ise adı bile problematik olan bir tartışmanın kime ne yararı var?
Müslümanlar bu ülkede 1800’lü yıllardan beri
yaşıyorlar. Kanada toplumuna her türlü katkıda bulunun oldukça değişik alt
etnik gruplardan oluşuyorlar. Hatta bazıları kamu politikalarının
oluşturulmasında emeği geçen kişiler. Calgary Belediye Başkanı Naheed Nenshi, Rogers’ın
eski CEO’su Nadir Mohamed, Ottawa Üniversitesi Mühendislik Fakültesi eski Dekanı
Tyseer Aboulnasr, Komutan Wafa Dabbagh, Ontario’nun İş Bakanı Yasir Naqvi,
Toronto Maple Leaf oyuncusu Nazem Kadri ya da televizyon prodüktörü Zarqa
Nawaz.
Kanadalı Müslümanların bu ülkeye yaptıkları anlamlı
katkılar “tehdit” üzerine yoğunlaşılan tartışmalarda kaybolup gider.
Din vicdan işidir. Dini taşıyan insanı görmezden
gelerek kişilere sadece taşıdıkları din üzerinden bakarsanız bir sonraki
adımınız ırkçılık ve ayrımcılık olur.
Unutmayın dinler göç etmez. İnsanlar göç eder.
Murat Kandemir, 13 Mart 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder