13 Mart 2014 Perşembe

Dinler Değil İnsanlar Göç Eder

Ulusal politika düşünce kuruluşu Macdonald-Laurier Enstitüsü (MLI) misyonunu düşük kalitede yapılan ulusal politikalarla savaş olarak iddia etmesine karşın bu seneki tartışma forumunun başlığı oldukça tepki çekti.

“Müslüman göçmenliği Kanada’ya da Batı’ya bir tehdit değil”

Bir an için “Müslüman” kelimesinin yerine başka bir dini ya da kültürel etnik grup ismi koyun. Mesela “Yahudi” ya da “siyahi” koyun. Tartışmanın adı böyle telaffuz edilebilir mi? Kulağa çok saçma geliyor değil mi?

Müslümanlığın kendisi bir ülke için nasıl tehdit unsuru görülebilir? Ya da bu şekilde bir isimle nasıl bir tartışma başlığı açılabilir?

Eskilerde Batı demokrasileri halk tartışmaları yapar ve siyahlara temel hakların verilip verilmemesi veya Yahudilerin batı medeniyetini tehdit edip etmediği gibi konular tartışılırdı. Bunun problem teşkil eden tarafı siyahların, Yahudilerin ve diğer etnik azınlıkların belli karakter özellikleri üzerinden yapılmasıydı. Eşitlik teorisi çerçevesinde adı geçen azınlıklar diğer vatandaşlarla eşit durumdu görülmüyordu.

Şimdi de aslında aynı hata yapılıyor. “Müslüman göçmenliği” kavramı başlığı ile tartışma açılıyor. Böyle bir durum yok ki. Halbuki dinler göç etmez. O dinlere mensup bireyler göç eder. Farklı dinsel ritüel sahibi Müslüman bireyler dünyanın çeşitli ülkelerinde ve kültürlerinde yaşıyor ve yaşayacak. Şu an tüm dünya nüfusunun yüzde 20’sinin Müslüman olduğunu rahatlıklar söyleyebiliriz. Onların Kanada’ya tehdit unsuru oluşturup oluşturmadığı konusunda genelleme yapamayız. Bu tartışma kendi içinde kabul edilebilir değildir.

Tehdit olmak bir yana dünyadaki Müslüman ülkelerden Kanada’ya gelmek isteyenler bile var. Birçok Müslüman göçmen dünyanın hangi ülkesinden gelirse gelsin Kanada’daki hayata kolayca adapte oluyor ve hem kendisi hem de ailesi için buradan başka bir yerde yaşamak istemiyor. İran örneğini verebiliriz. İranlı olup ta uzun yıllardır Kanada’da yaşayan ve ülkesini görmek istemeyen göçmenlere rastlamışsınızdır. Kendi ülkesinin baskıcı rejiminden kurtulduklarına şükrederler.

MLI’ın halka açık tartışmasının isim yanlışlığından başka sorunları da var. Çünkü MLI’nın amaçlarından birisi de alternatif politikalar üretmek. “Müslüman göçmenliğinin” iyi ya da kötü olmasını tartışan MLI buna alternatifler de üretmeyi vaat ediyor. Ne alternatifi? Yani alternatiflerden birisi Kanada kapısını Müslümanlara kapatmak mı? Ya da Kanada içindeki Müslümanların demokratik haklarını sınırlamak mı? Anayasal bir düzenle kurulmuş ve din özgürlüğünü teminat altına alan seküler bir devlet belli inançlara sahip bir gruba karşı ayrımcılık yapabilir mi?

Kanada’ya geldikten sonra Müslüman olanlar ne olacak? Onlara Kanada’yı terket mi denilecek? Din doğuştan değil de vicdani seçim yoluyla elde edilir. İnsanlar belli bir dine mensup doğabilir ama asıl olan kişinin serbest seçimidir. Bu sorular kulağa mantıksız geliyor değil mi? Peki öyle ise adı bile problematik olan bir tartışmanın kime ne yararı var?

Müslümanlar bu ülkede 1800’lü yıllardan beri yaşıyorlar. Kanada toplumuna her türlü katkıda bulunun oldukça değişik alt etnik gruplardan oluşuyorlar. Hatta bazıları kamu politikalarının oluşturulmasında emeği geçen kişiler. Calgary Belediye Başkanı Naheed Nenshi, Rogers’ın eski CEO’su Nadir Mohamed, Ottawa Üniversitesi Mühendislik Fakültesi eski Dekanı Tyseer Aboulnasr, Komutan Wafa Dabbagh, Ontario’nun İş Bakanı Yasir Naqvi, Toronto Maple Leaf oyuncusu Nazem Kadri ya da televizyon prodüktörü Zarqa Nawaz.

Kanadalı Müslümanların bu ülkeye yaptıkları anlamlı katkılar “tehdit” üzerine yoğunlaşılan tartışmalarda kaybolup gider.

Din vicdan işidir. Dini taşıyan insanı görmezden gelerek kişilere sadece taşıdıkları din üzerinden bakarsanız bir sonraki adımınız ırkçılık ve ayrımcılık olur.

Unutmayın dinler göç etmez. İnsanlar göç eder.


Murat Kandemir, 13 Mart 2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder