İtalya, Portekiz ve Polonya’dan getirilen 150’den
fazla işçi çalıştırılmak üzere getirildikleri Kanada’ya yerleşemedikleri için
Ottawa’yı mahkeme verdi.
Çalıştırılmak için uygun oldukları Kanada’ya neden yerleşmek
için uygun görülmediklerini sorgulayan işçiler özellikle Britanya, İrlanda ve
Avustralyalılara öncelik tanındığını iddia ediyorlar.
150 den fazla göçmen işçiyi bir araya getiren ortak
davada davacılar Ottawa’yı dil ayrımcılığı yaptığı ve Kanada daimi göçmenlik
başvurusunda İngilizce konuşanlara öncelik tanıdığı iddiasında bulunuyorlar.
İtalya, Portekiz ve Polonya’dan gelen mevsimlik
işçiler Kanada’ya iki yıllık çalışma izni ile geldiler. Federal kalifiye işçi
sınıfı (FST) programına göre Kanada daimi göçmenlik başvurusu yapmaları için
İngilizce dil yeterlik testini geçmeleri gerekiyor.
Göçmen işçilerin ortak davası federal hükümetin yeni
çıraklık bursları programına denk geldi. Kanada 2020 yılına kadar en az bir
milyon kalifiye işçiye ihtiyacı olacağını hesaplıyor. Bu kadar kalifiye işçiye
ihtiyacı olacağını hesaplayan Kanada 2013 yılında FST programını yürürlüğe
koymuştu.
İlk yıl için 3.000 başvuru kabul edeceğini açıklamış
fakat sadece 266 başvuru kabul edilmişti. 266 kişiden sadece 90 tanesi daimi
ikamet statüsü elde edebilmişti.
Kanada Vatandaşlık ve Göçmenlik Bakanlığı (CIC) daha
sonra bir açıklık getirmiş ve kalifiye işçilerin FST dışında uygun oldukları
taktirde Kanada tecrübe sınıfı (CEC) veya eyalet aday programları (PNP) ile de daimi
göçmenlik başvurusu yapabileceklerini belirtmişti.
FST programı ekonomik göçmenlik kategorisinde sadece
kalifiye işçileri hedefliyor. Programın kendine has uygunluk kriterleri var.
Davacı İtalyan, Portekizli ve Polonyalı işçilerin dava
dilekçesinde Kanada göçmenlik eski bakanı Jason Kenney ve şimdiki bakanı Chris
Alexander’in kamuoyunda göçmenlik programı için Kanadalılarla “ortak değerler”
taşıyan İrlandalı, İngiliz ve Avustralyalılara öncelik verileceğini
belirttikleri ifade edildi.
İşçiler dava dilekçesinde Kenney’in 2012 ve 2014
yıllarında İrlanda ve İngiltere’ye giderek federal mevsimlik işçi programını
tanıttıkları ve iki yıl çalışma izinleri olanların daha sonra daimi ikamet
statüsü alabileceklerini söylediği ifade edildi.
Benzer göçmenlik fırsatı İtalyanlara veya
Portekizlilere ya da diğer herhangi bir ülkeye ya da herhangi bir dili konuşanlara sunulmadı.
İşçilerin iddialarına göre yaklaşık 30.000 çalışma izni İrlanda, İngiltere ve
Fransa’ya düzenlendi. Fakat bu sayının çok az bir miktarı İngilizce/Fransızca
konuşulmayan ülkelere verildi.
Torontolu avukat Richard Boraks’a göre İngiliz ve
İrlandalı inşaat işçileri Kanada’da belirli bir süre çalıştıktan sonra daimi
ikamet başvurusu yapmıyorlar. Çalışma süreleri sonrasında ülkelerine geri
dönüyorlar. Avukata göre Kanada federal hükümetinin ortak dil ve kültür
takıntısına var.
Boraks, Kanada göçmenlik kanunlarının federal kalifiye
işçi başvurusu yapan adayları “Kanada’ya ekonomik olarak yerleşebilmesine” göre
açık bir şekilde değerlendirmesi gerekiyor. Şu an yetkililer bırakın böyle bir
değerlendirme yapmayı aday İngilizce testi geçmediğinde dosyasının kapağını
bile açmıyorlar.
İngilizce konuşmayan işçi ve göçmenlere karşı olan bu
önyargı algısı Kanada’daki İtalyan çevrelerde sıkça konuşuluyor şu sıralar ve
bazılarına göre bu durum yaklaşan federal seçimlerde rol oynayıcı bir faktör
olabilir.
Konuya taraf olan Ulusal İtalyan Kanadalılar Kongresi’nin
Kenney’e yazdığı ve Star gazetesinde yayınlanan mektuba göre 21. yüzyıl Kanada’sının
önceliğinin İngilizce veya Fransızca dili yeteneği üzerinde değil de mesleki
hüner ve doğruluk üzerinde olması gerektiği mesajı verildi. Mektupta ayrıca “Ülkemizin,
dil yeteneğini en kapsamlı kriter olarak göz önüne alıp yabancı bir işçinin başarıyla
Kanada’ya ekonomik uyumu olgusunu göz ardı etmesi üzücüdür” dendi.
Yabancı işçi çalıştıran Kanadalı işverenler de
işçilerin açtığı davayı destekliyorlar. Lokal Kanadalıları işe alıp
yetiştirmeyi denediklerini fakat inşaat sektörünün onlar için ağır geldiğini
düşünüyorlar. Dışarıdan getirilen işçilerin İngilizce ve/veya Fransızca dil
bilgilerinin az olmasını kabul etmekle birlikte yabancı işçilere ihtiyacı oldukları
güvenlik ve oryantasyon eğitimlerinin verildiğine işaret ediyorlar. İşverenlere
göre işçiler şimdi İngilizce bilmiyor olabilir ama zamanla öğrenecekler.
Bazı yabancı işçiler çalışma izinleri uzatılmadığı
için ülkeyi terk etti. Kalan işçiler şimdi harıl harıl IELTS sınavına
hazırlanıyorlar. Eğitim seviyesi düşük olanlar özellikle yazma ve okumada
zorlanıyorlar.
Ayrıca testin çalıştıkları işle alakası olmadığını
düşünen işçiler sınavın özellikle yazma kısmında çok zorlandıklarını
belirtiyorlar. Ocak ortasında hükümet federal mahkemeden kalifiye işçilerin
davasını “makul bir dava sebebi olmaması” sebebiyle reddetmesini istedi. Şu an
için herhangi bir kara yok.
Gidilen ülkenin hakim dilinin öğrenilmesi gerektiğine
inanan birisi olarak ben de aslında üç nokta da işçilere katılmıyorum. Birincisi
Kanada göçmenlik yasa ve yönetmelikleri (IRPA ve IRPR), Kanada’ya göç edecek
kişilerin tüm Kanada toplumu ile tam entegrasyonunun sağlanması amacına yöneliktir.
Yeni gelen birisinin hiç dil bilmemesi kişinin hayatını zorlamakla kalmayacak
tüm toplumla tam entegrasyonunu yıllar sonrasına itecek. İkinci noktam dil eksikliği ile hakların ve
yükümlülüklerin farkında olunmayacak gerçeği. İngilizce bilmeyen birisi
çalıştığı işyerinde haklarını nasıl koruyacak? Kendisini ilgilendiren
durumlarda hem haklarını hem de sorumluluklarının nasıl bilincinde olacak? Son
noktam da toplumla kültürel entegrasyonun olamayacak olması durumu. Dil
olmayınca topluma entegre olamayacak olan kişiler daha çok kendi memleketlerini
ve dillerini özleyecek ve yaşadıkları çevreye kültürel bir adaptasyon süreci
yaşayamayacaklar.
Murat
Kandemir, 24 Şubat 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder