31 Mart 2015 Salı

Kanada Ekspres Giriş Sistemindeki 5 ve 6 ıncı Çekilişler Yapıldı

Kanada Vatandaşlık ve Göçmenlik Bakanlığı (CIC) tarafından iş teklifi ya da herhangi bir eyalet aday sertifikası olmayan bazı adaylara da göçmenlik başvurusu davetiyesi (ITA) gönderildi.

Kanada göçmenliğinde bu sene uygulamaya konan ekspres giriş sisteminde daha önceki çekilişlerden farklı olarak ilk defa Kanadalı bir işverenden iş teklifi olmayan ya da herhangi bir eyalet tarafından aday gösterilmeyen kişilere göçmenlik başvurusu yapma davetiyesi gönderildi.

CIC son çekilişi 27 Mart'ta yaptı ve ortalama 453 puanı olan 1237 adayı göçmen olarak kabul etti. 20 Mart'ta yapılan 5. çekilişte ise ekspres giriş sistemindeki havuzda bulunan 481 ve üstü puan alan toplamda 1.620 adaya göçmenlik başvurusu yapmaları için davetiye gönderildi.

Önceki çekilişlerde özellikle ekspres giriş sisteminde pozitif LMIA (İş Gücü Pazarı Etki Değerlendirmesi) eşliğinde bir iş teklifi olanlar ya da Kanada’daki eyaletlerden birisi tarafından aday gösterilenlerden seçiliyordu.  

Bu zamana kadar sadece iş teklifi olan adaylara davetiyeler gönderilmesi çeşitli çevrelerce eleştirilmiş ve az sayıda göçmen alınarak yıllık göçmen kotasına ulaşılamayacağı yorumları yapılmıştı. Bende bu durumu eleştirmiş ve sadece iş teklifi olanların alınmasıyla Kanada göçmenlik programının önceki geçici yabancı işçi programına benzer şekilde yürütüldüğünü ve bu haliyle göçmenlik programı olarak sayılamayacağını savunmuştum.

Bir iş teklifinin göçmene kazandırdığı puanın 600 olduğunu ve önceki çekilişlerde kabul edilen göçmenlerin puanlarının ortalama 800 ve üstü olduğu hatırlandığında ekspres giriş sistemine kabul edilen ve ortalama 400 civarında puan alarak havuza yerleştirilen adayların bu sistemde şanslarının zor olduğunu düşünmemiz gayet kabul edilebilir bir durumdu.

Ne var ki CIC’nin son yaptığı çekilişte 450 civarı puan alan adayların da kabul edilmeye başlanması havuzda bekleyen ve iş teklifi olmayan adayları hayli sevindirdi. Artık seçilmeyeceklerini düşünmeleri için bir sebep yok.

Tekrar belirtmekte fayda var. Her ne kadar puanı düşük olan adayların da artık göçmenlik davetiyesi almaları iyi bir haber olsa da diğer çekilişleri de göz önüne aldığımızda iş teklifi veya eyalet aday sertifikası olan adayların Kanada göçmeni olma şansları çok yüksek.

Bu son çekilişle puan verilirken göz önüne alınan insani faktörlerin çok önem arz ettiğini sanırım söylememize gerek yok. Örneğin daha iyi dil sınav sonuçları olan, eğitim seviyesi yüksek ve iş tecrübesi fazla olanların havuzdaki diğer adaylara nazaran şansları daha iyi olacaktır.

Kanada göçmenlik şansını arayan tüm profesyonel meslek sahiplerine tavsiyem iyi derecede alınmış bir IELTS test skoru çok önemli. Bunun dışında beş sene süreyle geçerli olacak ECA (eğitim değerlendirme raporu) belgesi ellerinde hazır bulunmalı. Ekspres giriş sistemine ilk başvuru yapıldığında bu iki belge adaylara çok gerekli olacak. Aday çeşitli sebeplerle eşik puanı alamadığı için havuza yerleştirilmezse kendini güncelleyerek istediği zaman şansını tekrar deneyebilir.

Daimi göçmenlik davetiyesi alan adayların nihai başvurularını yapmaları için 60 günü var. Bu süre içerisinde tüm formların eksiksizce doldurulması ve istenen belgelerin başvuru ile birlikte sunulması gerekiyor. 60 gün limitini uzatmak kesinlikle mümkün değil. O yüzden havuzda bekleyen adayların hem formları hem de istenilen belgeleri önceden hazırlaması onların yararına.

Sağlanan tüm formlar ve belgeler herhangi bir olumsuz sonuçla karşılanmaması için doğru şekilde doldurulup sunulması gerekiyor. Yalan beyanda bulunmak ya da sahte evrak sunmak beş yıl Kanada göçmenlik başvurusu yapmaktan ya da Kanada’yı ziyaret etmekten men cezası almanıza sebep olabilir.

Murat Kandemir, 31 Mart 2013    

30 Mart 2015 Pazartesi

Kanada Vatandaşı Olma Oranı Düşüyor

Kanada vatandaşı olmayı zorlaştıran yeni kurallarla birlikte yeni gelen göçmenlerin 2000-2008 yılları arasında yüzde 79 seviyesindeki vatandaş olma oranı yüzde 26’lara kadar geriledi.

Gazeteci Nicholas Keung tarafından Toronto Star gazetesinde yayınlanan göçmenlik haberine göre 2000-2008 arası Kanada’ya göç eden göçmenler arasında Kanada vatandaşı olma oranı yüzde 79’lardan yüzde 26’lara kadar düşmüş durumda.

Vatandaşlık departmanı eski genel müdürü Andrew Griffith, vatandaşlık olmayı zorlaştıran son yasal reformlarının göçmenlerde vatandaş olma seviyesini düşüreceği ve vatandaşlığa karşı bir ilgisizlik yaratarak Kanada hayatı ve kimliğinden uzaklaşacakları uyarısında bulundu.

Bu hafta düzenlenen bir konferansta sunduğu analizle Griffith, Muhafazakar (Conservatives) partinin yeni reformlarının ve yeni vatandaşlık testinin özellikle Avrupa kökenli azınlıkların dışındaki özellikle gözle görünür azınlıkları ters etkilediğini gösteriyor. Geçmişte vatandaşlığın göçmen entegrasyonunun bir kilometre taşı olarak görüldüğünü söyleyen Griffith “Kanada’da Çok kültürlülük (Multiculturalism in Canada)” adlı sunumunu Vancouver’de geçen Perşembe yapılan ulusal göçmenlik ve yerleşim konferansında katılımcılarla paylaştı.

Griffith yasalarda yapılan son değişikliklerin vatandaşlık edinilmesini daha da zorlaştırdığı ve Kanada’yı göçmenlerin çoğunun vatandaş olamadığı ve bunu sonucunda büyük bir göçmen nüfusun siyasi sürece dâhil olmayacağı bir ülke haline getireceğini düşünüyor.

Griffith’in referans aldığı resmi istatistiklere göre daimi göçmenlerin vatandaş olma oranları 2000 yılından beri düzenli ve özellikle son yıllarda oldukça düşmüş.

Örneğin 2008 yılında Kanada’ya yerleşen göçmenlerin sadece yüzde 26’sı Kanada vatandaşı olmuş. 2007 yılında bu oran yüzde 44 iken 2000 yılında bu oran yüzde 79’du.

Resmi istatistiklerin analizinde temel olarak kullanıldığını belirten Griffith Kanada vatandaşı olmanın ortalama altı yıl sürdüğünü belirterek 2008 yılının Muhafazakar hükümetin yeni reformlarının ön etkileri için önemli bir yıl olduğunu düşünüyor. Her sene alınan göçmenlerin Kanada vatandaşı olma oranlarının genelde stabil olarak yükseldiğini fakat 2008 ve 2007 yılları arasında görülen yüzde 18’lik düşüşün alarm verici boyutta olduğuna inanıyor.


Kanada Vatandaşlık ve Göçmenlik Bakanlığı sözcüsü Johanne Nadeau göçmenlerinin yüzde 86’sının vatandaş olabildiği Kanada’nın dünyada vatandaşlık edinme oranının en yüksek olduğu ülkeler arasında olduğunu belirtti.

Nadeau, Griffith’in istatistik bilgilerini yanlış tercüme ettiğini vatandaş olabilme şartlarını yerine getirmediği için vatandaş olamayan daimi ikamet sahibi göçmenleri dikkate alınmadığına işaret etti.

Kanada vatandaşları Kanada Haklar ve Özgürlükler Yasası (Charter of Rights and Freedoms) uyarınca seçimlerde oy kullanıyor ve Kanada pasaportu ediniyorlar. Kanada’da yaşayan daimi göçmenler benzer hak ve ayrıcalıklara sahip değiller ve daimi göçmenlik statüleri ellerinden alınabilir ve Kanada’dan sınır dışı edilebilirler.

Devlet için çalışmış olan Griffith yasal değişikliklerin arkasındaki mantığı anladığını belirtirken vatandaşlığın çok ciddiye alınması gerektiği ve vatandaşlık ediniminde engellerin yaratılmaması gerektiği fikrinde.

2010 yılından bu yana yeni vatandaşlık testi uygulamada ve sınavı geçmek için gereken başarı yüzdesi yüzde 60’tan az yüzde 75’e çıkarıldı. Bu da sınavda sorulan 20 sorudan en az 15’ini doğru bilmek anlamına geliyor. Sınavın amacı vatandaş adayının Kanada tarihi, kültürü ve değerleri hakkında bilgisini ölçmek.

Griffith farklı toplumları yeni vatandaşlık testinin yürürlüğe girmesinden üç yıl önce ve sonraki test başarı durumlarını değerlendirdi.

Karayip adalarından gelenlerin sınavda başarı oranları yüzde 20 düşerken Güney Asya ve Güney ve Doğu Afrika ülkelerinden gelenlerin başarı oranı yüzde 15 düşmüş.

CIC’den Naduau vatandaşlık için başvuranlara aynı testin verildiğini hatırlatarak tüm katılımcıların yüzde 85’inin sınavda başarılı olduğunu belirtti. Nadeau’ya göre bu oran yeni Kanadalılara Kanada tarihi, kültürü ve değerlerinin sorulduğu testin ne çok basit ne de çok zor olduğunu gösteriyor.  

Eğitim ve gelir seviyesinin vatandaş olmada belirleyici faktör olduğunu düşünen Griffith’e göre bugün hükümet özellikle başvuru ücretlerini arttırarak bazı kişiler için vatandaş olmayı daha da zorlaştırıyor.

Geçen sene Ottawa vatandaşlık ücretini her bir yetişkin için önce Şubat ayında 100 dolardan 300 dolara çıkarmış sonra Aralık ayında ise 530 dolara çıkartmıştı. Buna ek olarak vatandaş olmak isteyenler ayrıca 100 dolar da vatandaşlık hakkı ücreti de ödüyorlar.

Yasal reformlar sonrasında Ottawa vatandaşlık başvuru sürecinde yaşanan her türlü sahtekarlığın önüne geçmek için son dört yıl içinde üç yıl olan mecburi ikamet süresini son altı yıl içinde dört yıla ve vatandaşlık dil ve sınav muafiyet yaşını da 55’ten 65’e çıkarmıştı.

Toplumun bazı üyeleri için vatandaş olmanın daha da zorlaştırıldığı sürece Kanada kimliği ve bağlılığı ile ilgili sorunların yaşanmaya devam edeceğini düşünen Griffith’e göre asıl sorun vatandaşlık süreci ve onu daha da adil hale getirme arasında nasıl bir dengenin kurulacağı.

Kanada’da yaşayan tüm göçmenlerin bir gün hayalini kurduğu Kanada vatandaşı olmalarını kolaylaştırmak yerine daha da zorlaştırmak en basitinden toplum entegrasyonunu zorlaştırmak değil de nedir?


Murat Kandemir, 30 Mart 2015    

27 Mart 2015 Cuma

Saskatchewan’dan Girişimcilere Özel Göçmenlik Şansı

Saskatchewan eyaleti bölgeye gelmek isteyen girişimcilerin başvurularını hızlandıracak değişikliklere imza attı.

Saskatchewan Göçmenlik Aday Programı’nda (SINP) eyalette iş kurmayı daha da kolay ve etkin yapmaya yönelik bir dizi değişiklik yapıldı.

Eyaletin göçmenlik, çalışma ve mesleki eğitim bakanı Jeremy Harrison gazetecilere yaptığı açıklamasında girişimci, bilim ve teknoloji, çiftlik yatırımcısı ve genç çiftçilerden oluşan beş farklı başvuru kategorilerinin iki başvuru kategorisine indirgendiğini açıkladı: Girişimciler ve çiftlik sahipleri ve yöneticileri.

Yapılan değişikliklerin SINP göçmenlik sisteminin başvuranlar açısından daha basit hale getirildiği söylenebilir. 

Kategorilerden başvuracak adayların kanıtlanabilir 500.000 dolarlık minimum net varlığı olmalı ve Regina ya da Saskatoon şehirlerinde kuracakları bir işte en az 300.000 dolarlık (kırsal alanlar için 200.000 dolar) bir yatırım yapma gerekliliği bulunuyor. Tüm adayların aile fertleri hariç Kanada vatandaşı ya da göçmeninin çalışabileceği en az bir kişilik istihdam alanı açması gerekiyor. 

Eski sistemde başvuranlar için ispat edilmesi gereken minimum 300.000 dolar net varlık ve eyalette yapılacak en az 150.000 dolarlık yatırım şartı aranıyordu. Ayrıca daha önceden adaylar programda yerlerini garantiye almak için iyi niyet ödemesi olarak 75.000 doları önceden yatırıyorlardı.

Yeni sistemde ise adayın Kanada’da işini kurup kurmadığına göre karar verilecek ve işini kuran ve işletmeye başlayan adaylar programdan kabul edilecek. Ön başvurular internet ortamında oluşturulan bir başvuru sisteminde yapılacak ve temel bilgiler istenerek aday hakkında bir değerlendirme yapılacak. Ön kayıt sistemiyle “ilk gelen ilk hizmet görür” yerine “istenen puanı alan” adaylara öncelik tanınacak.

Uygun görülen adayların başvuruları daha hızlı olarak sonuçlandırılacak. Ön başvuru sonrasında aday tarafından girilen bilgilerin doğruluğu kapsamlı bir süreçte sorgulanacak. Online başvuruları sonraki başvuruların yığılmasını önleyecek.

Harrison 23 Mart’ta yaptığı konuyla ilgili basın açıklamasını Ekim ayında SINP programı altında kabul edilen Çinli bir göçmenin Albert Street üzerinde açtığı dükkânda yaptı.

Bakan Harrison’a göre SINP programı sayesinde 2007’den beri 900’den fazla girişimci eyalet ekonomisine 114 milyon dolar kazandırdı. Yapılan değişiklikler için 2013 Haziran ayında ilgili çevrelerden görüş alındığı ve öyle tasarlandığı bilgisi de verildi. 


Murat Kandemir, 27 Mart 2015 

Kanada, İngiltere Avustralya ve Yeni Zelanda Arası Serbest Dolaşım Zor İhtimal

Geçtiğimiz haftalarda buradan haberini paylaştığımız gibi online olarak örgütlenen insanlar Birleşik Krallık, Yeni Zelanda Avustralya ve Kanada arası engelsiz seyahat için 50.000’den fazla imza toplanmıştı.

Kanada, İngiltere, Yeni Zelanda ve Avustralya halklarının aralarında özgür hareketini ve yerleşimini amaçlayan girişim oldukça ilginç bir hareket olarak görülebilir belki ama böyle bir uygulamanın olasılığı şimdilik çok zayıf.

Hayal edilen sistemde sadece vize ve çalışma izni kısıtlamalarının dışında ülkelerin kendi sistemlerinde de oldukça önemli değişiklikler gerektiriyor.

Medyanın da çok dikkatini çeken İngiliz Milletler Topluluğu Hareket Serbestisi Organizasyonu adıyla başlatılan girişim için internette başlatılan ankete katılan 67.000’den fazla kişinin yüzde 90’nından fazlasının serbest dolaşım ve yerleşim fikrinden yana olduğu ortaya çıktı.

Organizasyonun online başlattığı imza kampanyası ortak siyasi, kültürel, tarihi ve dil bağları olan ülkeler arası seyahatlerde tüm kısıtlamaların kaldırılması konusunda bir farkındalık yaratarak 50.000’den fazla imza topladı.

Akademisyenlerden de konuyla ilgili görüşler CBC haberde yer aldı. Toronto Üniversitesi’nde Kanada çalışmaları ve coğrafyası dersleri veren Emily Gilbert böyle bir adımın atılmasının yerinde olduğunu fakat uygulanabilmesi için yılların geçmesi gerektiğini söyledi. Böyle bir serbestinin gelmesinin değeceğine inanan Gilbert ülkeler arası serbesti uygulamasının yine ülkeler arası anlaşmalarla mümkün olacağını ifade etti.

Böylesine kapsamlı bir anlaşmanın olabilmesi için birçok konunun da ayrıca netleşmesi gerekiyor. Mesela ülkelerin daimi göçmenleri veya vatandaşları bulundukları ülkenin daimi göçmeni veya vatandaşlık haklarına sahip olacaklar mı? Serbest dolaşım oluşturma hedefi çok duygusal ve basit görülebilir ama uygulamada cevaplandırılması ya da açığa çıkarılması gereken çok konu var.

Toronto Üniversitesi Munk Küresel İlişkiler Okulu’ndan Jeffrey Reitz dört ülkenin serbest dolaşım ve yerleşim anlaşması imzalamalarının çok zor olduğunu belirtti.

REitz soruyor: Kanada ABD ve Meksika ile imzaladığı Serbest Ticaret Anlaşması’nın yerine neden Yeni Zelanda, Avustralya ve Birleşik Krallık ile bir serbest dolaşım anlaşması yapsın ki? Ya da diğer 53 İngiliz Milletler Topluluğu (Commonwealth) ülkeleriyle neden seyahat kısıtlamalarını kaldırmasın?

Munk Okulu etnik, göçmenlik ve çoğulculuk çalışmaları bölüm başkanı olan Reitz girişimin ırk ve kültürel önyargı yaratacağına da inanıyor.

Aynı siyasi ve hukuki sistemler söz konusu
Commonwealth Ülkeleri Özgür Dolaşım Organziasyonu kurucusu ve direktörü James Skinner online üzerinde oluşturdukları teklife gösterilen desteği işaret ederek bir anlaşmaya ulaşılacağı konusunda oldukça iyimserdi.

Skinner teklifin sadece Kanada, İngiltere, Yeni Zelanda ve Avustrayla gibi ülkeleri kapsadığı fakat ve diğer Commonwealth ülkeleri kapsamadığı için ayrımcı olduğu eleştirilerini de reddediyor.

Girişimi başlatan Skinner, motivasyonunu ülkelerin kraliçeye bağlılıklarının, devlet yapısı ve dil benzerliklerinin ve hatta ortak hukuk sistemlerinin ortak olması üzerine temellendiriyordu. Bu ülkeler aynı zamanda gelişmiş ve insan hakları karneleri de iyi ülkeler.

İddialara da yanıt veren Skinner’e göre ayrımcılık kesinlikle söz konusu değil. 

Serbest dolaşım ve yerleşim kanunu daha sonra AB ve Avustralya-Yeni Zelanda arasındaki Trans-Tasman anlaşmalarıyla da uyumlu hale gelebilirdi.

Eleştirilerden yılmayan Skinner topladığı imzaları önce Yeni Zelanda ve Avustralya sonra da Kanada ve İngiliz hükümetlerine gönderecek.

Oldukça uğraş gerektirecek ve ülkelerin kendi iç hukuki zeminlerinin de uygun hale getirilmesi gerektiğinden uygulamanın gerçekleşmesi yakın dönemde zor görünüyor.

Organizasyon, anlaşmanın önce iki ülke arasında oluşturulması ve daha sonra diğer iki ülkeyi içerisine alması önerisinde de bulundu.

Konuyla ilgili olarak görüşünü belirten Kanada Vatandaşlık ve Göçmenlik Bakanlığı (CIC) sözcüsü Nancy Caron Kanada hükümetinin Commowealth ülkeleri arasındaki ziyaretlerin ve ticaretin arttırılması için ellerinden geleni yaptığını belirtirken yakın bir gelecekte uygulanması düşünülen herhangi bir değişlik ile ilgili yorum yapmadı.

Nancy halihazırda İngiltere, Avustralya ve Yeni Zelanda vatandaşlarının geçerli pasaporta sahip olmaları, sağlık riski taşımamaları, sabıka kaydı olmaları ve yanlarında yeteri kadar para olmaları halinde Kanada’ya vizesiz olarak seyahat edebildiklerini belirtiyor.

Toronto’daki Ryerson Göçmenlik ve Yerleşim Merkezi akademik direktörü Harald Bauder’de ülkeler arası dolaşım kısıtlamalarının gevşetilmesinden yana. Konu hakkında tartışmayı ilginç bulan Bauder dört ülke arasında çalışma kısıtlamalarını kaldırılması ve sonrasında sosyal haklara ulaşabilmelerinin imzalanacak bir anlaşma ile mümkün olacağını ifade etti. Bauder sosyal hakların beraberinde gelmemesinin ülkeler arası serbest dolaşımı anlamsız kılacağını da ekledi.

Dört ülkenin kendi göçmenlik kanunlarını uyumlu hale getirmesiyle bölge içinden gelenler için serbest dolaşım anlamına gelmesi bölge dışından gelen ziyaretçileri de etkileyecek. Gilbert serbest yerleşim anlaşması bu dört ülkenin kendi aralarındaki seyahati arttırabileceğini ama bu durumun hükümetleri dışarıdan alacağı göçmen sayılarını sınırlamalarına sebep olacağını söylüyor. Vatandaşlarının serbest dolaşımı bu dört ülkeyi daha sert göçmenlik politikaları uygulamaya itebilir.

Dört ülke arasında serbest yerleşime izin verecek bir anlaşma ve uygulama yakın zamanda pek mümkün görünmüyor fakat bu hayalin gerçek olması için bir kampanyanın düzenlenmesi ve akademisyenlerin fikir beyan etmesi Commonwealth ülkelerini bu konuda bir şey yapmaya iter mi? Zamanla göreceğiz.


Murat Kandemir, 27 Mart 2015 

21 Mart 2015 Cumartesi

Harper Hükümetinden Yabancı Doktorlara Özel Çalışma

Sağlık Bakanı Rona Ambrose ve Pickering-Scarborough bölgesi parlamento milletvekili Corneliu Chisu, özellikle Kanada dışında eğitim görmüş yabancı doktorların ve diğer sağlık çalışanlarının sürekli işgücü eksikliği hissedilen Kanada sağlık sektörüne kazandırılması için 8.4 milyon dolarlık federal bir fon ayrıldığını duyurdu.

Yabancı doktorların kolayca iş gücüne sokulmadığını ve diğer sağlık uzmanları gibi Kanada’da iş bulabilmelerini zor olduğunu burada defalarca yazdık. Kanada doktor eksikliği çeken bir ülke. Bir yandan yabancı doktorların kolayca işgücüne katılmasına izin verilmemesi diğer yandan sürekli doktor açığı çekmesi Kanada’yı rahatsız eden bir çelişki. Ortalama 4.6 milyon Kanadalı düzenli bir aile hekiminden yoksun. Kanada’ya her sene gelen göçmenlerin en az 10.000’i sağlık sektör çalışanı. Bu göçmenler tecrübe sahibi olduğu mesleklerde Kanada’da kolayca iş bulamıyor.

Bu destekle doktorların ve hemşire ve laboratuvar teknisyenleri gibi diğer sağlık çalışanlarının Kanada’da iş gücüne katılması çalışmaları devam ettirilecek. Bu inisiyatifler Kanada hükümetinin daha önce başlattığı ve yabancı eğitim denklik projesinin bir devamı. Uluslararası eğitim almış sağlık profesyonelleri federal fonu Kanada’nın kendi sağlık hizmetleri kalitesini diğer eyaletlerle birlikte attırma çabalarının da bir kanıtı aslında.

2006’dan beri Kanada’ya her sene 250.000’den fazla göçmen geliyor. Kanada hükümeti Ontario hükümetine Kanada Sağlık Bakanlığı Uluslararası Eğitim Almış Sağlık Profesyonelleri İnisiyatifi programı altında 8.2 milyon dolarlık bir fon sağlıyor. Bu inisiyatif Toronto Üniversitesi, Ontario Sağlık İşgücü ile birlikte ortaklaşa yürütülecek.

Uluslararası tıp mezunlarının Kanada’da çalışabilmesi projesine destek verebilmesi için Kanada Tıp Konseyi (Medical Council of Canada) 150.000 dolarlık bir fon aldı bile. 2005 ve 2006 yıllarından bu yana Kanada hükümeti yılda yaklaşık 18 milyon dolarlık bir yatırım yaparak yabancı sağlık profesyonellerinin Kanada’da çalışabilmelerine olanak tanıyan Uluslararası Eğitim Sahibi Yabancı Sağlık Profesyonelleri İnsiyatifi’ni (IEHPI) yürütüyor.  

Kanada’ya göç etmeyi düşünen ya da göç etmiş bir doktor ya da hemşireyseniz ve Kanada’da mesleğinizde çalışabilmenin yollarını arıyorsanız aşağıdaki kurumların internet adreslerini inceleyin derim.

İlgili Linkler

Murat Kandemir, 21 Mart 2015

20 Mart 2015 Cuma

Kanada, İngiltere, Avustralya ve Yeni Zelanda Arasında Serbest Dolaşım Arayışı

James Skinner adlı İngiliz bir vatandaşı bir süre önce Avustralya Melbourne şehrine yerleşti ve hayatına bundan sonra bu yeni kıta ülkesinde geçirmeye karar verdi. Aşık olduğu Melbourne’ye yerleşen ve yeni hayatının keyfini çıkartmaya başlayan Skinner tüm uğraşlarına rağmen bir türlü daimi ikamet statüsü elde edemedi.

Daha sonra Kanada, Vancouver şehrine yerleşen Skinner aynı sorunla burada da karşılaşacağından korkarak bir sivil insiyatif hareketini başlattı. İngiliz Milletler Bölgesi Serbest Hareket Özgürlüğü (Commonwealth Freedom of Movement Organization) adıyla başlatılan sivil hareketle Skinner, Kanada, Avustralya, Birleşik Krallık ve Yeni Zelanda’daki siyasetçilere katı vize ve çalışma izini kurallarının bu ülkeler arasında esnetilmesini istiyor.

AB üye ülke vatandaşı birisinin diğer 28 üye ülkede kolaylıkla çalışabildiği ve yaşayabildiğini ve hatta Avustralya ve Yeni Zelanda arasında da benzer bir uygulamanın olduğunu hatırlatan Skinner, benzer vize muafiyetinin Kanada, İngiltere, Avustralya ve Yeni Zelanda arasında olmaması için herhangi bir sebebin olmadığını ifade ediyor.  

The Early Edition’s dan Rick Cluff’a konuşan Skinner, “Biz aslında aynı insanlarız. Bizi tek ayıran şey sadece pasaportlarımız”

“Daha önce İngiliz Milletler Topluluğu bağıyla yıllarca bir yönetim altında ve aynı dili konuşarak ve ortak kanunlarla bir aradaydık.   

The Commonwealth Freedom of Movement Organization hareketi internet ortamında 25.000’den fazla imza topladı bile.

Skinner toplanan imzaları Yeni Zelanda ve Avustrayla siyasetçilerine ileteceğini ve daha sonra da Kanada ve Britanya hükümetlerine göndereceğini söylüyor. 
   
İngiliz Milletler Topluluğu (Commonwealth of Nations) geçmişte Britanya İmparatorluğu’na bağlı devletlerin oluşturduğu bir koalisyonun adıdır. Bugün "Commonwealth" Birleşik Krallık önderliğinde bir araya gelen bağımsız ülkelerin adı olarak kullanımdadır. Bu ülkeler çoğunlukla Britanya İmparatorluğu’nun eyaleti veya sömürgesi olmuş ülkelerdir. İngiliz Milletler topluluğu karşılıklı ekonomik etkileşime dayanan bir oluşumdur. Birbirlerinden farklı yönetim biçimleri olduğu halde günümüzde bazı üye ülkeler Birleşik Krallık hükümdarını sembolik olarak üst düzey yönetici olarak tanımaktadır.

Aralarındaki ilişki ekonomik boyut dışında kültürel olarak ta halen geçerliliğini korumaktadır. Örneğin her dört senede bir olimpiyat oyunlarının benzeri “İngiliz Milletler Topluluğu Oyunları” üye ülkeler arasında düzenlenmektedir.

İngiliz milletler topluluğu üyesi ülkeler olan Kanada, İngiltere, Avustralya ve Yeni Zelanda arasında vize rejimi zaten en liberal şekilde uygulanıyor. Bir Kanadalı İngiltere’ye ya da Avustralya’ya en az altı ay kalabilecek bir şekilde vizesiz gidebiliyor. Skinner’ın buradaki arzu ettiği şey bir Kanadalının İngiltere’ye ya da Avustralya’ya kolaylıkla yerleşebilmesinin ve çalışabilmesinin önünün açılması.

Her ülke kendi katı göçmenlik programını uyguluyor. İngiliz Milletler Topluluğu bölge içindeki vatandaşlarına serbest yerleşim ve çalışma hakkı vermesi şimdilik zor ama birisinin bu konuda sesini çıkarması üye ülkelerin siyasetçileri tarafından duyulur mu onu zaman gösterir.


Murat Kandemir, 20 Mart 2015  

15 Mart 2015 Pazar

Kanada’dan Yetkililerin Göçmenlerin Özel Bilgilerine Erişebilmesine İmkan Verecek Yeni Yasa Tasarısı

Yeni yasa tasarısı Kanada Maliyesi, Kraliyet Kanada Polisi (RCMP), Çalışma Bakanlığı ve sınır görevlileri arasında göçmenlerin özel bilgilerinin paylaşmasına imkan verecek.

Ottawa’nın görüştüğü tasarı ile göçmenlik yetkilileri diğer devlet kurumlarından daimi ikamet sahibi göçmenlerin ve vatandaşların kişisel bilgilerini elde edebilecek.

Geçen Cuma açıklanan planla birlikte sınır güvenliği yetkilileri (CBSA), Kanada Çalışma ve Sosyal Gelişim Bakanlığı (HRSDC), Kanada Maliyesi (Revenue Canada), Kanada Kraliyet Polisi (RCMP) ve göçmenlik danışmanları meslek örgütü başta olmak üzere tüm federal ve eyalet kurumlarından göçmenlerin ve vatandaşların şahsi bilgileri talep edebilecek.

Kanada Vatandaşlık ve Göçmenlik Bakanlığı (CIC) konu hakkında yapılan bir açıklamada “ CIC’nin diğer kurum, kuruluş ve partnerlerle insanların şahsi bilgilerini paylaşabilmesi için gerekli yasal yetkinin alınmasının gerekli olduğu” vurgusu yapıldı.

Özel Hayatın Gizliliği Yasasının (Privacy Act) CIC tarafından her zaman gözetildiği de belirtilirken ne tür bilgilerin paylaşılacağı ya da paylaşılması gerektiği konusunda bir netlik olmadığı için yasa tasarısı kamu oyunda belirsizlik yarattı.

Plana göre Kanada maliye departmanı yeni bilgi paylaşımı rejiminde anahtar rolü oynayacak. Yapılacak değişiklikler sonrasında göçmenlik otoriteleri Kanada maliyesinin gelir teyit programına (income verification program) ulaşabilecekler ve göçmenlik ya da vatandaşlık başvurusu yapanların yalan beyan, sahtekarlık ya da önemli bilgileri saklayıp saklamadıkları daha kolay fark edilecek ya da dosyalarındaki tutarsızlıkları daha kolay görülecek.

Bilgi paylaşımı ile otoriteler belge sahteciliğine karşı daha da etkin bir savaş verilecek, insanların hükümet hizmetlerinden yararlanabilmeleri izlenecek ve göçmenlik yetkilileri diğer kurumlardan elde ettikleri bilgi sayesinde göçmenlik statüsü değişmiş olanları daha yakından takip edebilecek.

Hükümet yeni yasayla birlikte göçmenlik sisteminin daha etkin çalışması ve vatandaşlık ve devlet hizmetlerinde daha etkin bir hizmetin verilmesi mümkün olacak.

Yasa tasarısı üzerinde çok konuşulacak ve bizde yakından takip edeceğiz.


Murat Kandemir, 15 Mart 2015

12 Mart 2015 Perşembe

Kanada’da Mülteci Kabul Oranı Kısıtlamalara Rağmen Artışta

Kanada’nın yeni mülteci sistemine daha sıkı kuralların konulmasına rağmen Ottawa’nın güvenli saydığı ülkelerden gelen mülteci adaylarının kabul edilme oranları artış gösteriyor.

Başkent Ottawa tarafından son iki yıldır siyasi sığınmacı sistemine daha sıkı kurallar getirilmiş olmasına rağmen Kanada’nın güvenli olarak varsaydığı ülkelerden gelenlerin kabul edilme oranlarının yüksek olduğu ortaya çıktı.

Toronto Star gazetesinin Göçmenlik ve İltica Kurulu (IRB) ofisinden elde ettiği bilgilere göre 2014 yılında yapılan 19.960 iltica talebinin yarısı kabul edilmiş. 2013 yılında kabul edilen iltica talebi toplam talebin sadece yüzde 38’iydi.

Kanada mülteci sistemi 2012 yılında revize edildi ve toplamda 42 ülkenin “güvenli ülke” olarak belirlendi ve bu ülkeden gelen siyasi sığınmacıların davaları daha hızlı görülmeye başlandı.

Mülteci başvurularını değerlendirmekte sorumlu IRB eski ve yeni sistemi başvuruların yapılış tarihine göre inceliyor ve sonuçlandırıyor. Aralık 2012’den önce yapılan başvuruları hükümetin atadığı hakimler ve 2012 sonrası başvuruları ise yeni yönetmelik uyarınca bu iş için atanan hükümet görevliler değerlendiriyor.

Bazı gözlemciler yeni sisteme göre değerlendirilen başvurularda yüzde 61 kabul oranının eski sistemdeki yüzde 34 kabul oranına göre fazla olmasına dikkat çekiyor.

Kanada Mülteciler Konseyi yöneticisi Janet Dench güvenli olarak farz edilen ülkelerden gelen mülteci başvurularındaki yüksek kabul oranının hükümetin bu ülkeleri güvenli olarak görmesine tezat oluşturduğunu fikrinde.

Yeni mülteci sistemi, siyasi sığınma talebinde bulunana iddiası için hazırlık yapması ve gerekli evrakları toplayabilmesi için daha az süre vererek zorlaştırdığı için eleştirilmişti. Kabul oranlarının yüksek olması dikkate değer.

Kanada Göçmenlik ve Vatandaşlık Bakanlığı göçmenlik kanununda yapılan reformların sonuçlarından memnun.

Devlet, mülteci sisteminin zorlaştırılmasının amacını temelsiz mültecilerin başvuru yapmasını engellemek, devlet korunmasına muhtaç olan “gerçek mültecileri” ayırt etmek ve ihtiyacı oldukları devlet korunmasını sağlamak olarak açıklıyor.

Kanada hükümeti tüm siyasi sığınmacı adaylarının başvurularının adil ve bağımsız duruşmalarda konunun uzmanları olan görevliler tarafından incelendiğini belirtiyor. Kanada’nın iltica sisteminde oldukça cömert olduğunu belirten yetkililer hükümetin temelsiz iddialarla iltica ederek statü alan ve bu sayede hem devlet yardımı hem de ücretsiz sağlık hizmetlerinden yararlanmak isteyenlere karşı sıfır tolerans gösterdiğini ifade ediyorlar.

2014 yılında Macaristan’dan gelen iltica başvurularının yüzde 35’i kabul edildi. Bu oran 2012 yılı rakamlarının çok ta üstünde. Macaristan AB üye ülkesi olarak güvenli ülke olarak sayılmış ve yeni kanunla birlikte bu ülkeden gelen siyasi sığınmacı başvurularının kabul oranının düşeceği varsayılmıştı.

Diğer tartışmalı bir ülke de Meksika’ydı. Meksikalı mültecilerin kabul edilme oranları yüzde 18.8’den yüzde 28.8’e çıkmış bulunuyor. Avrupa ülkesi Çek Cumhuriyeti’nde de yüzde 4.9 kabul oranı yüzde 21’e çıktığı için benzer nitelik taşıyor. Slovakya mülteci kabul oranları yüzde 3.3’ten yüzde 52’ye çıkarak aynı trendi takip ediyor. Tüm bu ülkeler Kanada’nın yeni mülteci sisteminde “güvenli ülkeler” olarak bilinen ve normalde mülteci üretmemesi beklenen ülkeler.

Genel olarak baktığımızda kabul oranlarının değişkenlik gösterdiği göze çarparken davalar siyasi sığınmacı adayının şahsi iddiası ve geldiği ülkenin şartları gibi faktörler dikkate alınarak karara bağlanıyor.

Kanada’da 2012 yılında 20.223 siyasi sığınma talebinde bulunulurken bu rakam yeni reformlar sonrası 2013 yılında 10.356’ya düştü ve 2014 yılında da 13.652’de kaldı.

Mültecilerin en çok geldiği ülkeler yine Çin, Pakistan, Macaristan, Kolombiya, Suriye, Nijerya, Afganistan ve Haiti oldu. 2014 yılında bu ülkelerden yapılan mülteci başvurularının toplam kabul oranı ortalama yüzde 67 oldu.

Hükümetin 2012 yılında yaptığı reformlarla özellikle demokratik ülkelerden yapılacak iltica taleplerini azaltmayı ve şu ana kadar biriken mülteci başvuru dosyalarının hızlıca sonuçlandırılmasını sağlamayı amaçlamıştı.

Yeni sistemle birlikte siyasi sığınmacı başvurularının dosyaları ortalama üç ay içinde incelenmeye başlandı ve son iki yılda biriken dosya sayısı 9.877’ye düşürüldü. Siyasi sığınma talebinin incelenmesi ortalama üç sene süren eski sistemde sonuçlandırılmayı bekleyen mülteci başvuru dosya sayısı 2012 yılında 30.750’ye ulaşmıştı.

Kanada her sene azımsanmayacak sayıda mülteciye devlet koruması veriyor ve devlet yetkililerinin düşüncelerinin aksine genel olarak iltica sistemi temelsiz başvuru sahipleri tarafından kötüye kullanılmıyor. Yıl bazında iltica başvuru sayısı azalıyor fakat diğer ülkelerle birlikte özellikle demokratik ülkelerden gelenlerin davalarının kabul oranı beklendiği gibi düşmüyor.

En çok ilticacı gönderen 20 ülkenin 2014 ve 2013 yılları kabul oranları
2014 - 2013
Çin -%42 - %34
Pakistan -%78 - %72
Macaristan  %35 - %20
Kolombiya %52 - %38
Suriye %93 - % 90
Nijerya %53 - %35
Hindistan %18 - %15
Kuzey Kore %0 - % 0
Afganistan %77 - % 71
Haiti %41 - %40
Kongo %43 - %49
Irak %82 - %63
Sri Lanka %58 - %51
Hırvatistan %11 - %11
Slovakya %52 - %8
Ukrayna %59 - %41
Bangladeş %64 - %39
İran %71 - %75
Mısır %86 - %89
Somali %54 - %59
Kaynak: Immigration and Refugee Board


Murat Kandemir, 12 Mart 2015 

10 Mart 2015 Salı

Vatanlarını Ziyaret Eden Eski Mülteciler Göçmenlik Statülerini Kaybedebilir

2012 yılında yapılan kanuni değişikliklerle birlikte daimi göçmenlik ve mülteci statüsünü kaybedenlerin sayısında artış gözlemlendi.

Ottawa, Kanada’ya iltica ederek daimi ikamet statüsü kazananların ülkelerini ziyaret etmeleri halinde göçmenlik statülerini iptal etme çalışmalarını hızlandırdı.

Ottawa, sessizden ve derinden, Kanada’da siyasi sığınmacı başvurusunda bulunup göçmenlik statüsü elde ettikten sonra eziyet gördüğünü iddia ettiği ülkeyi ziyaret eden mültecilerin daimi ikamet statülerini iptal etme çalışmalarını başlattı.

2012 yılında yürürlüğe giren çeşitli değişikliklerle hükümet eski mülteci dosyalarını tekrar açıyor ve durumlarında değişiklik olan mültecilerin Kanada’dan sınır dışı edilmesi işlemlerini başlatıyor.

Kimlerin mülteci olup olmadığına karar veren Göçmenlik ve İltica Kurulu (IRB) verilerine göre devlet korumasından çıkarılan mülteci sayısı 2014 yılında 116’ya ulaştı. Bu rakam 2012 yılında sadece 24’tü.

Kanada Mülteciler Konseyi tarafından elde edilen bir belgeye göre Muhafazakar hükümet (Conservative Government) 875 kişinin sahip olduğu siyasi sığınma statüsünü iptal etmeyi hedeflemiş.

Yetkililer böyle bir hedefin olmadığını iddia ediyorlar.

Uygulamayı eleştiren çeşitli STK temsilcileri hükümetin bu girişiminin hasta bir yakınını ziyaret etmek ya da siyasi durumların iyileşmesi ile daha fazla süre ülkesinde bulunan eski mülteci göçmenler arasında panik ve korku yarattığını düşünüyorlar.

Kanun bir mültecinin ülkesini ne sıklıkla ve ne kadar bir süre için ziyaret edebilmesi üzerinde net değil. Ottawa, iltica ettiği ülkesinden kimlik kartı ve pasaport çıkartanların durumları üzerinde kuşkuyla duruyor.

Bir sivil toplum kuruluşu olan mülteci konseyi daimi ikamet statüsü sahibi bile olunsa insanların güvende olmadığını ve statülerini her an kaybedebileceğini düşünüyor. Mülteci konseyi yöneticisi Janet Dench’e göre federal hükümet insanların statüsünü her an ellerinden alabilir.

Göçmenleri kucaklayan bir ülke olarak bilinen Kanada şimdi statülerin kolayca geri alındığı ve vatandaşlık başvurularının ağırdan işlendiği bir ülkeye mi dönüşüyor?

2012’den önce mülteci statüsünün iptal işlemi daha seyrek yapılıyordu. Eski sistemde bir mültecinin statüsünü kaybetmesi otomatik olarak işleyen bir süreçte değildi. O yüzden cüzi sayıda insanın mülteci sıfatı iptal edildi.

Kanun devlet korunmasına alınmış mültecinin sadece sığınma talebi esnasında yalan beyanda bulunması veya bir suçtan dolayı ceza alması durumunda sığınmacı ve daimi göçmen statüsünün iptal edilmesine olanak tanımaktaydı.

Kanada Sınır Güvenliği Teşkilatı (CBSA) mülteci sisteminin daha etkin çalışabilmesini sağlamak için mülteci statülerinin iptal edilmesi uygulamalarının 2013 yılında öncelikli olacağını söyledi.

Teşkilat, sınır güvenlik elemanlarından gelen bilgiler ışığında mülteci iptal işlemlerini başlatıyor. Sahada hizmet veren sınır güvenlik elemanlarının dışında CBSA, Kanada Vatandaşlık ve Göçmenlik Bakanlığı (CIC) ve Göçmenlik ve İltica Kurulu (IRB) gibi diğer partnerlerle işbirliği yapıyor. Bu üç organın ortak çalışmasıyla daha fazla mültecinin statüsü iptal edilecek.

Sınır güvenlik görevlilerine ve CIC memurlarına gerekli eğitimler verildi bile. Verilen eğitimler ışığında görevliler ne tür durumların potansiyel iptal işlemi olarak mahkemeye sevk edilmesi gerektiği ve hangi tür delillerin gerekli olduğunu artık biliyorlar. Mülteci statüsünün iptal istemiyle mahkemeye gönderilen göçmen sayısında bir artış bekleniyor.

23 Şubat 2015 tarihli Star gazetesinde konuyla ilgili olarak Nepal göçmeni Milan Kumar Karki’nin hikayesi paylaşıldı. Karki’nin, Nepal rejimi tarafından kötü muameleye maruz kaldığı sebebiyle yapmış olduğu siyasi sığınma başvurusu 2002 yılında kabul edildi ve kendisi Kanada’da mülteci olarak tanındı. Bir sonraki yıl göçmen olan Karki 2010 yılında yaptığı vatandaşlık başvurusunun sonucunu bekliyor.

Ocak ayında Karki, sınır güvenliği teşkilatından mülteci statüsünün iptal işleminin başlatıldığı yazısını aldı.

Alınan yazıda CBSA, Karki’nin korunmak istediği ülkeden (Nepal) gönüllü olarak pasaport aldığı ve Nepal ve diğer ülkelere defalarca gittiğini vurguladı. Böyle yapılarak söz konusu kişinin artık Kanada’nın korumasına ihtiyacı olmadığını göstermiş olduğu belirtildi.

Karki’nin vatandaşlık başvurusundaki bilgileri kullanan görevliler 37 yaşındaki mülteci göçmenin Nepal’e defalarca gittiğini, uzun süreler kaldığını, evlendiğini ve eşini Kanada’ya getirdiğini belirledi.

CBSA’nın konuyu mahkemeye taşımasının temelini “Karki’nin bir zamanlar eziyet ve kötü muamele gördüğü ülkeye yerleştiği” gerçeği olarak gösterdi.

Kanada hükümetinin sponsorluğunda Vancouver’da düzenlenen insan hakları konferansına katılan Karki anne-babasının hala Nepal’de yaşadığını ve onları Kanada’ya getirmek için yaptığı sponsorluk başvurusunun reddedildiği bilgisini verdi.

Yaptığı savunmasında Nepal’deki siyasi durumun değiştiğini ve geri dönmekten korkmadığını da belirten Karki mültecilerin her zaman mülteci olarak kalmayacağını iddia etti. İnsanların mülteci olarak Kanada’ya gelmesine sebep olan problemler o anki siyasi havadan dolayı oluşmaktadır ve siyasi hava değişkendir.

Karki savunmasını daha da derinleştirerek Kanada hükümetinin yeni kanunu Kanada’ya yerleşen insanları kovmak için kullandığını hatta artık vatandaşlığı da zorlaştırdığını belirtiyor. Karki’nin mesajı açık: “Vatandaş olmadığın sürece güvende değilsin.”

Statüsü iptal edilmek istenen kişilerin dosyası mülteci kurulunda görülüyor ve karar federal mahkemede temyiz edilebiliyor. Mülteci sıfatı iptal edilenler insan hakları temellerinde başvuru yapamıyor. Kararın verilmesi sonrasında eski mültecinin ülkeden gitmesi isteniyor.


Murat Kandemir, 10 Mart 2015

6 Mart 2015 Cuma

Transit Polisi ve Kanada Sınır Güvenliği Teşkilatı İşbirliği Sona Erdi

Metro ve trenlerinde görev yapan transit polisi artık Kanada Sınır Güvenliği Teşkilatı (CBSA) ile işbirliği yapmayacaklarını açıkladı.

Metro Vancouver transit polisi amirlerinden Anne Drennan bir gazeteye verdiği demecinde artık transit polisinin odak noktasının insanların kim ve nereden geldiklerinden ziyade herkes için ulaşılabilir taşıma hizmeti vermek olacağını açıkladı.

Drennan geçmişte olduğu gibi artık üzerinde gerekli kimlik belgesi olmayanları alıkoymayacaklarını, sistemde tutuklama emri bulunanlar hariç insanları CBSA’ya göndermeyeceklerini ifade etti.

Değişiklikler transit polis amiri Neil Dubord’un “Transportation Not Deportation” (Taşı-Sınır Dışı Etme) adlı sosyal haklar sivil vatandaş grubu ile buluşmalarının ardından kabul edildi.

İnsanlar Lucia Vega Jimenez’ın 2103 Aralık ayında trajik bir şekilde ölmesinin ardından çeşitli ortamlarda protestolarını arttırmaya başlamıştı.

Vega Jimenez ücret ödemediği için alıkonulmuş daha sonra da ülkeden sınır dışı edilmesi istenmişti.

Jimenez, hakkında verilen sınır edilme kararının ardından tutuklu bulunduğu YVR CBSA gözaltı merkezinde kendini asarak hayatına son vermişti.

Drennan, bu ölümlü olayın ardından transit polisine çalışma yöntemlerini değiştirme konusunda herhangi bir tavsiyede bulunulmadığını açıkladı.

Transit polisi ile CBSA arasındaki işbirliğinin sona erdirilmesi konusunda insanlar farklı düşünüyorlar.

Bazı göçmenlik ve ceza avukatları transit polisinin kararını memnuniyetle karşılıyorlar.

Transit polisinin ulaştırma ve seyahat ile ilgili konulara yoğunlaşmaları gerektiği ve göçmenlik veya diğer federal kanunların alanlarına karışmaması gerektiği belirtiliyor. İnsanlar transit polisinin asıl görevi konusunda aynı fikirdeler. Herkes için ulaşılabilir ve güvenli toplu taşıma hizmetinin verilmesini sağlamak.

Transit polisi taşıma ile ilgili kurallara yoğunlaşmalı ve görevi dışında olan insanların göçmenlik statüleriyle ilgilenmemeleri çağrısı yapılııyor.

İnsanların taşıma ücretini ödeyip ödemediklerini anlamanın daha basit yolları olmalı ve tüm yolcular sınır dışı edilme korkusu yaşamadan seyahat edebilmeli.  

Transit polisi Toronto, San Francisco ve Denver gibi şehirlerin kaçaklara karşı uygulamalarını örnek alıyor.


Murat Kandemir, 6 Mart 2015