26 Şubat 2013 Salı

Kanada Federal Mahkemesi Amerikalı Firari Askerin Davasını Kabul Etti


Kanada Federal Mahkeme ABD’li savaş karşıtı firari asker Jules Tindungan’ın temyiz başvurusunu kabul etti. Daha önce iltica başvurusunda bulunan ve davasını kaybeden firari askerin siyasi sığınma talebi davayı daha önce reddeden Göçmenlik ve İltica Kurulu (IRB) tarafından tekrar görülecek.

Firari askerin avukatı Alyssa Manning bu davanın 2008’den beri Birleşik Devletler askeri olup Kanada’da siyasi sığınma başvurusu reddedilen ve sonra Kanada Federal Mahkemeye temyiz başvurusunda bulunup kazanan 11’inci dava olduğunu söyledi.

Federal Mahkeme Birleşik Devletler ordusunun uluslararası savaş kurallarını ihlal ettiği yönündeki kanıtları görmezden gelemedi. ABD ordusunun uluslararası savaş suçları işlediği bir kez daha teyit edildi.

Kanada Federal Mahkeme’sinin siyasi sığınma talebi reddedilen Amerikalı asker kaçaklarının davasının tekrar IRB’de görülmesine hükmetmesi avukat Manning’i pek sevindiremiyor. Çünkü avukata göre Kanada’daki Muhafazakar Parti (Conservative Party) hükümeti savaş karşıtı firari askerleri suçlu olarak görüyor ve IRB’nin bu konuda tamamen bağımsız olarak karar veremeyeceğini düşünüyor.

Avukata göre Federal Mahkeme’nin alt mahkemenin verdiği negatif dava sonucunu bozarak iltica eden firari askerin davasının IRB’ye tekrar gönderilerek başka bir hakim tarafından görülmesi kararı bu kişiye siyasi sığınma hakkı verilmesi anlamını taşıyor.

Maalesef bu o kadar da kolay değil. Nitekim Muhafazakar Parti daha önce tüm göçmenlik görevlileri için yayınladığı bir tebliğde (Operational Bulletin 202) Tindungan gibi firari askerlerin uluslararası hukukun askerin hakları, sorumlulukları ve bazı kötü amaçlı askeri emirleri yerine getirmemesi gibi durumlarda ki görüşlerine karşın yine de suçlu sayılması gerektiğini belirtiyor.

Yani ne kadar delil getirirlerse getirsinler Kanada Vatandaşlık ve Göçmenlik Bakanlığı bu asker kaçaklarının siyasi sığınma taleplerinin kabul edilmemesi gerektiğini düşünüyor desek yanlış olmaz.

25 yaşındaki Kaliforniyalı Jules Tindungan ABD ordusuna 2008’de katıldı. Afganistan’da 15 aylık hizmeti sonunda başka yer için istekte bulunmasına karşın savaşa katılması için yerinin değiştirileceğini öğrendi. Mahkeme gerekçeli kararında askerin gözaltına alınanlara işkence yapılması, sivil evlere baskınlar düzenlenmesi, sivil bölgelere “ayrım gözetmeden ve rutin” ateş açılması, şehir halkını korkutmak için ABD askeri araçlarına ölmüş tutsakların bağlanması gibi “şahit olduğu ve karıştığı” olaylar yüzünden görevi ret kararını “ahlaki ret” kapsamında aldığı yer aldı.

Kanadalı Nicole Burton ile evlenen ve Toronto’da demir işçisi olarak çalışmakta olan firari asker Tindungan Kanada’da kalmaya kesin kararlı. Tindungan Federal Mahkeme’nin IRB’nin “Cenevre Anlaşması ihlalleri hakkında oldukça fazla belgeyi” iltica dosyasına koymasına rağmen davasını ret ederek yanlış karar verdiğini onaylamasından dolayı oldukça memnun.

Tindungan geri gönderildiğinde ABD ordusunun kendisine adil davranmayacağını artık Federal Mahkeme’nin de inandığını düşünüyor.

Sonuç ne olursa olsun Tindungan motivasyonunu yüksek tutarak kendinden emin bir şekilde davasında ısrar ediyor.

2009 yılında Kanada Vatandaşlık ve Göçmenlik Bakanı Jason Kenny ABD firari askerlerin ilticalarını “asılsız siyasi sığınmacılar” olarak değerlendirmiş ve eleştirileri üzerine çekmişti.  

2009’da ABD ordusunda görevli ve Irak’ta hizmet etmiş firari asker Kimberly Riviera Kanada’ya iltica etmiş, davası kabul edilmemiş ve tüm temyiz yollarını denedikten sonra ülkeden sınır dışı edilmişti.

Bakanlık sözcüsü Alexis Pavlich, Federal Mahkeme’nin Tindungan davasını kabul etmesinden sonra kamuoyuna bilgi verdi. Sözcü tüm siyasi sığınma taleplerinin durum bazında ve “bağımsız” IRB tarafından değerlendirildiğini belirtti. Hepsinin reddedildiğini ve Federal Mahkeme tarafından da IRB’nin ret kararlarının kabul edildiğini ifade etti.

Alexis Pavlic uluslararası kabul edilmiş normlara göre ABD gibi demokratik bir ülkenin firari askerlerinin mülteci olamayacağına düşünüyor ve Başkan Obama Yönetimi’nin kendi askerlerine eziyet edeceğine de inanmıyor.

NDP partisi ise Muhafazakar Hükümet’in bu davalara karşı “siyasi sebeplerle” ve önyargı ile yaklaştığını düşünüyor ayrıca CIC tarafından ABD asker kaçakları hakkında yayınlanan tebliğin her bir davanın kendi değerine göre görülmesi gerektiği kuralını ihlal ettiğine inanıyor.

2008’de yapılan bir Angus-Reid kamuoyu araştırmasında ankete katılanların yüzde 67’si ABD firari askerlere Kanada’da ikamet izni verilmesini istemişti.

Asker kaçağı Tindungan’nın davası altı ay içerisinde IRB’de tekrar görülecek.  

Murat Kandemir, (Member of ICCRC), 26 Şubat 2013

25 Şubat 2013 Pazartesi

Kanada 2012 Yılında Rekor Sayıda Vize Verdi


Kanada 2012 yılında 1 milyon kadar ziyaretçi vizesi vererek rekor kırdı. Kanada Vatandaşlık ve Göçmenlik Bakanı Jason Kenney 20 Şubat 2013’te yaptığı duyuruda hükümetin ekonomiyi canlandırmak ve istihdam alanı yaratmak amacıyla Kanada’ya gelecek olan ziyaretçilerin sayısını arttırmak ve önlerindeki engelleri kaldırmak için ellerinden geleni yaptıklarını bildirdi.

Hükümet gerçek turistlere ve ziyaretçilere hızlıca ve daha fazla vize vererek aileleri birleştirmek ve sonunda ekonomik olarak bundan faydalanmak amacında.

2012 yılında verilen vize sayısı 2004 yılında verilen vize sayısına göre %40 artış gösterdi. Bu artış artık Kanada’nın ziyaretçiler tarafından (ziyaretçi ve öğrenci) çok tercih edilen ülke olma yolunda ilerlediğinin kanıtı.

Kanada’nın çok ziyaret edilen bir ülke olması turizmin de canlanmasına sebep oluyor. Çok olan ziyaretçiler Kanada içinde para harcıyor ve çeşitli etkinliklere katılıyorlar ve bu da turizmi canlandırıyor. Canlanan turizm ülkede istihdamı arttırıyor ve ekonomik gelişime katkı sağlıyor.

Hükümette son yıllarda ziyaretçileri ülkeye çekmek için birçok araç geliştirdi. 2011 Temmuz ayında en fazla beş yıllık verilen çok-giriş vizeleri artık on yıllık olarak veriyor. Böylelikle artık ziyaretçiler 10 yıl içerisinde bir girişi altı aylık süreyi geçmeyecek şekilde çoklu giriş-çıkış yapabilecek.

Bakanlık aynı zamanda aileleri birleştirmek için de 6-8 yıl süren anne-baba sponsorluğunu askıya alıp sadece anne-baba ve dede-ninelere özel ‘süper vize’yi geliştirmişti. 10 yıllık olarak verilen süper vize sayesinde artık Kanada’ya giriş yapan anne-baba veya dede-nineler sevdikleriyle birlikte bir girişte 24 aya kadar sorunsuz kalabiliyorlar.

Altı ay ve daha az İngilizce dil kursuna gidenler de ziyaretçi vizesi alıyorlar. Her sene binlerce öğrencinin dil eğitimi için gittiği Kanada’da İngilizce dil eğitimi sektörü de ABD ve İngiltere’deki düzeye gelmiş durumda.

Hükümetin yabancılara ziyaretçi vize verilmesi uygulamasını her ne kadar kolaylaştırmaya çalışsa da Kanada hala en zor vize alınan ülkelerden birisi olduğunu söyleyelim. Ülke içinde uygulanan ve herkese açık olan iltica sistemi ve bunun sonucunda bazı ülkelerden gelenlerin ülkeye girer girmez iltica ederek ülkede kalmaya çalışması gerçeği vize alınması esnasında gerçek ziyaretçilerin de önüne çıkıyor.

İş veya turistik amaçlı ülkeye girmek isteyen gerçek ziyaretçiler vize başvurusu esnasında kalma sürelerinin bitiminden sonra ülkeden ayrılacaklarına dair vize memurunu ikna etmek zorunda. Ve maalesef bu ikna öyle kolay olmamakta.

İltica sistemini revize ederek iltica edenlerin davalarının hızlıca görülmesi ve Kanada için güvenli sayılan menşe ülkeler listesi, DCO (Designated Countries of Origin) oluşturulması bundan sonra ülkede iltica etmek isteyenlerin bir kez daha düşünmesine sebep olacak. Zira şu an 35 adet olan DCO ülkelerinden (tüm AB ülkeleri, ABD, İsrail, Japonya, Norveç, İzlanda, Avustralya, İsviçre, Meksika ve Yeni Zelanda) gelenler iltica ettiklerinde hem ziyaretçi statüleri yanacak hem de iltica davaları ülkeleri “güvenli” sayıldığı için çok hızlı görülecek (30-45 gün), davaları “asılsız iltica davaları” gibi görülecek ve siyasi sığınma talepleri kabul edilmediğinde de sadece federal mahkemede temyiz hakkı olduğu bir çoğu kısa süre sonra statüsüz kalacak ve ülkeden sınır dışı edilecek.

Devlet daha çok kişinin ülkeye gitmesini ve Kanada’nın en çok ziyaret edilen ülkelerden olmasını istiyor. DCO ülkeleri vatandaşları daha kolay vize alabilecekken Ortadoğu ve Asya ülkeleri vatandaşları ise Kanada vizesi müracaatında vize görevlisini vize bitiminden önce Kanada’dan çıkacağına ikna etmeye çalışacak.

Murat Kandemir, (Member of ICCRC), 25 Şubat 2013

20 Şubat 2013 Çarşamba

Terörizme Bulaşan Çifte Vatandaşların Kanada Vatandaşlığı Geri mi Alınacak?


Göçmenlik Bakanı Jason Kenney kendi partisinden bir milletvekili tarafından hazırlanan yasa tasarısına terörist eylemlerde bulunan ve Kanada vatandaşı olan çifte vatandaşların Kanada vatandaşlığının iptal edilmesi maddesinin de konabileceğini söyledi. 

Bir Lübnan ve Kanada vatandaşının geçen yaz Bulgaristan’da otobüs bombalanması eylemine karışması üzerine konuşan Bakan Kenney benzer olaylar yüzünden vatandaşlık kanununda gerekli yasal değişikliğin zamanının geldiğine inanıyor.

Conservative Partisi milletvekili Devinder Shory tarafından hazırlanan bir tasarı da (C-425) Kanada’ya karşı “savaş sebepleri” fiilleri işleyenlerin vatandaşlığının iptali isteniyor. Bakan Kenny partisinin milletvekilinin hazırladığı bu tasarının kapsamının terör suçlarının dahil olacak şekilde genişletilmesini istiyor.  

Geçen yaz 18 Temmuz’da 5 İsrailli turist ve otobüs şoförünün ölümüyle sonuçlanan Bulgaristan’daki otobüs bombalama eylemine karışmakla suçlanan Lübnanlı Kanada vatandaşının 12 yaşından beri Lübnan’da yaşadığı tespit edildi.  

Bulgaristan Hükümeti saldırıdan dolayı Lübnan’da faaliyet gösteren Hizbullah’ı suçladı. Hizbullah Kanada tarafından terörist örgüt olarak kabul ediliyor. 

Shory’nin yasa tasarısı (C-425) Avam Kamarası’nda ikinci okumadan geçti. Yasa tasarısı sadece çift vatandaşlığı olan Kanadalıları etkileyecek.

Kenney terörist saldırılarda bulunan birisinin vatandaşlığının hükümet tarafından iptal edilememesini saçmalık olarak değerlendirdi.

Bakan Kenney’in araştırmaları batıdaki liberal demokrasi hükümetlerinin bu tarzda ağır suçları işleyenlerin vatandaşlığını iptal etme yetkisine sahip olduğunu doğruluyor.

Muhalefet, Bakan Kenney’in konuyla ilgili tüm görüşlerini düşünmeden söylenen ifadeler olarak değerlendirdi. NDP Partisi Lideri Thomas Mulcair ise Bakan Kenney’nin müdahalesinin münferit bir olay yüzünden olduğunu ve başarı şansının az olduğunu ifade etti. Bazı milletvekilleri yürürlükteki Anayasa’nın vatandaşlığın iptal edilmesine izin veren yasal düzenlemeye pekte imkan vermeyeceğini ifade ediyorlar.

Avukatlar da yasa tasarısının pratikte pek uygulanamayacağını düşünüyor. Vatandaşlık hakkı devredilemeyen bir anayasal hak olarak belirtiliyor. Hem şu anki Anayasa’da hem de uluslararası kanuna göre vatandaşlık hakkı sahibinin tasarrufundan çıkması yasak olan “vazgeçilemez ve devredilemez haklar” statüsünde değerlendiriliyor.

Olayın bir de etik boyutu var. Birisi Kanada vatandaşı olduğunda vatana ihanet, terörizm ve daha başka ağır her ne suçu işlerse işlesin cezasını çekmenin dışında vatandaşlığı elinden alınmalı mı? Vatandaşlık belli şartlar karşılığında verilen bir hak mı? Bu yasal düzenleme ile eğer çifte vatandaş olan Kanada vatandaşlarının vatana ihanet ve terörizm faaliyetleri suçlarına karışması halinde Kanada vatandaşlığının elinden alınmasına izin verilirse bu daha sonra başka suçları işleyenlerin de keyfi olarak vatandaşlıklarının ellerinden alınmasına yol açmaz mı?  

Bakan Kenney konuyla ilgili olarak CBC TV’de yaptığı bir açıklamada C-425 Yasa Tasarısının “adi suçları” kapsamayacağını ve vatandaşlığı iptal edildiğinde “vatansız” kalacaklara uygulanamayacağını özellikle beyan etti. 

Ama dediğim gibi herhangi bir suçtan dolayı vatandaşlık iptaline izin veren yasal düzenlemeye daha sonra daha hafif başka suçlarında eklenmeyeceğini kim garanti edebilir? 

Bu soruların da uzmanlar tarafından iyice cevaplandırılması gerekiyor?

Murat Kandemir, (Member of ICCRC), 20 Şubat 2013

19 Şubat 2013 Salı

Kanada Parlamentosu “Yabancı Suçluların Hızlı Sınır Dışı Edilmesi Yasası"nı Onayladı


Oldukça tartışma yaratan, yabancı suçluların ülkeden hızlı bir şekilde sınır dışı etme amacı taşıyan yasa tasarısı Parlamentoda ilk onayını aldı. Kanada Vatandaşlık ve Göçmenlik Bakanı’nın kanunlaşacak yasa ile çok fazla güç elde edeceği ve bunun adalet kavramıyla örtüşmeyeceği itirazlarına rağmen yasa tasarısı kanunlaşma yolunda emin adımlarla ilerliyor.

Yasa tasarısını savunan Bakan Jason Kenny tasarının sınır dışı kararı çıkan kişilerin bitmek tükenmek bilmeyen temyiz başvuruları ile gönderilme prosedürünü ertelemenin önlenmesi hakkında hükümetlerinin seçim vaatlerinden birisi olduğunu belirtti. Bakan Kenney aynı zamanda Kanada’ya cömert göçmenlik sistemini kötüye kullanmaya ve kanunları çiğnemeye gelenlere karşı toleransları olmayan yeni Kanadalılardan da “muazzam destek” aldıklarını da sözlerine ekledi.

Suça karışmış bazı kişilerin Kanada içine salıverilmelerinin ardından tekrar suç işlediklerini iddia eden Bakan Kenney ellerinde tekrar suç işlemiş eski suçluların uzun bir listesi olduğunu da beyan etti. Kanun taslağı parlamentoda NDP ve Liberal partinin desteği olmadan 149-130 oyla kabul edildi.

Bakan Kenney bu kanun taslağını ciddi suç işlemiş birisinin cezasını çektikten sonra hapishaneden direkt havalimanına gönderilmesi ve bir daha Kanada’ya girmesine izin verilmemesi olarak özetledi.

“Yabancı Suçluların Hızlı Sınır Dışı Edilmesi Kanunu” (the Faster Removal of Foreign Criminals Act) Kanada’da altı ay ve daha fazla hapis cezası almış birisinin temyiz hakkına sahip olmadan Kanada’dan sınır dışı edilmesine olanak tanıyacak. Ayrıca Kanada dışında 10 yıllık hapis cezası almış birisi de temyiz etme hakkından mahrum olacak ve ciddi suçlardan hüküm giyenler insan hakları temellerinde (H&C Application) temyiz başvurusu yaparak sınır dışı işlemini geçici olarak durduramayacak.

Yasa taslağı aynı zamanda savaş suçlularının yakınlarını da etkileyecek ve diğer ciddi suçlardan hüküm giymiş yabancıların da Kanada’ya girmesini engelleyecek.

Yasa tasarısı Bakan’a “kamu politikası görüşleri” temellerinde yabancıları Kanada dışında tutabilmek için “negatif takdir” gücü yetkisi veriyor. Bu yetkide muhalefetin hiç hoşuna gitmiyor.

Taslağa yapılan en güçlü eleştiri de taslağın Bakan’a çok fazla güç vereceğini ve farklı siyasi tercihi olan herhangi birisinin suç işleme ihtimali değerlendirilmeden kolaylıkla ülke dışına çıkarılmasına olanak tanıyacağı yolunda.

Ekim ayında çok tartışılan Amerikalı rahip Terry Jones’un Kanada’ya girişinin engellenmesi yeni yasayı haklı gösterebilir. Bir konferansta konuşma yapmak üzere Kanada’ya gelmek isteyen rahip Almanya’da almış olduğu eski bir cezai hükmü yüzünden ülkeye sokulmamıştı. Fakat ülkeye alınmamasının asıl sebebinin “Uluslararası Kuran Yakma Eylemi” çerçevesinde ülkeye gelmek istemesiydi. Bu açıdan bakıldığında aslında yasa ülkede huzuru bozması muhtemel olan yabancı kişilerin daha Kanada sınırında iken ülkeye sokulmayarak iyi bir amaca hizmet edeceği tahmin edilebilir.

Kanada Barolar Birliği’de yasa tasarısını sıkı eleştirenlerden. Birlik yeni yasayı “Kanada’nın adalet, eşitlik ve şefkat gibi temel değerlerini kaybetme pahasına” yürürlüğe konacak “gereksiz bir uygulama” olarak görüyor.  

Göçmenlik avukatları da aslında Baro’yla aynı fikirde. Bazı göçmenlik avukatları Kanada’da bulunan yabancı suçlu kişileri ülkeden çıkarmak için hâlihazırda zaten yeterli kanuni yolun mevcut olduğunu ve göçmenlik sisteminde yabancıların sınır dışı edilme sürecinde yaşanan bazı gecikmelerin de Kanada Sınır Güvenliği Kurumu’nun (CBSA) yeterli kadro ve kaynağının olmayışına bağlıyor. Tabi yeni yasanın “aileleri parçalayacağı ve çocukların da bu durumdan olumsuz etkileneceği” gerçeği de eleştirilerin diğer boyutu.

Bakan Kenney Baro’nun endişelerini yersiz bularak avukatların tek düşündüğünün yeni yasayla etkilenecek olan gelirleri olduğuna inanıyor. Bakan’a göre yeni yasa özellikle Göçmenlik Temyiz Şubesi (Immigration Appeal Division) ve Federal Mahkeme’de temyiz başvuruları konusunda uzman olan avukatlara daha az iş demek.

Nur topu gibi bir yasamız daha oldu ve yakında yürürlüğe girecek. Hızlı sınır dışı edilen yabancı suçlu ya da mültecilerin dramlarına şahit olacağız.  

Murat Kandemir, (Member of ICCRC), 19 Şubat 2013

17 Şubat 2013 Pazar

Kanada İçin Sekiz Ülke Daha İltica Açısından “Güvenli” Sayılacak


Kanada Vatandaşlık ve Göçmenlik Bakanı Jason Kenney sekiz ülkenin daha “güvenli” sayılarak belirlenmiş ülkeler listesi DCO’ya (Designated Countries of Origin) eklendiğini belirtti.

Kanada’nın yeni iltica sistemi 15 Aralık 2012’den itibaren yürürlüğe girmiş ve Kanada Göçmenlik Bakanlığı, CIC tarafından dünyada demokratik olarak bilinen ve güvenli olarak sayılan ülkeler listesi (DCO) oluşturulmuştu. DCO listesinde bulunan ülkeler vatandaşlarının insan haklarını gözeten, sivil girişimin önünü açan ve ihtiyacı olanlara devlet koruması sağlayan ülkeler olduğuna inanılıyor.

İşte bu güvenli ve demokratik ülkelerden gelen insanların siyasi sığınma taleplerinin daha hızlı görülmesi ve tabiri caizse bu taleplerin “asılsız siyasi sığınma talepleri” olarak ele alınması yeni iltica sisteminin getirdiği yeniliklerden. 

DCO’ya eklenen diğer sekiz ülke şunlarda oluşuyor:

Meksika, İsrail (Gazze Şeridi ve Batı Şeria hariç), Japonya, Norveç, İzlanda, Yeni Zelanda, Avustralya ve İsviçre.

Bu sekiz ülke ile birlikte 15 Şubat 2013’ten itibaren AB ülkelerinin, Hırvatistan ve ABD’nin çoğunlugunu oluşturduğu toplamda 35 ülke DCO listesinde olacak.

Yeni iltica sisteminde artık DCO listesinde bulunan ülkelerden gelen kişiler siyasi sığınma talebinde bulunduğunda Göçmenlik ve İltica Kurulu (IRB) tarafından bağımsız olarak yapılan iltica duruşmalarında siyasi sığınma talepleri 30-45 gün içinde değerlendirilecek. Öte yandan DCO listesinden olmayan ülkelerden gelen siyasi sığınmacıların duruşması ise 60 gün içinde yapılacak.

DCO listesindeki bir ülkeden gelipte siyasi sığınma davalarını kaybedenler almış oldukları negatif karar için yeni oluşturulmuş Mülteci Temyiz Şubesi, RAD’a (Refugee Appeal Division) temyiz başvurusu yapamayacaklarken sadede Federal Mahkeme’de temyiz başvurusu yapabilecekler.

Bir ülkenin CIC açısından güvenli sayılabilmesi için o ülkeden Kanada’ya gelen yıllık mülteci sayısına ve kayıtlara bakılıyor. Son üç yıl içinde her 12 aylık sürede 30 ve daha fazla mülteci dosyası verileri kullanılıyor. Eğer bir ülkeden gelen siyasi sığınma başvurularının en az yüzde 60’ı dosya sahibi tarafından geri çekilmişse veya dosya terkedilmişse ya da yine bir ülkeden gelen basvuruların en az yüzde 75’inin siyasi sığınma talebi başvurusu geri çekilmişse, dosya sahibi tarafından terkedilmişse ya da IRB tarafından siyasi sığınma talebi reddedilmişse o ülke “güvenli” ülke olarak sayılıyor ve DCO listesinde yer alıyor.

Eğer bir ülkeden düşük sayıda siyasi sığınmacı talebi gelmişse o zaman o ülke hakkında objektif değerlendirme yapılıyor. O ülkenin bağımsız adalet sisteminin varlığına, ülkede temel demokratik hak ve özgürlüklerin gözetilmesine ve sivil toplum örgütlerinin varlığına göre ülke değerlendiriliyor.

Bir çok gelişmiş ülke artık iltica taleplerini hızlı bir süreçte cevaplandırıyor. Kanada eskiden beri siyasi sığınma taleplerini mültecilerin avantajına uzun sürede cevaplandırıyordu. Siyasi sığınmacılara bir çok temyiz hakkıda vererek dünyada mültecilere sağalanan haklar bakımından örnek teşkil ediyordu. Bu gelenek yok oluyor artık.

AB ülkeleri  hızlandırılmış iltica sistemine sahip. Kanada’da artık dünyada diğer ülkelerde olduğu gibi hızlandırılmış iltica sistemine sahip olacak.

Davalarını kaybetmiş ve temyiz yolu kalmayan siyasi sığınmacılar ülkeden hemen sınırdışı edilecekler.

Kanada Göçmenlik Bakanlığı’nın “güvenli” saydığı ülkeden gelen iltica başvurularını sadece ülke bazında ele alarak siyasi sığınmacı talebini de “asılsız iltica talebi” kapsamında değerlendirmek DCO listesindeki ülkelerden gelen mültecilere karşı büyük bir önyargının oluşmasına ve iltica sahibi kişinin davasına tam ve adil olarak değinilemeyeceği korkusuna sebep oluyor.

Korku yersiz de değil hani.

Murat Kandemir, Member of ICCRC, 17 Şubat 2013 

13 Şubat 2013 Çarşamba

Ayağı Prangalı Mülteci

Kanada hukuk sistemi şartlı salıverilen kişilere ayağa takılan elektronik kelepçe uygulaması pilot projesini başlatıyor.

Halk Güvenlik Bakanı, Vic Toews elektronik kelepçe uygulamasının ‘uygun maliyetli’ ve ‘etkin gözetim’ şansı verdiğini düşünüyor.

Konuyla ilgili olarak federal sınır güvenliği Birleşik Devletler ve İngiltere gibi göçmenler ve mülteciler üzerinde benzer elektronik aygıtları kullanan ülkelerle de görüşerek bilgi alacaklar.

Halk Güvenliği Bakanlığı geçen sene elektronik bilezikleri inceledi ve sistemin az masraflı ve geliştirilmiş izleme ve kontrol etme olanağı verdiğine inandı.

Bakanlık ayrıca elektronik kelepçe sisteminde en önemli unsurların başında sistemin etkin uygulanması ve uygun değerlendirilme yapılması olduğuna inanıyor. Cezaevi ve tutukevlerinin yanı sıra göçmenlik uygulamalarında da elektronik bilezik yönteminin kullanılacağına kesin gözüyle bakılıyor.

Mecliste kurulan halk güvenliği komisyonunda Eylül ayındaki raporunda federal hapishanelerde ve sınırlarda gerektiği zaman elektronik izleme aygıtlarının kullanılmasını tavsiye etti.

Öte yandan NDP partisi elektronik izleme sisteminin hiçte ucuz olmadığını düşünüyor. Parti hükümetin tekrar suç işleme olasılığının düşük olan kişilere elektronik izleme sistemini kullanarak boşuna para harcamış olacağına inanıyor.

Halk Güvenliği Bakanı Toews, Cezaevleri Hizmetleri, Halk Güvenliği Bakanlığı ve diğer ilgili kurumların elektronik izleme sistemi pilot projesini bu yıl tekrar gözden geçireceklerini belirtti. Toews ayrıca elektronik izleme sisteminin gözaltına alma uygulamasının alternatifi olmadığını belirterek sistemin asıl amacının şartlı salıverilen kişilerin daha sonra serbest bırakılma şartlarını yerine getirip getirmediklerinin denetlenmesi olduğunun altını çizdi.

Uygulamaya konması düşünülen elektronik izleme sisteminin asıl amacının halk güvenliğini en üs düzeye çıkarmak olduğunu belirten Toews şartlı salıverilenlerin topluma tekrar kazandırılması sürecinde başarılı olmak istediklerini belirtti.

İlk etapta sadece tekrar suç işleme oranı düşük olarak nitelendirilen kişilerin cezalarını çektikleri esnada elektronik izleme aygıtları kullanılarak şartlı salıverilmeleri planlanıyor.

Kanada göçmenlik kanunu uyarınca Kanada Sınır Hizmetleri Kurumu 2011-2012 arasında 9.929 kişiyi göz altına almış ve bu göz altıların ortalama süresi 19 gün.

Hatta Göçmenlik ve İltica Kurulu, IRB (Immigraiton and Refugee Board) elektronik kelepçe sistemiyle ilgilendiği ve hatta birkaç davada da kullandığı belirtiliyor. Ayrıca ulusal güvenlik sertifikası ile sınır dışı edilmeyi bekleyen bazı Müslüman erkeklerin de bu elektronik bilezikten giydikleri biliniyor.

Sınır güvenliği kurumu göçmenlik sisteminde elektronik izleme aygıtlarını kullanan iki ülke olan ABD ve İngiltere’nin deneyimlerini de inceleyecek.

Gözaltına alınan hamile kadınlarda da elektronik bileziğin kullanılması gündemde.

Sınır güvenliği elektronik bilezik pilot projesinin “halk güvenliği ve programın etkin çalışması” açısından kullanılabilir olduğuna kanaat getirirse elektronik izleme sistemi yaygınlaşacak.

Göçmenlik sisteminde göçmenlere ve siyasi sığınmacılara elektronik kelepçe uygulamasının kanun dışı olduğuna inananlar da var.

Cezaevi hizmetleri ve sınır güvenliği kurumları pilot proje üzerindeki araştırmalarını sürdürmekteler.

Kısacası ayağı prangalı mülteci görmeye kendinizi hazırlayın.

Murat Kandemir, (Member of ICCRC), 13 Şubat 2013        

6 Şubat 2013 Çarşamba

Kanada Artık Mültecilerin Cenneti Değil


Kanada iltica sisteminin dünyadaki en iyisi olduğunu artık söyleyemeyiz. Kanada iltica sistemi son dönemde oldukça değişiklikler gördü. 

Özellikle Aralık 2012’den itibaren yürürlüğe giren son değişikliklerle birlikte Kanada’nın geleneksel mülteci-sever-ve-korur imajı yıkılmıştır. Kanada’nın oluşturmaya çalıştığı bu yeni sistemi sevebilir veya sevmeyebilirsiniz. Ama göçmenlik programlarından sonra mülteci sisteminin de değişmesiyle Kanada’nın yabancılara olan yeni tutumunu göz ardı edemeyiz.

Avrupa ülkelerinin uyguladığı iltica sistemi ile karşılaştırdığımızda Kanada, ülkesine bir şekilde gelmiş ve siyasi sığınma talebinde bulunanlara oldukça cömert davranmıştır. 

2008 yılında ABD ve Kanada arasında imzalanan Güvenli Üçüncü Ülke Anlaşması (Safe Third Country Agreement) ile ABD üzerinden Kanada’ya gelecek olan ilticacıların önü kesilmiş ve o günden beri yapılan türlü revizyonlarla şimdiki halini almıştır.

Kanada’nın hala çok cömert bir iltica sistemine sahip olduğunu söyleyenler aslında yanılıyorlar. Kanada’ya gelerek iltica edenlerin davaları için sahip oldukları temyiz olanakları ve dava kabul oranları dünyada diğer liberal demokratik ülkelere göre benzerlik taşıyor. Kanada sisteminde iltica davası reddedilen bir mülteci Birleşik Krallık’ta ki bir mülteciden birkaç farklı temyiz hakkına sahip olmakta o kadar.    

Önceleri özellikle 20 yıl önce Kanada mülteci sistemi dünyadaki en adil ve cömert sistemlerden birisiydi. Mültecilerin siyasi sığınma talepleri 2 üyeli mahkemelerde değerlendiriliyordu. Sığınmacılar davaları süresince hem çalışma iznine sahip oluyorlardı hem de federal sağlık kapsamında hizmet alıyorlardı. Sistem oldukça değişime uğradı. Özellikle son iki yıl içinde Kanada iltica sistemi de radikal değişikliklere uğradı. 

Artık Kanada topraklarına ulaşan ve iltica etmek isteyenler 15 gün içinde ilk başvurularını yapmak zorundalar. Bu kadar kısa süre iltica davasına konması gereken evrakların elde edilmesi için yeterli değil. Siyasi sığınma talebi başvurularında hayati önem taşıyan birçok bilgi ve belge eksikliği nedeniyle ön başvurular eksik ve yanlış olacak. Dava için önem arz eden birçok delil sunulamayacak. Mülteci davalarında yanlış karar hayatlara mal olabilir.

15 Aralık’ta Menşe Ülkeler Listesi (Designated Countries of Origin) yayınlanmıştı. Bu listedeki ülkeler şimdilik Avrupa Birliği üyesi ülkeleri, Meksika ve ABD’den oluşuyor. DCO listesi insan haklarına saygılı bir geçmişi olan, demokratik bir idaresi ve genel olarak “güvenli” sayılan ülkelerden oluşuyor ve bu ülkelerden gelen mülteci adaylarının başvuruları daha hızlı bir şekilde 60 günde değerlendirilecek. 

DCO ülkelerinden gelerek iltica talebinde bulunanlara davaları netleşinceye kadar çalışma izni de yok. Sağlık kapsamı da verilmeyecek.  

Dünyada gerçekten de refah seviyesi yüksek, insan haklarını gözeten, demokratik ve güvenli sayılan ülkeler var. AB üyesi birçok ülke gibi. Böyle ülkelerin olmadığını kimse söylemiyor. Fakat DCO listesindeki ülkeden gelen tüm başvurulara “asılsız mülteci başvuruları” olarak bakmak o ülkelerden gelen ve gerçekten siyasi nedenlerle devlet korumasına muhtaç vatandaşların temel insan haklarından yoksun bırakılması değil de nedir?

Son beş yılda Kanada mülteci davalarında oldukça dosya birikimi oldu. Kaynak yetersizliği bu yığılmayı kat kat arttırdı. İlticacıların dosyalarıyla ilgilenen Göçmenlik ve Mülteci Kurulu, IRB’de (Immigration and Refugee Board) yeterli duruşma hakimi olmaması dosyaların ya adil şekilde irdelenememesi ya da hiç incelenemeden birikmesine yol açtı. Son yapılan reformlar mültecilerin adil yargılanma sürecine yardımı olmayacak gibi. Zira ne IRB’nin ne de Legal Aid’in (dar gelirli ve parası olmayanlara avukatlık ücreti yardımı yapan birim) bütçesi arttırılmadı. Devlet az kaynak ve çok adımdan oluşan bir sistemden daha etkin ve hızlı sonuçlar beklemekte.

Yeni yasa ayrıca devlete ilticacıları çocuklarıyla birlikte gözaltına alma yetkisini de veriyor. Haziran 2012’den beri Kanada’nın göçmen gözaltı politikası da değişti. Yeni yasa ile tutukluluk süreleri oldukça uzun olabiliyor. Eskiden IRB gözaltına alınan mültecinin durumunu ilk 48 saatte gözden geçirmek ve tutukluluk hali devam ettiğinde sonraki yedi gün içinde kararı gözden geçirmek zorundaydı. Tutukluluk süresi bir haftayı geçen kişilerin durumu gerektiğinden fazla gözaltına alınmamasından emin olunmak için her ay yeniden gözden geçirilirdi.

Yeni yasa ile birlikte Halk Güvenliği Bakanı Kanada’ya “usulsüz giriş” yaptığını düşündüğü kişileri otomatik olarak gözaltına alma yetkisi de aldı. Hatta bunu herhangi bir delille desteklemek zorunda da değil. Ülkeye yabancı birisinin yaptığı herhangi bir girişi “usulsüz giriş” olarak tanımlamak için “keyfi” bir fikir yada basit bir “şüphe” yeterli olacak.    

Gözaltı süresince daha önce kullanılan otel tarzı misafirhaneler değil de orta dereceli güvenlikli hapishaneler kullanılacak. Siyasi sığınma talebinde bulunacaklar “hapishane”ye sığınmış olacak.  

Tüm herkes bilmelidir ki Kanada artık eski Kanada değil. Mültecilere karşı gösterdiği dünyaca bilinen ve insani geleneksel yapısı artık şekil değiştiriyor. Kanada’ya siyasi sığınma talebiyle ulaşmak bir avantaj olmayacak artık. Diğer herhangi bir ülkede siyasi sığınma hakkı elde etmeye çalışmakla aynı olacak. 

Kanada mültecilere davranışı bakımından artık diğer ülkelere örnek olmayacak sadece dünyada sıkı mülteci uygulamalarını aynen takip edecek.

Eski Kanada yok artık. Yenisi var.

Murat Kandemir, (Member of ICCRC) 6 Şubat 2013    

1 Şubat 2013 Cuma

Kanada Türkiye’den 5000 Mülteci Alacak

Kanada 2018’e kadar Türkiye’de ikamet eden 5.000 mülteciyi ülkeye yerleştirecek. Kanada’ya alınacak mültecilerin çoğunluğunun Türkiye’deki çeşitli mülteci kamplarında yaşayan Iraklı ve İranlı mültecilerden oluşacağı bildirildi. 

Kanada Göçmenlik ve Çokkültürlülük Bakanı Jason Kenney geçen hafta gerçekleştirdiği Türkiye ziyaretinde Suriye’deki iç savaştan kaçan mültecilerin barındığı İslahiye ve Öncüpınar mülteci kamplarını ziyaret etti. Bakan Kenney’e Uluslararası İşbirliği Bakanı Julian Fantino ve Parlemento Sekreteri Bob Dechert eşlik etti.

Kanada’nın 5.000 mülteciye ev sahipliği yapacak olması kendi kaynaklarıyla mültecilere hizmet etmeye çalışan Türkiye’nin yükünü hafifletecek. 

Bakan Kenney’in Türkiye, Sri Lanka ve Hindistan ülkelerini kapsayan yurtdışı ziyaretlerinde çeşitli resmi temaslarda bulundu. Resmi ziyaretleri esnasında Türkiye’ye de uğrayan Bakan Kenney’in ağırlıklı önceliği Suriyeli mültecilerdi.  

Türkiye ziyareti esnasında devlet görevlileri, çeşitli sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve Kızılay’ın yanı sıra Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Türkiye Ofisi yetkilileri ile de biraraya gelen Bakan Kenney yurtlarından olan Suriyeli mülteciler için Kanada’nın yapacağı insanı yardım konusunun detaylarını görüştü. 

Kanada ülkesini terkederek Türkiye’deki mülteci kamplarında yaşamak zorunda kalan Suriyeli mültecilere yapılacak her türlü insani yardım için Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNCHR) ile birlikte çalışıyor.  

İç savaş nedeniyle yurtlarından olan Suriyeli mültecilere insani yardım yapan Türkiye’nin gösterdiği olağanüstü çabalarından ötürü Türk hükümetini öven Bakan Kenney Kızıl Haç ve Kızılay organizasyonlarına aktarılmak üzere 1.5 milyon dolar ek mali yardım sözü verdi. Yapılacak ek maddi yardım sayısı 170.000’e ulaşan mültecilerin gıda, barınma ihtiyaçlarının yanı sıra temizlik, ısıtma, battaniye ve kışlık giysi gibi acil ihtiyaçlarının temini için harcanacak. 

Kanada hükümetinin söz verdiği bu yardımla birlikte Suriye’ye yaptığı insani yardım tutarı 23.500.000 dolara ulaşmış durumda. Söz verilen 1.5 milyon dolarlık  ek yardım öncelikli olarak Türkiye Suriye sınırında yaşayan ve savaştan direk etkilenen mültecilere acil insani yardım için kullanılacak.

Kanada Birleşik Amerika’dan sonra Türkiye’den mülteci alan birkaç ülkeden birisi. Türkiye’den alınacak mülteciler UNHCR tarafından seçiliyor. Kanada daha önce de Suriye’den 12.000 Iraklı mülteciyi ülkeye yerleştirmişti. 

Dünyada en cömert mülteci yerleştirme programı uygulayan Kanada tüm dünya mültecilerinin yüzde onuna ev sahipliği yapmaya devam ediyor. Her yıl çeşitli ülkelerde yaşayan binlerce mülteciye insani yardım götüren Kanada ülkeye kabul edeceği mülteci sayısını önümüzdeki yıllarda daha da arttıracak.  

Kanada Suriyeli mültecilere insani yardım hizmetleri yapan Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, UNICEF ve Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı’na maddi yardımda bulunuyor.

Ülkelerindeki iç savaştan kaçarak Türkiye, Irak, Ürdün ve Lübnan’da mülteci kamplarında zor şartlarda yaşayan ve çoğunluğunun kadın ve çocukların oluşturduğu Suriyeli mülteci saysı yarım milyonu buluyor. 

Türkiye’nin ülkesine sığınan mültecilere yaptığı insani yardım tüm dünya kamuoyunda büyük takdir görürken Kanada’da kendisine düşeni yapmak için kolları sıvamış durumda. 

Kanada mültecilerin sığındığı güvenli liman olma geleneğini sürdürüyor. Dünya mültecilerine insani yardım hizmetleri sunan UNCHR’ye maddi yardım yapmasının yanında UNCHR tarafından seçilen bir çok mülteciyi ülkeye kabul ederek hem onlara yeni bir yurt veriyor hem de barışın savunucusu olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. 

Murat Kandemir, (Member of ICCRC) 1 Şubat  2013