17 Haziran 2015’te Güney
Carolina, Charleston kasabasındaki bir kilisede dokuz kişinin öldürülmesi Kuzey
Amerika’da infial yaratmıştı. ABD’deki kızgın ve silahlı bir adam bir kez daha bazı
hayatları karartmış ve insanları sevdiklerinden ayırmıştı. ABD’de benzer acılar
daha önce de yaşanmış ve son on yıl içinde 30’dan fazla insan silahlı kişilerce
kitle saldırılarında hayatını kaybetmişti. Silah sahipliğinin öteden beri hem
sevildiği hem de savunulduğu Amerika’da ateşli silahlar kamu oyunda tekrar
ulusal bir tartışma konusu oldu.
Peki tartışma nereye kadar gider?
Hiçbir yere.
Amerika’da silahlar konusunda
tartışma çıkmasının bir anlamı yok aslında. Benzer tartışmalar daha önce de
yaşandı ve silah lobisi bu tartışmaları hep kazandı. Silah karşıtlarının
seslerini yükseltmeye çalıştığı bu günlerde silah kontrolünü savunan silah
karşıtı lobi silahlanma konusundaki tartışmalarını tekrar kaybetti. Öyle
görünüyor ki kaybetmeye devam edecek.
Özetle Amerikalılar silahı çok
seviyor. Silaha olan bu sevgiyi nasıl ki yaşanan hiçbir trajedi engellemediyse
bundan sonra da hiçbir şekilde değişmeyecek görünüyor. Amerikan halkının
çoğunluğu silahı elde etme, saklama ve onları kullanma konusunda yasal
kısıtlamaları bile tartışmak istemiyorlar.
İstatistiklere göre Amerika’da
silahlı cinayet işlenme oranı diğer zengin ülkelerin içinde en yüksek orana
sahip. Öte yandan ABD, dünyada en müsamahakâr silah kanunlarının olduğu ülke
olarak insan sayısı kadar silahın üretildiği ve kullanıldığı bir ülke aynı
zamanda. Buna karşın sıkı silah kanunlarının olduğu ülkelerde ateşli silahlarca
yapılan cinayet oranlarının düşük olduğu da bir gerçek. Bu bizi şöyle bir
denkleme götürüyor. Daha az ateşli silah eşittir daha az silahlı cinayet vakası.
Tüm bunlar istatistiklerin doğruladığı gerçekler.
Fakat bu gerçeklere rağmen
Amerikalıların silaha olan bakış açısının değişmediğini gerebilirsiniz. Sanki
Amerikalılar için silah sahipliği ve hayranlığı değişmemesi gereken bir olgu.
Amerikalılar silahları çok
istiyor ve konuya buna göre yönlü bakıyor. Kilisede işlenen son toplu cinayet
olayı daha önce olan ve hatta çocukların okudukları liseyi basıp arkadaşlarını
ve öğretmenlerini öldürdükleri olaylar bile onları etkilemiyor ne yazık ki. Tüm
bu olanlara rağmen hem liberaller hem de muhafazakarlar silahların yasal olarak
bulunabilmesini arzu ediyorlar. Evet Amerikalılar silahları seviyorlar ve
silahla birlikte yaşamayı seçiyorlar. Siyasetçilerin sadece çok azının silahlara
karşı olduklarını ya da en azından onların kısıtlandırılmasını tavsiye
ettiklerini görmek gerekiyor. Halk gibi siyasetçilerin de çoğunluğu silahlanma
hakkından yana. Kitle cinayetleri işlendiğinde silaha karşı bazı muhalif sesler
çıkıyor fakat onların da sesi silahı seven büyük çoğunluk tarafından derhal
kesiliyor. Medya da bol bol silahlı iyi insanların halkı kötü insanlardan
koruduğu söylemi kullanılıyor. Söylemlerin insanlara vermek istediği mesaj silahın
güven demek olduğu ve silahlanmanın insanın kendini güvende hissetmesi anlamına
geldiğidir.
Yani liseli çocuk babasının
silahını alıp okulda arkadaşlarını ya da öğretmenlerini öldürmesinin (bkz.
Columbine lisesi katliamı olayı, 20 Nisan 1999) ya da silahlı birisinin rahatça
bir kiliseye girip rasgele ateş açarak 10 kişiyi öldürebilmesinin hiçbir önemi
yok adeta.
Amerikalılar silaha inanmıştır. Silah
eşittir güven denklemi ruhlarına sinmiştir. Amerikalı silahsız yapamaz.
İhtiyacı çok hissedilen boy boy ateşli silahlar mahallelerde neredeyse her köşe
başında satılmakta ve onsuz yapılamayacağına inanılmaktadır.
Sıkı silah kontrolü ya da silaha
ulaşmadaki engellerin silahlı cinayetleri azalttığı kesin olarak kanıtlansa da
ve ya silahı satın alanların kayıtlarının sıkıca tutulmasının silahı kullanmada
bir caydırıcılık rolü olduğu ispatlansa da bu Amerikalılar için bir şey ifade
etmiyor.
Amerikalılar silahı seviyorlar.
Silah takıntısının azalmasının
silahlanmayı en azından eleştirecek kişilerin artmasıyla mümkün olacağı fakat bunun
da çok yakın bir dönemde oluşmayacağı görülüyor. Silah sahibi sayısında düşüş
görülmesine karşın silah stokçuluğunun arttığı gözlemleniyor. Hatta bazı evler
var ki küçük bir orduya yetecek kadar silah dolu. Silah sahibi olmak istemeyen
Amerikalıların bile kesinlikle silah sahibi olma haklarını savunduğunu bazı
anketler gösteriyor. Bazı Amerikalıların silah konusunda katı kuralların
oluşturulmasını isterken silah kullanımını kısıtlayan yasa tasarılarını da
desteklemedikleri ortaya çıkıyor.
Amerikalıların gönlündeki silah
arzusu o kadar büyük ki bu durum onu kısıtlamaya çalışan kanunlara karşı bir
ilgisizlik yaratıyor. Yani silah taraftarı lobi dünde olduğu gibi bugün de bu
savaşın galibi.
Öyle görünüyor ki Amerikalılar ateşli
silahların sebep olduğu benzer cinayetleri ve akabinde acıları yaşamaya devam
edecekler. Her bir saldırı sonrası silah karşıtları biraz sesini yükseltecek ve
yine bir şey değişmeyecek. Sonra yine bir acı olay ve yine bir şey değişmeyecek.
Kazanan tarafı belli olan bu tartışma döngüsü bir moda trendi gibi hep yaşanmaya
devam edecek.
14 Aralık 2012’de Sandy Hook ilköğretim
okulunda 20 çocuğun ve 6 okul görevlisinin öldürülmesi bir şeyleri
değiştirmiyorsa bilin ki bu tartışma bitmiştir. Göstermelik olarak tekrar
tekrar tartışmanın alevlendiğine de aldanmayın. Silah taraftarları kazanan
taraftır.
Karşılaştırma yapmak için
belirteyim. Kanada’da her türlü kişisel ateşli silah satın alınabilir. Fakat
silahlanma kayıt altına alınır. Bırakın yanınızda taşımayı silahınızla atış
poligonuna gitmeniz için bile izin belgesi almalısınız. Atış poligonuna
götürmek istediğiniz silahınız için izin belgesi aldıktan sonra silahı
kutusunda ve güvenli olarak aracınızda taşıyabilir ve yine oldukça sıkı
kontrollerle atış poligonunda kullanabilirsiniz.
Zaten bireysel ateşli silah kullanımı
kuralları ABD ile Kanada arasındaki en farklı görüş ayrılıklarının oluştuğu
konuların başında geliyor.
Çok kolay edinilebilen ateşli
silahları ABD halkı çok seviyor. Bu korkutucu sevgi o kadar yüksek ki karşıt
görüşün oluşmasını bile engelliyor.
Murat Kandemir, 26 Haziran 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder