4 Eylül 2013 Çarşamba

Kaçak Göçmenler için Toronto ‘Sığınak Şehir’ Olabilir Fakat Statü Hala Soruluyor

Toronto şehrinin ‘sığınak şehir’ olarak ilan edilmesinin sonrasında yapılan bir araştırma statü belgesi olmayan kişilerin sosyal hizmet kurumlarından hizmet alabilmelerinin zor olduğunu gösterdi.

Araştırmaya katılan sosyal hizmet kurumlarının yarısı hizmet almak isteyenlerden statü belgesi istiyor ve bu kurumların yüzde 30’u gerektiğinde bu bilgiyi polis ve göçmenlik yetkilileriyle paylaşabileceğini söylüyor.

New city-funded report adıyla yayınlanan rapor statüsü olmayan göçmenlere hizmet veren kurum ve sivil toplum kuruluşlarının hizmet politikası üzerine yayınlanan ilk rapor olma özelliği taşıyor.

Raporda sosyal hizmet sunan kurumların yüzde 30’u hizmet verdikleri kişiler hakkında göçmenlik ya da polis görevlilerinin bilgi istemesi durumunda ne yapılması gerektiğini bilmedikleri ve kurumlarının yasal hak ve yükümlülükleri hakkında bilgileri olmadığı ortaya çıktı. Katkıda bulunan kurumların yüzde 71’inin resmi hizmet politikalarının da olmadığı görüldü.

Raporu hazırlayan Toronto Sosyal Planlama’da görevli Najveet Sidhu tüm federal göçmenlik politikalarının geçici ikamet sahibi olanlara göre ayarlandığını ve daimi ikamet sahibi olmanın zorlaştığı bir durumda kaçak olarak bulunanlara nasıl hizmet verileceğinin tam olarak bilinmediği ve bunun gittikçe büyüyen bir sorun olduğuna işaret etti.

32 sayfalık rapor geçen hafta yayınlandı ve Toronto Şehir Konseyi belediye hizmetlerinin yasal ya da yasadışı bulunanlara verilebilmesi konusunda çalışma başlattı.

Geçen Şubat ayında 200.000 kaçağın yaşadığı Toronto Kanada’nın statüsü olmayanların ilk ‘sığınak şehir’i olmuştu. Dünyada sığınak şehir statüsünde bulunanlara tüm kamu hizmetleri veriliyor ve kimlik sorulmuyor. ABD’de Chicago, New York City ve San Francisco gibi 36 şehir ‘sığınak’ olarak ilan edildi.

Sidhu kaçak göçmenlerin Toronto’da hukuki, barınma, sağlık ve istihdam hizmetleri alamadığının altını çizerek bunun şehirde kaçak yaşayanları fakirliğe ittiğini, sağlık hizmetleri alamamaları yüzünden sağlık durumlarını tehlikeye attığını ve bu insanların her türlü kötü muameleye hedef haline geldiğini ifade etti.

Büyük Toronto bölgesinde 100.000-250.000 arasında belgesiz göçmenin yaşadığı varsayılıyor bu rakamın 2015’te geçici işçilerin 4 yıllık çalışma izinleri bitiminden sonra daha da artacağından emin gözüyle bakılıyor. Dört yıllık çalışma izni biten ve bu sürede daimi oturum alamayanlar çalışma izinlerini ikinci defa uzatamayacakları için ülkede kaçak olarak kalacağı tahmin ediliyor.

Bazı sivil toplum kuruluşları hizmet verdikleri kişilerden statü bilgisi almamaya başladı. İnsanların zaten işverenler tarafından ayrımcılığa ve kötü muameleye maruz kaldıklarını düşünen Toronto İşçi Hareketi Merkezi (Toronto’s Workers’ Action Centre) gizliliğe önem vererek hizmet verdikleri kaçak işçilerin yasal durumları hakkında soru sormuyorlar ve kayıt tutmuyorlar.

Ülkede illegal yaşayan fakat statüsü olmadığı için polise başvuramayan ve her türlü istismara uğrayanların haklarını yasal mercilerde aramalarına olanak tanıyan “sorma, söyleme” (don’t ask, don’t tell) politikası geliştirilmiş ve bu proje ile insanların yasal statülerine bakılmaksızın polis hizmetlerinden faydalanabilmeleri hedeflenmişti. Özellikle aile içi şiddete uğrayan kadınlar bu yasa sayesinde haklarını arayabilmişti.

‘Sorma, söyleme’ politikası sayesinde birçok insan hakkını arayabildi. Toronto’da 18 yıl kaçak yaşayan Jamaikalı Angie ücretini ödemeyen patronunu mahkemeye vererek hakkını arıyor. İşveren yanında çalışan ve ülkede kaçak yaşayan Angie’yi polise vermekle tehdit etmiş ve hak edişine el koymuştu.

Sosyal Planlama Toronto raporuna katkı sağlayan 101 sivil toplum kuruluşunun yarısı kendilerinin verdiği fakat devletin finanse ettiği dil, iş ve yerleşim programlarından faydalanmak isteyenlerin bu hizmetlere uygunluğunun değerlendirilmesi amacıyla başvuran kişinin statüsü hakkında bilgi almak zorunda olduklarını belirtti.

Devletin finanse ettiği çeşitli hizmetlerden yararlanmak isteyen kişilerden belge olarak doğum kağıdı, sosyal sigorta numarası, daimi ikamet kartı (PR), mülteci kimlik kartı, pasaport, çalışma izni ve ehliyet gibi belgeler isteniyor.

Araştırmaya katkıda bulunan kurumların yüzde 30’u kendilerinden hizmet alanların kimlik ve statü bilgilerini polis, sınır ve göçmenlik görevlileri ile paylaşabileceklerini ve tüm kurumların yarısı da çocuk istismarı tehlikesi durumunda ellerindeki kimlik bilgilerini Çocuk Esirgeme Kurumu (Children’s Aid Society) ile paylaşacaklarını ifade ettiler.

Araştırmaya katılan tüm kuruluşların sadece dörtte biri belgesi olmayan kaçak göçmenlere yardım etme politikası uyguladıkları belirtildi.

‘Sığınak’ şehir Toronto’da sosyal yardım kuruluşlarından herhangi bir hizmeti görmek kaçak göçmenler için zor görünüyor. Toronto’da hizmet veren tüm sivil toplum kuruluşlarının yasal statüsü olmayan kişilere hizmet verme politikası oluşturması ve uygulaması gerekiyor. Şu an ki Toronto’da bunu şimdilik hayal olduğunu ama yakın gelecekte uygulanabilir olacağını görebiliyoruz.


Murat Kandemir, (Member of ICCRC), 4 Eylül 2013   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder