Nereden ve kimin çıkardığı bilinmiyor ama son günlerde
tüm sosyal medya platformlarında Çin’in Uygurlulara karşı çeşitli insan hakları
ihlallerinde parmağı olduğu haberleri bolca yer alıyor. Çin’in Doğu
Türkistan’daki (Şincan) Uygur Türklerine baskı ve zulüm uyguladığı bilinen bir
gerçek fakat son zamanlarda artan haber yoğunluğunun sebebi bilinmiyor. Bazı
internet adresleri ortak imza toplayıp Çin’i boykot edip Türk yetkilileri bir
şeyler yapması için göreve çağırıyor.
Uygur Türklerinin yaşadığı özerk Doğu Türkistan
bölgesi bilindiği gibi Çin topraklarında yer alıyor ve zaman zaman Çinlilerin
Uygurlara sistemik olarak uyguladığı işkence, zorla göç ettirme ve eziyete
uğratma uygulamalarına maruz kalıyor.
Ramazan ayının gelmesiyle Çin, Doğu Türkistan
bölgesinde oruç tutmanın yasaklandığı haberleriyle Uygur Müslümanlarına
uygulanan sistemik zor kullanma ve bezdirici politikaların baş aktörü olarak yine
gündeme geldi.
Gazete ya da kitap okumaktan çok serbest sosyal medyayı
takip etmeyi seven birçok kişi de benzer haberleri hem okudu hem de ateşli bir
şekilde paylaştı. Herhangi bir denetlemenin olmadığı serbest kürsü sosyal
medyada her türlü provokatif haber paylaşmak oldukça kolay fakat aynı zamanda
tehlikeli.
Sosyal medyada Çin hakkında benzer provokatif haber
paylaşmak toplum tabanında yer bularak çeşitli reaksiyonları da beraberinde
getirdi. Mesela 1 Temmuz’da İstanbul Tophane’deki Happy China adlı Çin
lokantası Çin’in Doğu Türkistan Türklerine yönelik baskıları bahane eden bir
grubun saldırısına uğradı ve aşçı darp edildi. Halbuki dükkan sahibi Türk ve
aşçısı da Uygur Türkü çıktı.
4 Temmuz’da Beyazıt meydanında başlayan Doğu
Türkistan’daki Müslümanlara destek olmak için yapılan yürüyüş Sultanahmet
Meydanı’nda son buldu. Burada basın açıklaması yapan bir grup Topkapı
Sarayı’nda Çinli zannettikleri Koreli bir turist grubuna saldırdı. Zavallı Koreli
turistler çevik kuvvet sayesinde olay yerinden uzaklaştırıldı.
Halkımız Çin’in zulmüne o kadar inandı ki Türkiye’deki
çekik gözlü olup Çinli olmayanlar bile saldırıya maruz kaldılar.
Yazar Banu Avar yine yazar Emre Çakır’ın Urumçi
camiinde toplu iftar resimlerini paylaştı. Doğu Türkistan’da ne namaz ne de
oruç yasağı olduğunu hatta camilerde toplu iftarların yapıldığını söyledi. Banu
Avar sosyal medya paylaşımında Çin’in baskı yaptığını inkar etmediğini fakat
ortalıkta dolaşan resimlerin çoğunun sahte olduğunu belirtti.
Sosyal medya sitelerindeki bu tür paylaşımlar
sonrasında belki de ilk defa sosyal medyanın tetiklemesiyle Türkiye Cumhuriyeti
devleti dış işleri bakanlığı aracılığıyla konuyla ilgili bir açıklama yapma
gereği duymuş ve 30 Haziran’da Uygur Türklerinin oruç tutmalarının ve diğer
ibadetlerinin yerine getirmelerinin yasaklandığına dair haberlerin kamuoyunda
üzüntüyle karşılandığını belirtti. Dışişleri ayrıca haberlerden duyulan
kaygının Çin Halk Cumhuriyeti’nin Ankara Büyükelçisine iletildiğini de beyan
etti.
Çin yönetimi ise Türkiye’ye gitmek isteyen Çin
vatandaşlarını uyardı. Çin Doğu Türkistan’da artan gerilim ve şiddet
olaylarından ‘radikal İslamcı örgütleri’ sorumlu tutmakta ve uluslararası gözlemcilere
ya da yabancı gazetecilere iddiaları araştırmak için bölgede çalışmasına izin
vermemektedir.
Bu konuya bir de Kanada’dan katkı sunalım. Bu sene
Mayıs ayında Vancouver’de düzenlenen güzellik yarışmasında birinci olarak
Kanada güzeli seçilen Çin asıllı Anastasia Lin (25) babasının Çin’de tehdit
almasına rağmen insan hakları ihlalleri hakkında konuşmaya devam edeceğini
söyledi.
Kanadalı güzel insan haklarına karşı duruşu yüzünden
babasının kendisini ziyaret eden güvenlik görevlileri tarafından tehdit edildiğini
yine babasından öğrendi.
People magazin dergisine konuşan Lin’e göre Çinli
görevliler böyle yaparak kendisine sansür uygulaması gerektiğini hatırlatıyor.
Bunun sadece buzdağının görünen yüzü olduğunu iddia eden Lin babasının durumunda
milyonlarca diğer babaların da olduğunu ifade etti. Hatta Çinli Kanadalıların
ve başka ülkelerden gelenlerinde bu hükümetin yakın takibinde olduklarını iddia
etti.
Bu sene özellikle Aralık ayında Çin’de düzenlenecek dünya
güzellik yarışmasında Kanada’yı temsil edilmesine izin verilmesi halinde Çin’deki
insan hakları ihlalleri konusunda sesini daha da yükselteceğini söylüyor.
Gördüğünüz gibi Çinliler de ülkelerinin bazı ihlalleri
karşısında seslerini yükseltiyorlar.
Bir ülkenin bir uygulamasından ötürü masum
vatandaşları yerine devletini ve kanun yapıcılarını medeni şekilde protesto
etmeyi derhal öğrenmeliyiz.
Murat Kandemir, 5 Temmuz 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder