31 Ekim 2014 Cuma

Kanada Suriyeli Mülteci Konusunda İsveç’i İzlemeli

2011 Suriye iç savaşının patlak vermesinden bu yana Kanada’ya yerleştirilen Suriyeli mülteci sayısı tam olarak bilinmiyor. Kanada hükümeti 1.300 mülteciyi devlet ve özel sponsorlar aracılığıyla ülkeye getirme hedefi belirlemişti. Kanada’nın asıl hedefi ülkeye Suriyeli mülteci ‘getirilmesi’ şeklindeydi yoksa zaten ülkede olanlara yardım etmek değil. Avam Kamarası’nda bir görüşmede hükümet 2011 yılından bu yana 1.645 Suriyelinin Kanada’ya yerleştirildiğini açıkladı. Muhalefet verilen rakamları konusunda bir açıklama yaparak 285 Suriyelinin Kanada’ya devlet tarafından getirildiği kalan 1.360 Suriyelinin de kendi imkanlarıyla Kanada’ya gelip siyasi sığınma talebinde bulunanlardan oluştuğunu belirtmişti.

Yani hükümet 1.300 mülteciyi ülkeye yerleştirme sözü veriyor fakat sadece 285 kişiyi getirilebiliyor.

Toplamda 1.645 kişi devlet korumasına alınmış bulunuyor. Olaya 285 veya 1.645 kişi olarak değil de diğer ülkelerin yaptıklarına göre baktığımızda çok orantısız bir durum ortaya çıktığı bariz görülüyor.

Suriye’nin komşularından olan ve şu anda insanlık trajedisi yaşayan Irak, Suriyeli mültecilere yardım eden ülkelerin en başında yer alıyor. Onu bölgedeki diğer ülkeler olan ve kapasitelerinin çok üstünde bir çaba ile Suriye mültecilerine yardım etmeye çalışan Ürdün, Türkiye ve Lübnan izliyor. Bunların dışında bazı Batı ülkeleri de ellerinden gelenin fazlasını yapıyorlar.      

Kanada’da “müttefiklerimizin yaptığından daha fazla yardımı yapıyoruz” tarzında bakanların demeçlerine pek aldırmamak gerekiyor. Müttefiklerin yaptıklarına bakılırsa Kanada’nın yaptığının pek de çok olduğu söylenemez.

Batı ülkeleri içinde Suriyelilere yardım konusunda en fazlasını yapan ülkeler arasında İsveç öne çıkıyor.

Kanada hükümetinin 1.300 Suriyeliye yardım yapacağını açıklamasından yaklaşık iki ay sonra İsveç hükümeti sınırlarına gelen Suriyelilere daimi ikamet statüsü vereceğini ilan etti. Bununla da yetinmeyen İsveç sınırlarından giriş yapan mültecilerin daha sonra ailelerini de getirebilmelerine imkan verdi. Şu anda tahminen 30.00 Suriyeli İsveç’te daimi ikamet sahibi olarak hayatına devam ediyor. 2014 yılı sonuna kadar binlercesinin daha gelmesi bekleniyor. İnsani yardımda bu İskandinav ülkesi Avrupa lideri olmuş durumda. 2013 yılında AB bölgesinde korunmaya alınan 35.800 Suriyelinin yüzde 60’dan fazlası İsveç’te yerleştirilmiş.    

Ülke zaten pahalı olan sosyal yardım sistemini kötü etkileyecek olan bu kadar çok sayıda mülteciye nasıl bakılacak? Bunun bütçeye ve siyasi sisteme olacak etkisi de cabası. Göçmenlik karşıtı olan İsveç Demokratlar partisi üçüncü parti olarak parlamentoda yerini almasına rağmen İsveç hala mültecilere yardım etme yolunda devam ediyor. Niye?

Ne yapılması noktasında İsveç, zengin Batı toplumlarından farklı hareket etti. Kanada ve ABD gibi ülkeler yardıma muhtaç kişilere bulundukları yerde yardım yapmayı amaç edindiler. Stratejileri bölgesel krize yine aynı bölgede yardım etmek olarak özetlenebilir. Böyle bakıldığında Kanada acil yardım için kullanılacak 630 milyon dolarlık maddi yardım sözü verdi ve sözünü tutarak maddi yardımı yaptı.   

Fakat İsveç ve Almanya gibi ülkeler bölgesel kriz yerinde yardım etme yerine göçmenlik gibi başka unsurları kullanmayı uygun buluyor. Göçmenlik unsuru kullananların ana argümanı Suriye ve Irak gibi güvenli olmayan bir bölgedeki sivil halka yardım etmenin hayatlarının teminat altına alınması anlamına geldiği. Suriye yanıyor ve Lübnan’da durum hiç te iç açıcı değil. Hal böyleyken sınır bölgelerinde insanların hayatı tehlikede bulunuyor. Yaşlı, hasta ve sakatlar da dahil olmak üzere bölgede yardımcı olamayacağımız sayıda insanı göçmen olarak başka bir ülkeye almak sadece onların hayatını kurtarmak değil aynı zamanda bu zor günleri atlatmalarına da yardımcı olacak.

Diğer bir argüman da mülteciler içinde mesleki beceri sahibi olanların göçmen olarak alınan ülke için insan kaynağı olarak görülmesi. Almanya ve İsveç liderleri 2013 yılında en çok Suriyeliyi ülkelerine kabul ederken bu argümanı savunmuşlardı. Kendi ülkelerinde mültecilerin çalışabilmelerine olanak sağlanarak uluslararası kültür ve çok dilliliklerinden ve mesleki becerilerinden faydalanarak muazzam sayıda mülteci kabul etmenin maddi ve manevi yükünün hafifletilmesi hedefleniyor.    

Mültecilerin ülkelerine göçmen olarak getirilmesini savunanların son argümanı da olaya insan hayatı ve insan kaynağı olarak bakmak değil de dış politika menfaatleri açısından değerlendirmeleridir. Şu an bir insanlık krizi yaşayan Suriyeli mültecilere daha önce Vietnam, Şili ve Balkan ülkelerinden gelen mültecilere bakıldığı gibi bakmayı reddetmenin uzun vadede ülkenin bölge ülkeleriyle ilişkilerini etkileyeceği endişesi. Suriye ve Iraklıların Müslüman olmaları ve İslami köktenciliğin mülteciler arasında görülmesi batı için bir tehdit unsuru olarak görünebilir. Fakat devlet kabul ettiği mültecilerin background kontrolleri, güvenlik araştırma ve soruşturmaları gibi elemanları kullanarak ülkesine aldığı mültecileri tanımak için elinden geleni yapmalıdır.

Irak’da askeri harekatın konuşulduğu şu günlerde bölge dış politikasını şekillendirmeye çalışan Kanada’nın müttefiklerinin mültecilere yaptığı yardımları tekrar gözden geçirerek bölge için kendi stratejisini belirlemesi gerekiyor.


Murat Kandemir, 31 Ekim 2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder