20 Aralık 2018 Perşembe

Kanada Suudi Arabistan’dan Sonra Şimdi de Çin'le Kriz Yaşıyor


Kanada şu sıralar dış ilişkilerde alışık olmadığı bir dönem yaşıyor. Bir süredir ABD başkanı Donald Trump’ın ticari saldırısına maruz kaldı. Ardından Suudi Arabistan Kanada’ya insan hakları konusunda yorum yaptığı için tepki gösterdi. Şimdi ise Çin teknoloji devinin üst düzey yetkilisinin ABD adına Kanada’da göz altına alınmasına karşılık olarak iki Kanadalıyı göz altına aldı.

Kanada iki büyük gücün arasında kaldı ve cezayı da gördü ve maalesef en büyük ticarai partneri olan güney komşusu yardıma da gelmiyor.

Kanada hiç bu kadar yalnız bırakılmamıştı. Bu olay gösterdi ki gerçekten ciddi bir müttefiki de yok gibi. Çin’in Kanadalıları göz altına almasına karşı Kanada’nın yapabileceği pek bir şey de yok. Ve evet Çin’de bunun farkında görünüyor.

Eski bir diplomat olan Kanada vatandaşı Michael Kovrig, ve Çin’in küzeydoğusunda yaşamış bir girişimci olan Kanada vatandaşı Michael Spavor geçtiğimiz pazartesi “Çin’in ulusal güvenliğini tehlikeye atacak faaliyetlerde bulunmak” suçlamasıyla göz altına alındı. Kanada konsolosluk görevlileri gözaltına alınanlara ulaşamıyor.

Kanada ABD’nin talebiyle Huawei’nin mali işler direktörü Meng Wanzhou’yu 1 Aralık’ta göz altına almıştı. ABD ayrıca şirketin İran’la yaptığı ticari anlaşmalar konusunda bankaları yanılttığı suçlamasıyla mahkemeye çıkarılması için onun teslim edilmesini de istemişti. Kanadalı hakim Meng’i kefaletle serbest bıraktı.

Bu olaylar zinciri üç ülke arasında diplomatik bir krize yol açtı ve Kanada iki ülkenin arasında kaldı.

Aslında şu ana kadar Kanada Çin’le oldukça iyi ilişkilere sahipti. Çin ABD’den sonra Kanada’nın en büyük ikinci ticari partneri oldu. Çinlilerin yaptığı yatırımlar özellikle Vancouver ve Toronto bölgelerinde emlak sektörünün büyümesine sebep oldu. Hatta Kanada’da okuyan yabancı öğrencilerin üçte birinin Çinli olduğunu da hatırlatalım.

Kanada vatandaşlarının tutuklanmasının duyulmasından bu yana Kanada başbakanının sesi pek çıkmadı. Muhalefetten başbakan Trudeau’nun Çin’e karşı sesinin yeteri kadar çıkmadığı eleştirileri yapıldı.

Çinle yaşanılan durum Kanada’nın bu sene yaşadığı ikinci büyük krizi olarak göze çarpıyor. Haziran ayında Trump serbest ticaret anlaşması (NAFTA) üzerinden Kanada’ya yüklenmiş hatta Trudeau’yu zayıf ve dürüst olmamakla suçlamıştı.

Bu hafta ise Trump eğer Çinle bir ticaret anlaşmasını garantileyecek ise Huawei davasında araya girebileceğini ifade etti ama bu ifade yakalamanın siyasi olmadığını iddia eden Kanadalı yetkililerin argümanı ile çelişti.

14 Aralık tarihli Global News haberine göre Kanada dışişleri bakanı Chrystia Freeland suçlu iadesi isteyen bir ülkenin süreci siyasileştirmemesi gerektiğini ifade etti. Böyle bir durumda normalde Kanada’nin ABD desteğine güvenmesi gerekirken ABD kuzey komşusunu yalnız bırakmışa benziyor.

Galiba başkan Trump geleneksel müttefikleri pek umursamıyor. Kanada’yı bu problemde yalnız bırakmış gibi görünüyor.

Geçmişte Kanada’ya yönelik bir dış tehlike oluştuğunda ABD’de destek verir ve tüm dünya Kanada’nın ABD müttefiki olduğunu bilirdi. Suudi bir aktivistin tutuklanmasının ardından Kanada dış işleri bakanının attığı destek tweeti sonrasında ağustos ayında Suudi hükümeti Kanada büyükelçisini kovdu ve kendi büyükelçisini de Kanada’da çekti. Bununla yetinmeyen Suudiler Kanada yatırımlarını elden çıkardı ve ülkede okuyan tüm Suudi öğrencilerin derhal ülkelerine dönmelerini istedi. ABD dahil hiçbir ülke resmi olarak Kanada’yı destekleyen bir açıklama yapmadı. Kanada insan hakları savunması yaptığıyla kaldı.

Şimdiki durum ise daha ciddi. Kanada Asya’ya olan ihracatını arttırmak istiyor ve Kanada Çin ticari ilişkileri bu yüzden anahtar görevi görüyor. Kanada ürünlerine konacak gümrük tarifeleri yüzünden de ABD ile ticari ilişkileri de tehlike altında.

İnsan hakları açısından bakıldığında Çin’in Kanada’nın hiçbir şey yapamayacağını düşünerek bir Kanadalıyı tutuklaması resmen zorbaca bir davranış.

Kanada tarihi geçmişi de göz önüne alındığında Kanadalıların Çin’de göz altına alınmaları konusunda ABD’den başka İngiltere’nin, Avustralya ve Fransa’nın da açık desteğini de beklerdi.

Şu anda Kanadalı olan ve Çin’de bulunan diğer ziyaretçilerin korkmaması için ellerinde herhangi bir sebep yok.

Murat Kandemir, 20 Aralık 2018

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder