4 Aralık 2013 Çarşamba

Gizli Kanıtlar Kanada Göçmenlik Mahkemelerinde Bolca Kullanılıyor

Uzmanlara göre dedikodu ve söylenti temelli istihbarat artık Kanada’da bir yabancıyı ülkeden ulusal güvenlik nedeniyle sınır dışı etmede yeterli olabiliyor.

Gizli kanıtlar daimi ikamet başvurularından vatandaşlık başvurularına kadar çok geniş bir yelpazede göçmenlik prosedürlerinde kullanılıyor. Bu kullanımın mahkeme kanıt kurallarına uygun şekilde duruşmalarda değil de prosedürler esnasında kullanılmasına işaret ediliyor.

Queen Üniversitesi hukuk profesörü ve göçmenlik ve mülteci uzmanı Sharryn Aiken konunun hassasiyetine dikkat çekerek, IPS haber servisine, “Gizli kanıtların çok geniş bir persfektifte duruşmalarda değil de göçmenlik prosedürlerinde kullanımının yaygınlaştığını görmekteyiz” açıklamasında bulundu.

“11 Eylül’den önce de görmeye başladığımız ve 11 Eylül’den sonra da gizli kanıtların kullanım trendinin arttığını gördüğümüz şey aslında federal hükümetin vatandaş olmayanları cezalandırma yolu olarak kullanmayı seçmesi.”

Profesöre göre bu trend Arap ve Müslümanlar başta olmak üzere diğer milliyetlerden vatandaş olmayan kişilerin davalarında kullanılıyor.

Toronto göçmenlik avukatı Barb Jackman’da aynı fikirde. Federal mahkemede görülmüş en az 100 göçmenlik ve mülteci davalarında bazı gizli kanıtların Kanada’da bulunan göçmenlerin ya da Kanada dışında olan ve sponsor edilen yabancıların aleyhine kullanıldığına işaret etti.

Jackman’a göre federal mahkemede gizli kanıtlar genelde sorgulanmıyor. Davalı kişiye savunma şansı vermeden aleyhindeki gizli kanıtları ışığında mahkemenin karara ulaşması daha kolay görünüyor.

Yine Jackman göçmenlik görevlileri ve mahkeme yetkilileri tarafından bazı davalılar hakkında ABD’den gelen “dedikodu” bilgilerinin de federal mahkemede aleyhte kanıt olarak kullanıldığını ifade ediyor.

Devlet görevlilerinin ellerindeki ‘somut’ delil olduğu davalar dışında çoğunlukta dedikodu veya başkasının ifadeleri temelinde tartışmaya açık ve kesin olmayan delillerin karar vermede etkili olduğu iddia ediliyor.

Bu arada göçmenlik ve mülteci koruma yasasının ilgili maddesi uyarınca uygulamaya konan güvenlik sertifikalarının meşruiyetinin de tartışması yaşanıyor.

Liberal hükümet tarafından uygulamaya konan güvenlik sertifikası ülkeye güvenlik riski oluşturduğuna inanılan yabancılar için çıkarılıyor.  

1991’den bu yana birçok kişi için güvenlik sertifikası çıkarıldı. Güvenlik sertifikası iltica davası mahkeme kararını temyiz eden ya da sınır dışı prosedürlerine karşı koyacak kişilerin süresiz gözaltı alınmasına olanak veriyor. Bunun en iyi örneği Mısırlı Mohammad Mahjoub davasında yaşandı. Sınır dışı edilmek istemeyen Mahjoub tam yargılanmadan 13 yıl hapiste kaldı.

Mahjoub’un uzun hapis yatmasının diğer bir sebebi de bir yabancının suçunu itiraf etmesi için insanlık dışı muamelelerin sıkça uygulandığı bir ülkeye gönderilememesi kuralı.

Kanada Yüksek Mahkemesi 2011 yılında Fas doğumlu Adil Charkaoui davasında kendisi için çıkarılan güvenlik sertifikasının iptalini istedi. Bu karardan sonra güvenlik sertifikası uygulaması revize edildi.

Güvenlik sertifikası çıkarılan kişiye kendi aleyhine kullanılan kanıtlar hakkında bilgi verilmemesi bu uygulamanın en sorunlu yanı olarak göze çarpıyor. Uygulama aleyhinde kanıtlar bulunan kişilerin bu kanıtlar hakkında mahkemede savunma yapmasını imkansız kılıyor.

Ulusal güvenlik sebebiyle reddedilen iltica davaları IRB’den (Göçmenlik ve İltica Kurulu) federal mahkemeye taşınıyor.


Murat Kandemir, 4 Aralık 2013 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder