9 Ağustos 2015 Pazar

Kanada’da C-51 Yasasına Karşı İlk Dava Açıldı

Davayı açan gazeteciler ve avukatlar başbakan Stephen Harper’ın Anti-Terör Yasası C-51’i acemice yazıldığını iddia ederek mahkemeye götürdü.

Gazetecilerin üye olduğu Kanadalı Gazeteciler İfade Hürriyeti (CJFE) ve avukatların kurduğu Kanada Sivil Özgürlükler Derneği (CCLA) Ontario Yüksek Mahkemesi’nde C-51 yasasının demokratik bir toplumda gerekçesiz olduğu istemiyle dava açtılar. İki grupta mahkeme başvurularını toplumda oldukça tepki çeken anti terör yasasının 18 Haziran’da yürürlüğe girmesinden birkaç hafta sonra yaptı.

Daha önceki yazılarımda C-51 yasasının birileri tarafından mutlaka iptal istemiyle mahkemeye götürüleceğini yazmıştım.

National Observer internet sitesinin 23 Temmuz tarihli Fram Dinshaw imzalı haberine göre CJFE yönetici direktörü Tom Henheffer yasayı iğrenç ve korkutucu bulduğunu ve hakların kolayca sallanan bir balta ile değil çay kaşığı ile geri alındığı yorumunda bulundu.

Henheffer yasanın dikkatsizce yazıldığını ve bununla hükümetin temel hak ve özgürlükleri umursamadığını gösterdiğini belirtti. Daha önceki basına karşı çeşitli baskıları hatırlatan Henheffer C-51’den önce basın konferanslarında ve bilgiye ulaşmada yaşadığı tecrübelerden Harper hükümetinin medya üzerindeki çeşitli kısıtlamaları olduğunu hatırlattı.

Gazeteciler C-51 yasasıyla büyük risk altına giriyorlar. Henheffer’e göre C-51’in yasalaşmasıyla hükümet rasgele insanları hedef alarak ana haber başlıklarını kontrol etme amacında olacağı için ulusal güvenlik ya da sokaktaki G-20 karşıtı gibi protestoların haberini yapan gazeteciler şimdi daha çok zorlukla karşılaşacaklar.

Geçmişte protestoları haber yapan bazı gazeteciler tutuklanmıştı. New Brunswick’ten gazeteci Miles Howes 2013 yılında protestolar esnasında Kanada kaliyet polisini (RCMP) sözle tehdit ettiği gerekçesiyle tutuklanmış fakat bazıları gazetecinin Atlantik Kanada’da kaya gazı çalışmaları hakkında çok soru sorduğu için gözaltına alındığını düşünüyor.

Kanada’da olanlara inanamadığını söyleyen Henheffer bu tür gelişmeleri Türkiye ve Mısır gibi ülkelerde hükümetlerin basın özgürlüğüne karşı tutunduğu tavırlara benzetti.

Yürürlüğe giren yasanın Kanada güvenlik istihbarat örgütü (CSIS) memurlarına güvenlik tehdidi olarak görülen online yayınları kaldırma yetkisi vermesi de eleştiriliyor.

Hükümet yetkililerinin vatandaşlara ait internet paylaşımlarından istediğini internetten silebildiği ülke sağlıklı bir demokrasi midir?

Kanada, C-51 öncesinde CSIS istihbarat ajansının faaliyetlerinde parlamento denetimi olmayan batı demokrasilerinden birisiydi. Henheffer bunu ironik buluyor çünkü CSIS ayrı bir istihbarat örgütü olarak 1980’lerde siyasi rakiplere karşı casusluk faaliyet yürüterek gücünü kötüye kullanan RCMP’ye karşı oluşturulmuş.

CCLA ve CJFE organizasyonları CSIS yasasını revize eden anti terör yasasına (C-51) karşı açtıkları davada birleştiler. Açtıkları davada CSIS, göçmenlik ve mülteci koruma yasası (IRPA) ve ceza yasasında terörizmi yayma veya övme maddelerinin çok geniş ele alındığı ve anayasanın koruması altındaki ifade özgürlüğüne bir tehdit oluşturduğu iddia ediyorlar.

Açılan dava güvenli hava seyahati kanunuyla (Secure Air Travel Act) oluşturulması planlanan uçuş yasağı konan şüpheliler listesine (no-fly list) de karşı çıkıyor.

Yeni yasa ayrıca Kanada güvenliği bilgi paylaşımı yasası (Security of Canada Information Sharing Act) ile vatandaşlara ait kişisel bilgilerin 17 federal kurum arasında paylaşılmasına olanak tanıyor.

Her iki dernekte yürürlüğe giren C-51 yasasının maddelerinin doğal hukuku gözetmemesi yüzünden yüksek mahkeme tarafından anayasaya aykırı olarak görüleceği ve iptal edileceğinden emin.

Yüksek mahkemedeki süreci takip edeceğiz.  

Murat Kandemir, 9 Ağustos 2015     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder